Translation of "Konuşabilen" in English

İnsan konuşabilen tek hayvandır.

Man is the only animal that can talk.

Fransızca konuşabilen birini arıyorum.

I'm looking for someone who can speak French.

İnsan konuşabilen tek hayvan.

Man is the only animal that can speak.

Portekizce konuşabilen birini arıyorum.

I'm looking for someone who can speak Portuguese.

Fransızca konuşabilen birini bulmalıyım.

I need to find someone who can speak French.

Papağan konuşabilen bir kuştur.

A parrot is a bird that can talk.

- İyi İngilizce konuşabilen hiç öğrenci yok.
- İngilizceyi iyi konuşabilen öğrenci yok.

There are no students who can speak English well.

Fransızca konuşabilen bir kişi istiyorum.

I want a person who can speak French.

Japonca konuşabilen çalışanlarınız var mı?

Do you have any employees who speak Japanese?

İngilizce konuşabilen birini işe alacağım.

I will employ somebody who can speak English.

İngilizce konuşabilen bir avukat istiyorum.

I want a lawyer who can speak English.

Fransızca konuşabilen hiç kimseyi tanımıyorum.

- I don't know anybody who can speak French.
- I don't know anyone who can speak French.

Fransızca konuşabilen başka kimi tanıyorsun?

- Who else do you know that can speak French?
- Who else do you know who can speak French?

Fransızca konuşabilen bir arkadaşım var.

I have a friend who can speak French.

Fransızca konuşabilen üç arkadaşım var.

I have three friends who can speak French.

Fransızca konuşabilen birine ihtiyacım var.

I need someone who can speak French.

Fransızca konuşabilen kaç kişi tanıyorsun?

- How many people do you know that can speak French?
- How many people do you know who can speak French?

Burada Fransızca konuşabilen tek kişisin.

You're the only one here who can speak French.

Fransızca konuşabilen birini tanıdığımı sanmıyorum.

- I don't think I know anyone who can speak French.
- I don't think I know anybody who can speak French.
- I don't think that I know anybody who can speak French.
- I don't think that I know anyone who can speak French.

Tom Fransızca konuşabilen birini tanımıyordu.

Tom didn't know anyone who could speak French.

Fransızca konuşabilen bir doktor istiyorum.

I want a doctor who can speak French.

Fransızca konuşabilen birini tanıyor musun?

Do you know anyone who can speak French?

Fransızca konuşabilen hiç arkadaşım yok.

I don't have any friends who can speak French.

Fransızca konuşabilen birkaç kişiyi tanıyorum.

I know several people who can speak French.

Fransızca konuşabilen birkaç kişi tanıyorum.

I know a few people who can speak French.

Fransızca konuşabilen birkaç arkadaşım var.

I have several friends who can speak French.

Fransızca konuşabilen birçok arkadaşım yok.

- I don't have many friends who can speak French.
- I don't have many friends that can speak French.

Rusça'yı iyi konuşabilen bir adam tanıyorum.

I know a man who can speak Russian well.

Burada Çince konuşabilen biri var mı?

Is there anyone who can speak Chinese here?

Sen Fransızca konuşabilen tanıdığım tek kişisin.

You're the only one I know who can speak French.

Tom sınıfımızda Fransızca konuşabilen tek öğrencidir.

- Tom is the only student in our class that can speak French.
- Tom is the only student in our class who can speak French.

Fransızca konuşabilen birini işe almam gerekiyor.

I need to hire somebody who can speak French.

Burada Fransızca konuşabilen biri var mı?

- Is there anyone here who can speak French?
- Does someone here speak French?
- Does anyone here speak French?
- Can anyone here speak French?
- Is there anyone who can speak French here?
- Is there someone here who speaks French?
- Can anybody here speak French?
- Does anybody speak French here?
- Does anyone speak French here?
- Is there anyone here who speaks French?
- Is there anybody here who speaks French?
- Is there somebody here who speaks French?
- Is there someone here that speaks French?

Fransızcayı iyi konuşabilen bir adam tanıyorum.

I know a man who can speak French well.

Fransızca konuşabilen bir avukata ihtiyacım var.

I need a lawyer who can speak French.

Fransızcayı iyi konuşabilen birkaç arkadaşım var.

I have a few friends who speak French well.

Tom burada Fransızca konuşabilen tek kişidir.

- Tom is the only one here that can speak French.
- Tom is the only one here who can speak French.

Bir arkadaşım Fransızca konuşabilen birini arıyor.

A friend of mine is looking for someone who can speak French.

Tom ailemizde Fransızca konuşabilen tek kişi.

Tom is the only one in our family who can speak French.

Fransızca konuşabilen çok az kişi tanıyorum.

I know very few people who can speak French.

Fransızca konuşabilen birini işe almayı umuyorum.

I hope to hire someone who can speak French.

Fransızca konuşabilen bir sekretere ihtiyacım var.

I need a secretary who can speak French.

Burada İngilizce konuşabilen biri var mı?

Is there anyone here who can speak English?

Tom burada Fransızca konuşabilen tek kişi.

Tom is the only one here that can speak French.

Fransızca konuşabilen kişi Tom, ben değil.

Tom is the one who can speak French, not me.

Tom Fransızca konuşabilen birini tanımadığını söyledi.

- Tom said he didn't know anyone who could speak French.
- Tom said that he didn't know anyone who could speak French.

Beş dil konuşabilen birini tanıyor musun?

Do you know anybody who speaks five languages?

Personelinde Fransızca konuşabilen biri var mı?

Do you have anyone on your staff who can speak French?

Tom ofiste Fransızca konuşabilen tek kişi.

Tom is the only person in the office who can speak French.

Fransızcayı iyi konuşabilen birçok çalışanımız var.

We have many employees who can speak French well.

Tom sınıfımızda Fransızca konuşabilen tek kişidir.

Tom is the only one in our class who can speak French.

Tom ofisimizde Fransızca konuşabilen tek kişidir.

Tom is the only one in our office who can speak French.

Tom, Fransızca konuşabilen tanıdığım tek adamdır.

Tom is the only guy I know who can speak French.

Tom'un Fransızca konuşabilen birçok arkadaşı var.

Tom has many friends who can speak French.

Burada Fransızca konuşabilen tek kişi olabilirsin.

You might be the only one here who can speak French.

Ofiste Fransızca konuşabilen tek kişi sensin.

You're the only person in the office who can speak French.

Tom Fransızca konuşabilen birçok insan tanıyor.

Tom knows a lot of people who can speak French.

Bob, bizim sınıfta İspanyolca konuşabilen tek öğrenci.

Bob is the only student that can speak Spanish in our class.

Tom'un Fransızca konuşabilen bir kız kardeşi var.

Tom has a sister who can speak French.

Ben, İngilizce konuşabilen birini işe almayı düşünüyorum.

I plan to hire someone who can speak English.

İngilizce konuşabilen en az beş arkadaşım var.

I have at least five friends who can speak English.

Beni Fransızca konuşabilen bir avukatla tanıştırır mısın?

Can you introduce me to a lawyer who speaks French?

Burada Fransızca konuşabilen tek kişi ben değilim.

I'm not the only one here who can speak French.

Tom muhtemelen buralarda Fransızca konuşabilen tek kişidir.

Tom is probably the only one around here who can speak French.

Tom burada Fransızca konuşabilen tanıdığım tek kişidir.

Tom is the only one I know that can speak French.

Tom bu adada Fransızca konuşabilen tek kişidir.

Tom is the only one on this island that can speak French.

Fransızcayı akıcı şekilde konuşabilen bir arkadaşım var.

I have a friend who can speak French fluently.

Burada Fransızca konuşabilen tek kişi sen değilsin.

You're not the only one here who can speak French.

Tom burada Fransızca konuşabilen tek kişi değil.

- Tom isn't the only one here that can speak French.
- Tom isn't the only one here who can speak French.

Fransızcayı iyi konuşabilen bir sürü arkadaşım var.

- I have a lot of friends that can speak French well.
- I have a lot of friends who can speak French well.

Fransızcayı akıcı şekilde konuşabilen birini işe almak istiyoruz.

We want to hire someone who can speak French fluently.

Tom kişisel olarak tanıdığım Fransızca konuşabilen tek kişidir.

Tom is the only person I personally know who can speak French.

Tom Fransızcayı oldukça iyi konuşabilen bir kız tanıyor.

Tom knows a girl who can speak French quite well.

Burada Fransızca konuşabilen tek kişi sensin, değil mi?

You're the only one here who can speak French, aren't you?

Beşimizin arasında, en fazla dil konuşabilen kişi kesinlikle odur.

Among the five of us, he's surely the one who can speak the most languages.

Burada çalışan Fransızca konuşabilen tek kişi sensin, değil mi?

You're the only one working here who can speak French, aren't you?

Almanca konuşabilen herkesin Hans Peter Richter'in "Liebesgeschichte"sini okumasını tavsiye ederim.

I would recommend to everyone that can speak German that they read "Liebesgeschichte" by Hans Peter Richter.