Translation of "Kadındı" in English

0.017 sec.

Examples of using "Kadındı" in a sentence and their english translations:

Onlar çoğunlukla kadındı.

They were mostly women.

O tek kadındı.

She was the only woman.

- O sıra dışı bir kadındı.
- Fevkalade bir kadındı.

She was an extraordinary woman.

- Mary olağanüstü bir kadındı.
- Mary sıradışı bir kadındı.

Mary was an extraordinary woman.

- Dania manipülatif bir kadındı.
- Dania çıkarcı bir kadındı.

Dania was a manipulative woman.

- Leyla büyüleyici bir kadındı.
- Leyla çekici bir kadındı.

Layla was a charming woman.

- Sami'nin menajeri bir kadındı.
- Sami'nin müdürü bir kadındı.

Sami's manager was a woman.

Görmeyi umduğum son kadındı.

She was the last woman I expected to see.

O, sevdiğim ilk kadındı.

She was the first woman I loved.

Çok hırslı bir kadındı.

She was a very ambitious woman.

O büyüleyici bir kadındı.

She was a charming woman.

İzleyicilerin yaklaşık yarısı kadındı.

Around half of the audience were female.

Annem harika bir kadındı.

My mother was a wonderful woman.

Seyirci ağırlıklı olarak kadındı.

The audience was predominantly female.

Mary cesur bir kadındı.

Mary was a brave woman.

Leyla transseksüel bir kadındı.

Layla was a transgender woman.

Leyla hoş bir kadındı.

Layla was a pretty woman.

Kız kardeşim güzel bir kadındı.

My sister was a beautiful woman.

O, zamanında güzel bir kadındı.

She was a beauty in her day.

Tom'un annesi akıllı bir kadındı.

Tom's mother was a wise woman.

Altı üyenin üçte biri kadındı.

One-third of the six members were women.

Eugenie yüceydi, o bir kadındı.

Eugenie was sublime, she was a woman.

O, orta yaşlı bir kadındı.

She was a middle-aged woman.

Mary ince güzellikte bir kadındı.

Mary was a woman of subtle beauty.

O, çok hırslı bir kadındı.

She was a very ambitious woman.

Leyla çok ölümcül bir kadındı.

Layla was a very deadly woman.

Leyla karmaşık geçmişli bir kadındı.

Layla was a woman with a complicated past.

O, partide görmeyi beklediğim son kadındı.

She was the last woman that I expected to see at the party.

Bayan Smith ünlü bir güzel kadındı.

Mrs. Smith was a famous beauty.

O, az duygusu olan bir kadındı.

She was a woman of few emotions.

O bütün ülkedeki en güzel kadındı.

She was the most beautiful woman in the whole land.

O tüm krallıktaki en güzel kadındı.

She was the most beautiful woman in the whole kingdom.

Leyla çok hoş tatlı bir kadındı.

Layla was a very nice sweet woman.

Mary sessiz ve mütevazı bir genç kadındı.

Mary was a quiet and unassuming young lady.

Linda beş çocuk annesi bekar bir kadındı.

Linda was the single mother of five children.

Duvara çarpan arabanın şoförü sarışın bir kadındı.

The driver of the car that crashed into the wall was a blonde woman.

Leyla ölüme mahkum edilen ilk göçmen kadındı.

Layla was the first immigrant woman sentenced to death.

Sami'nin karısı gelmiş geçmiş en güzel kadındı.

Sami's wife was the nicest lady ever.

O, onun şimdiye kadar gördüğü en güzel kadındı.

She was the most beautiful woman he had ever seen.

Mary koyu saçlı uzun ince bir genç kadındı.

Mary was a tall slender young woman with dark hair.

Caroline Herschel, bir kuyruklu yıldız keşfeden ilk kadındı.

Caroline Herschel was the first woman to discover a comet.

Sebastian'ın büyük annesi Navarra'da hakimlik görevini üstlenen ilk kadındı.

Sebastian's grandmother is the first woman to hold the position of a judge in Navarre.

Amelia Earhart Atlantiği tek başına uçarak geçen ilk kadındı.

Amelia Earhart was the first woman to fly across the Atlantic solo.

Leyla, arkasında 3 tane felaket evliliği olan bağımsız bir kadındı.

Layla was an independent woman with 3 disastrous marriages behind her.

Tur grubundaki tek erkek bendim. Diğerleri de İstanbul'da yaşayan 7 Arap kadındı.

I was the only man in the tour group. The others were 7 Arab women who live in Istanbul.

Mary makul bir kadındı ve o onun kocasının isteklerini yerine getirmesini kolaylaştırdı.

Mary was a reasonable woman and that made it easy for her husband to fulfill her wishes.