Translation of "Kırıcı" in English

0.104 sec.

Examples of using "Kırıcı" in a sentence and their english translations:

Kırıcı ama adil.

It's harsh, but fair.

O cesaret kırıcı.

That's discouraging.

Bu umut kırıcı.

- That's discouraging.
- This is discouraging.

Bu cesaret kırıcı.

This is discouraging.

Bence kırıcı ve dışlayıcı.

I think it's offensive and exclusionary.

Arkadaşlarınıza karşı kırıcı olmayın.

Don't be unkind to your friends.

Kırıcı bir dil kullanmayın.

Don't use harsh language.

Onun kırıcı sözlerine daha fazla katlanamadı.

She could no longer put up with his insulting words.

- Onun kendini beğenmişliği kırıcı.
- Onun kendini beğenmiş davranışı kırıcıdır.
- Onun kendini beğenmiş tavırları kırıcı.

His smug behavior is offensive.

Bu noktada hayal kırıcı gerçekleri görmeye başladım.

And here, started my disillusion,

Birçok rap şarkıları kadınlar için onur kırıcı.

Many rap songs are degrading to women.

Tom, Mary'nin kitabı ile ilgili kırıcı bir eleştiri yazdı.

Tom wrote a scathing review of Mary's book.

Aile, doktordan Tom'un sağlığı konusunda cesaret kırıcı haber aldı.

The family received discouraging news from the doctor about Tom's health.

Batıdaki kadınların kurtuluşu hakkında bir dizi hayal kırıcı gerçeği gördüm.

a series of disillusions about women's emancipation in the West.

- Bu gerçekten üzücü.
- Bu gerçekten kalp kırıcı.
- Bu gerçekten yürek sızlatıcı.

This is really heartbreaking.

- Bu son derece umut kırıcı olurdu.
- Bu son derece hayal kırıklığna uğratıcı olurdu.

That would be terribly disappointing.