Translation of "çantası" in German

0.008 sec.

Examples of using "çantası" in a sentence and their german translations:

Mary'nin çantası nerede?

Wo ist Marias Handtasche?

Bu kimin çantası?

Wem gehört dieser Rucksack?

Bu, öğretmenimin çantası.

Das ist die Tasche meiner Lehrerin.

Çantası annesininkinin tasarımıyla aynı.

Ihre Tasche hat das gleiche Design wie die ihrer Mutter.

Bu onun el çantası.

Das ist ihre Handtasche.

Dün onun çantası çalındı.

Seine Tasche wurde gestern gestohlen.

Bu kimin el çantası?

Wessen Handtasche ist das?

Bu sırt çantası mavimsidir.

Dieser Rucksack ist bläulich.

Bu Tom'un çantası mı?

Ist das Toms Tasche?

Bu Tom'un çantası değil.

Das ist nicht Toms Koffer.

Onun çantası çok ağırdı.

Seine Tasche war sehr schwer.

Bu, Tom'un çantası mı?

Ist das Toms Tasche?

Onun evrak çantası suyla doluydu.

Seine Brieftasche war voll mit Wasser.

Bunun kimin çantası olduğunu biliyorum.

Ich weiß, wessen Tasche das ist.

Onun çantası ağır hasar gördü.

Deine Tasche war stark beschädigt.

Ben el çantası taşımayı sevmiyorum.

Ich mag es nicht, eine Handtasche zu tragen.

Bu mavi sırt çantası ağır.

Dieser blaue Rucksack ist schwer.

Tom'un çantası ağır hasar gördü.

Toms Tasche war schwer beschädigt.

Onun çantası ayakkabılarıyla aynı renktedir.

Ihre Handtasche hat die gleiche Farbe wie ihre Schuhe.

O kadının iki çantası var.

Diese Frau hat zwei Taschen.

O, sırtında bir sırt çantası taşıyor.

Sie trägt einen Rucksack auf dem Rücken.

Ben yeni bir el çantası aldım.

Ich habe mir eine neue Handtasche gekauft.

- Bu Jane'nin çantasıdır.
- Bu, Jane'in çantası.

Das ist Janes Tasche.

Bu sırt çantası ona mı aittir?

Gehört dieser Rucksack ihm?

Tom ağır bir sırt çantası taşıyordu.

Tom trug einen schweren Rucksack.

O evrak çantası birçok kitap alır mı?

Hält die Aktentasche viele Bücher aus?

Tom mutfağa yürüdü, bir yiyecek çantası taşıyordu.

Tom trug eine Tüte mit Lebensmitteln in die Küche.

- Kalem kutusu masanın üzerinde.
- Kalem kutusu masanın üstünde.
- Kalem çantası masanın üzerinde.
- Kalem çantası masanın üstünde.

Das Federmäppchen ist auf dem Tisch.

Aslında sırt çantası bile olur. Bakın, üzerine yatıyorum.

Mit dem Rucksack funktioniert es auch. Ich lege mich einfach darauf.

Tom'un arkadaşları onu Bay Para Çantası diye çağırdı.

Tom wurde von seinen Freunden „Herr Geldsack“ genannt.

Senin için ne çeşit bir evrak çantası almamı istersin?

Was für eine Art von Aktenkoffer soll ich dir kaufen?

Onun çantası kalın kitaplarla dolu olduğu için çok ağrıdı.

Ihre Tasche war sehr schwer, weil sie voller dicker Bücher war.

Tom siyah bir spor çantası taşıyarak sokaktan aşağıya doğru yürüyordu.

Tom ging mit einer schwarzen Sporttasche die Straße entlang.

"Mary'yi hiç el çantası olmadan gördün mü?" "Mary mi? Hayır, hiç."

„Hast du Maria schon einmal ohne ihre Handtasche gesehen?“ – „Maria? Nein, noch nie.“

Tom iki tane bilet ve bir tane patlamış mısır çantası aldı.

Tom kaufte zwei Eintrittskarten und eine Tüte Popcorn.

Aslında daha iyisini de yapabiliriz. Sırt çantası yerine, içindeki kuru çantayı kullanırız.

Das geht sogar noch besser. Statt dem Rucksack kann man auch den Trockenbeutel nehmen.

- Bir çetenin saldırısına uğradı. Darp edildi ve soyuldu.
- Bir çetenin saldırısına uğradı. Dövüldü ve çantası çalındı.

Er wurde von einer Bande überfallen. Er wurde geschlagen und man raubte ihm seine Brieftasche.