Translation of "Keyifsiz" in English

Hakim keyifsiz.

The judge is dejected.

Bugün keyifsiz hissediyorum.

I'm feeling off colour today.

Tom biraz keyifsiz.

- Tom is a little under the weather.
- Tom's feeling a bit off colour.

O, bugün keyifsiz.

She is in low spirits today.

Tom keyifsiz görünüyor.

- Tom looks dejected.
- Tom looks desperate.
- Tom seems desperate.
- Tom looked discouraged.

Burada keyifsiz olmamalıyım.

I shouldn't be down here.

Bugün biraz keyifsiz hissediyorum.

- I'm feeling a little blue today.
- I'm feeling a little under the weather today.

Ben sadece keyifsiz hissediyorum.

I'm just feeling down.

Kendini keyifsiz mi hissediyorsun?

Do you feel seedy?

Bugün çok keyifsiz hissediyorum.

I feel down in the dumps today.

Biraz keyifsiz gibi görünüyorsun.

You seem to be a little under the weather.

Aslında, biraz keyifsiz hissediyorum.

Actually, I'm feeling a bit down.

Erkekler keyifsiz olduklarında alışveriş yapmazlar.

Men don't shop when they feel down.

Tom bugün biraz keyifsiz hissediyor.

Tom feels a bit under the weather today.

O biraz keyifsiz gibi görünüyor.

It looks like she is a little under the weather.

- Bugün biraz keyifsiz hissediyorum.
- Bugün biraz canım sıkkın.

I'm feeling a little blue today.

- Kendimi biraz depresif hissediyorum.
- Kendimi biraz keyifsiz hissediyorum.

I feel a bit depressed.

Oyuncuların çoğu grip yüzünden keyifsiz oldukları için koç oyunu iptal etti.

The coach called off the game because many of the players were down with the flu.

- O, eve mutsuz geldi.
- O, eve keyifsiz geldi.
- O, eve sinirli geldi.

She came home in low spirits.