Translation of "Kapanık" in English

0.003 sec.

Examples of using "Kapanık" in a sentence and their english translations:

Tom içine kapanık.

Tom is self-conscious.

Tom çok içine kapanık.

Tom is very self-conscious.

Tom içine kapanık oldu.

Tom became self-conscious.

Sanırım Tom içine kapanık.

- I think Tom is introverted.
- I think that Tom is introverted.

Ben içine kapanık biriyim.

- I'm an introvert.
- I am an introvert.

O içine kapanık ve güvensiz.

She's self-conscious and insecure.

Tom içine kapanık gibi görünüyordu.

Tom looked like he was self-conscious.

Tom içine kapanık gibi görünüyor.

Tom looks like he's self-conscious.

Tom, Mary'nin içe kapanık olduğunu söyledi.

Tom said that Mary was autistic.

Uzaktan çalışmanın içine kapanık insanların rüyası sanabilirsiniz.

You might think that working remotely is an introvert's dream:

Tom, Mary'nin göründüğü kadar içine kapanık görünmüyordu.

Tom didn't seem to be as self-conscious as Mary seemed to be.

- Yolculuk ederken utangaç olma.
- Seyahat ederken içine kapanık olmayın.

- A man away from home need feel no shame.
- Don't be self-conscious when you travel.

- O, birleşik kaşından dolayı sıkılgan.
- O, birleşik kaşından dolayı içine kapanık.

He's self-conscious because of his unibrow.