Translation of "Kalem" in English

- Kalem kırık.
- Kalem kırılmış.

The pen is broken.

Kalem siyah.

The pencil is black.

Bunlar kalem.

These are pens.

Kalem kırık.

The pen is broken.

- Bir kalem almalıyım.
- Bir kalem bulmalıyım.

I need to get a pen.

Kurşun kalem ve tükenmez kalem istiyorum.

I want a pencil and a pen.

- Kalem kutusu masanın üzerinde.
- Kalem kutusu masanın üstünde.
- Kalem çantası masanın üzerinde.
- Kalem çantası masanın üstünde.

The pencil case is on the table.

Bu kalem beyazdır.

This pencil is white.

Bu kalem benim.

This pen is mine.

Ne çok kalem!

What a lot of pens!

Bir kalem var.

There is a pen.

Kalem, mürekkep akıtıyor.

The pen is spilling ink.

Kalem uzun değildir.

The pencil is not long.

Kalem uzun mudur?

Is the pencil long?

Kalem, kitabın üzerinde.

The pencil is on the book.

Kalem sıranın üstündedir.

The pen is on the desk.

Kalem ruhun dilidir.

The pen is the tongue of the soul.

Üç kalem aldım.

I bought three pencils.

Bir kalem almalıyım.

I need to get a pen.

- Bu kalem gri değil.
- Bu kalem boz değil.

- This pencil is not grey.
- This pencil is not gray.

- Bu kalem gri değil.
- Bu kurşun kalem gri değil.

This pencil is not grey.

Bu bir kurşun kalem ve o bir dolma kalem.

This is a pencil and that is a pen.

Dün kaybettiğim kalem yeniydi.

- The pen which I lost yesterday was a new one.
- The pen I lost yesterday was a new one.

Cebinden bir kalem sarkıyor.

A pencil is sticking out of your pocket.

Kalem kılıçtan daha güçlüdür.

The pen is mightier than the sword.

Bir kalem alabilir miyim?

May I take a pen?

Bu sizin kalem mi?

Is this your pencil?

Bu kurşun kalem kırmızı.

This pencil is red.

Bu kalem bana ait.

This pen belongs to me.

Tükenmez kalem masanın üstünde.

- The pen is on the table.
- The pen is on the desk.

Bu bir dolma kalem.

It's a pen.

Onu yazdığı kalem budur.

This is the pencil that she used to write it.

Ona bir kalem alacağım.

I'll buy him a pencil.

Cebinden bir kalem çıkardı.

She took a pen out of her pocket.

Bu kalem en iyisidir.

This pen is the best.

O bir kalem istedi.

She asked for a pen.

Ona bir kalem vereceğim.

I'll give him a pen.

Kalem daima kılıcı yener.

The pen always beats the sword.

Mesela, bu bir kalem.

For example, this is a pen.

İşte bir dolma kalem.

Here's a pen.

Bu uzun bir kalem.

- This is a long pencil.
- That is a long pencil.

Kalem kutumu evde unuttum.

I forgot my pencil case at home.

Bu kalem senin mi?

Is this pen yours?

Bir kalem getirmeyi unutma.

Don't forget to bring a pen.

Üniversitede bir kalem kullanıyorsun.

You use a pen in a university.

Bu, belgeyi imzaladığı kalem.

This is the pen that he signed the document with.

Bu kalem kullanabilir miyim?

May I use this pen?

O bir kurşun kalem.

- That is a pencil.
- That's a pencil.

Bu kalem ne kadar?

How much is this pen?

Bir kalem ödünç alacağım.

I will borrow a pen.

Tom bir kalem istedi.

Tom asked for a pen.

Bu kalem Tom'un mu?

Is this pencil Tom's?

Tom bir kalem buldu.

Tom found a pen.

Bana bir kalem verdi.

He gave me a pen.

Kalem makarna sever misin?

Do you like penne pasta?

Mavi bir tükenmez kalem, kırmızı ve siyah bir tükenmez kalem istiyorum.

I want a blue pen, a red one and a black one.

Herkes için bir kalem var,

There is a pencil for everyone,

Arabada hiç kalem var mıdır?

Are there any pens in the car?

Masada hiç dolma kalem yok.

There are no pens on the desk.

Masada bir dolma kalem var.

There is a pen on the desk.

Masada bir kalem var mı?

Is there a pen on the desk?

Bir tükenmez kalem ile yazın.

Write with a ballpoint pen.

Tom bana bir kalem verdi.

Tom gave me a pen.

Onun kalem emme alışkanlığı var.

He has a habit of sucking his pencil.

Bu tükenmez kalem ne kadar?

How much is this biro?

İki düzine kalem satın aldım.

- I bought two dozen pencils.
- I bought 24 pencils.

Bir kalem olmadan nasıl yazıyorum?

How am I writing without a pen?

Kaç tane dolma kalem aldın?

How many pens did you buy?

Dün kaybettiğim dolma kalem yeniydi.

The pen I lost yesterday was new.

O kırmızı bir kalem mi?

Is that a red pen?

Bir kalem ödünç alabilir miyim?

Can I borrow a pen?

Tom bir kurşun kalem çıkardı.

Tom pulled out a pencil.

Bu dolma kalem iyi yazmaz.

This pen doesn't write well.

Tom bir kurşun kalem aldı.

Tom picked up a pencil.

Tom bir dolma kalem çıkardı.

- Tom pulled out a pen.
- Tom got out his pen.

Bir dolma kalem bulmaya gideceğim.

I'll go find a pen.

Bu sadece bir kalem değil.

- It's not just a pen.
- It isn't just a pen.

Tom bir kalem için uzandı.

Tom reached for a pen.

Bana kırmızı bir kalem verin.

Give me a red pencil.

Tom Mary'ye bir kalem uzattı.

Tom handed Mary a pen.

Bu kurşun kalem bana ait.

This pencil belongs to me.

Yazı yazdığım kalem Tom'a aittir.

- The pen I am writing with belongs to Tom.
- The pen I'm writing with belongs to Tom.