Translation of "Yandı" in English

0.007 sec.

Examples of using "Yandı" in a sentence and their english translations:

Mum yandı.

The candle burned out.

Ev yandı.

The house caught fire.

Onlar yandı.

They burned.

Evim yandı.

My house burned down.

Okulumuz yandı.

Our school burned down.

O yandı.

It burned.

Tom yandı.

- Tom got sunburned.
- Tom got burned.

- Bütün şehir yandı.
- Tüm kent yandı.

- The entire city burned.
- The whole city burned.

Ev tamamen yandı.

The house burned down completely.

Birdenbire ışıklar yandı.

All of a sudden, the lights went on.

Canın yandı mı?

Are you hurt?

Tom'un evi yandı.

Tom's home was burned.

Yulaf lapası yandı.

The porridge was burnt.

Orman günlerce yandı.

The forest burned for days.

Eski ahır yandı.

The old barn burned down.

Tom yangında yandı.

Tom died in the blaze.

Bütün şehir yandı.

- The entire city burned.
- The whole city burned.

Sami'nin evi yandı.

Sami's house was on fire.

Yangında kasabanın yarısı yandı.

Half of the town burnt down in the fire.

Yangında iki ev yandı.

Two houses were burned down in the fire.

O sağ elinden yandı.

She got burned on her right hand.

Sobamı aldığım yer yandı.

The place where I bought my stove burned down.

Yamaç bütün gece yandı.

The hillside burned all night.

Gemi alev alev yandı.

The ship went up in flames.

Ev temele kadar yandı.

The house burned to the ground.

Trafik ışığı yeşil yandı.

The traffic light turned green.

Çok sayıda ev yandı.

A lot of houses were on fire.

En sevdiğim restoran yandı.

My favorite restaurant burned down.

Tom'un evi de yandı.

- Tom's house burned down, too.
- Tom's house also burned down.
- Tom's house burned down as well.

Ateş parlak bir şekilde yandı.

The fire burned up brightly.

Her iki bina da yandı.

Both buildings burned down.

Mutfağın ışıkları bütün gece yandı.

The lights in the kitchen burned all night.

O, yeri öptüğünde canı yandı.

He got hurt when he fell down.

Tom'un evi gizemli koşullarda yandı.

Tom's house burned down in mysterious circumstances.

Biraz mısır patlatırken parmağım yandı.

I burnt my finger when some popcorn burst.

Ateş saatlerce için için yandı.

The fire smoldered for hours.

- Araba alev aldı.
- Araba yandı.

The car caught fire.

Kocamın yaşlı teyzesi diri diri yandı.

My husband's elderly aunt was burned alive,

Ağaç kabuğu hemen yandı, oldukça yanıcı.

That birch bark goes straight up, it's so flammable.

Kütükler parlak şekilde alev alev yandı.

The logs flamed brightly.

Bütün vakitsiz açan çiçekler soğuktan yandı.

All the early flowers were bitten by the frost.

- Üç ampul yandı.
- Üç ampul patladı.

Three bulbs have burned out.

Sos yandı ve tencerenin dibine yapıştı.

The sauce got burnt and stuck to the bottom of the pan.

- Ampul bozuldu.
- Ampul bitti.
- Ampul yandı.

The light bulb has burned out.

Roma yandı ve Kaiser şarkı söyledi.

Rome burned and the Kaiser sang.

Bu ağaç kabuğu hemen yandı. Çok yanıcı!

That birch bark goes straight up. It's so flammable!

Kale 1485 yılında yandı , yeniden inşa edilmedi.

The castle, burnt down in 1485, was not rebuilt.

İtfaiyeciler gelemeden her iki bina da yandı.

Before the firemen were able to arrive, both buildings burned down.

Tom yanan bir arabaya bindi ve yandı.

Tom got in a burning car and burned.

Baca ateş aldı ve ev tamamen yandı.

The chimney caught on fire and the house burned down.

O, çorbanın çok sıcak olmasından dert yandı.

He complained that the soup was too hot.

Zayıf bir pille bile, el feneri yandı.

Even with a weak battery, the flashlight lit.

Tom karısının çok fazla para harcamasından dert yandı.

Tom complained that his wife was spending too much money.

İtfaiye aracı gelmeden önce ev temele kadar yandı.

The house burned to the ground before the fire truck arrived.

Tom'un evine yıldırım düştü ve temeline kadar yandı.

Tom's house was struck by lightning and burned to the ground.

- Birdenbire ahır tamamen yandı.
- Birdenbire ahır yanıp kül oldu.

All of a sudden, the barn went up in flames.

O kadar yoğun yandı ki çocukları onu artık tanımadı.

She was burned so extensively that her children no longer recognized her.

Şapkamı giymeyi unuttum ve yüzüm kötü biçimde güneşten yandı.

I forgot to wear my hat and my face got badly sunburned.

Tom sadece bacağını kırmadı, çok kötü şekilde yandı da.

Not only did Tom break his leg, he got badly burned.

Onun gri ve cansız gözleri, iki sıcak kömür gibi yandı.

His grey and lifeless eyes burned like two hot coals.

Dün gece bir yangın çıktı ve üç ev tamamen yandı.

A fire broke out last night and three houses were burnt down.

- Sami'nin evi temele kadar yandı.
- Sami'nin evi yanıp kül oldu.

Sami's house burned down to the ground.

- Tom'un bacağı fena halde yanmıştı.
- Tom'un bacağı kötü bir şekilde yandı.

Tom's leg was badly burned.