Translation of "Istemediğim" in English

0.004 sec.

Examples of using "Istemediğim" in a sentence and their english translations:

Bu kesinlikle olmasını istemediğim şey.

This is exactly what I didn't want to happen.

Yapmak istemediğim şeylerin yaptırılmasını sevmiyorum

I don't like being made to do things I don't want to do.

Bu özellikle istemediğim bir içki.

This is a drink I don't particularly care for.

Söylemek istemediğim bazı şeyler söyledim.

I said some things I didn't mean to say.

Demek istemediğim bazı şeyler dedim.

I said some things I didn't mean.

Artık yapmak istemediğim şeyler neler?

What are the things that I don't want to do anymore?

Yapmak istemediğim hiçbirşeyi yapmaya beni zorlayamazsın.

You can't force me to do anything I don't want to do.

İstemediğim e-postaları almaya devam ediyorum.

- I keep getting spam email.
- I keep receiving unwanted emails.

Geç kalmak istemediğim bir randevum var.

I have an appointment I don't want to be late for.

Yapmak istemediğim bir şeyi yapmamı istiyorsun.

You're asking me to do something I don't want to do.

Tom bana yapmak istemediğim şeyleri yaptırdı.

Tom made me do things I didn't want to do.

Tom bana yapmak istemediğim şeyleri yaptırır.

Tom makes me do things I don't want to do.

Gitmek istemediğim için sana yalan söyledim.

I lied to you because I didn't want to go.

Yapmak istemediğim bir şeyi yapmayı bitirdim.

I ended up doing something I didn't want to do.

Artık istemediğim eski bir bilgisayarım var.

I have an old computer that I don't want anymore.

Jack, istemediğim halde beni oraya gönderdi.

Jack made me go there against my will.

Yapmak istemediğim hiçbir şeyi bana yaptıramazsın.

You can't make me do anything I don't want to do.

Yapmak istemediğim bir şeyi yapmak zorundayım.

I have to do something I don't want to do.

Tom bana cevap vermek istemediğim sorular sordu.

Tom asked me questions I didn't want to answer.

Tom bana yapmak istemediğim bazı şeyler yaptırdı.

Tom made me do some things I didn't want to do.

Gerçekten yapmak istemediğim bir şeyi yapmak zorundayım.

I've got to do something I really don't want to do.

Yapmak istemediğim bütün şeylerin listesini yapmaya başladım.

I started making a list of all the things that I didn't have to do anymore.

Genel olarak, artık istemediğim bir şeyi yapmayacağım.

And overall, no more doing anything that I don't want to do anymore.

Yapmak istemediğim bir şey için beni zorlayamazsın.

You can't force something on me that I don't want to do.

Tekrar yapmak istemediğim tek şey cezaevinde vakit geçirmektir.

One thing I don't ever want to do again is spend time in prison.

Onun gününü mahvetmek istemediğim için Tom'a ondan bahsetmedim.

I didn't tell Tom about it because I didn't want to ruin his day.

İstemediğim bir şeyi yapmam için bana baskı yapılmayacak.

I won't be pressured into doing something I don't want to do.

Bir televizyon bağımlısı benim olmak istemediğim bir şey.

A couch potato is something that I don't want to be.

Tom bir daha asla konuşmak istemediğim bir insandır.

Tom is one person I never want to talk to again.

Tom istemediğim hiçbir şeyi yapmama gerek olmadığını söyledi.

- Tom said I don't need to do anything I don't want to.
- Tom said that I don't need to do anything I don't want to.

Tekrar asla yapmak istemediğim tek şey bir puantöre yumruk atmaktır.

One thing I don't ever want to do again is punch a time clock.

Eğer artık istemediğim eski şeylerimden bazılarını satarsam biraz para kazanabilirim.

I just thought I could make some money if I sold some of my old things that I didn't want anymore.

Tom beni zaten yapmak istemediğim bir şeyi yapmaya ikna etmedi.

Tom didn't talk me into doing anything I didn't already want to do.

Onun hakkında daha fazla şey bilmek istemediğim için o bana kızdı.

He was angry with me because I did not want to know more about him.

Bu bana gülmeni istemediğim için değil aksine sana gülmek istediğim içindir.

It is not because I do not want you to laugh at me, rather it is because I would like to laugh at you.

- İstenmeyen e-postaları almaya devam ediyorum.
- İstemediğim e-postaları almaya devam ediyorum.

I keep getting spam email.

Ben böyle bir şey istemediğim halde yemek yemek için beni beklemeniz büyük kabalık.

It is very rude of you to expect me to eat food that I do not want to.

- Evden erken çıktım çünkü treni kaçırmak istemiyordum.
- Treni kaçırmak istemediğim için evden erken çıktım.

I left home early because I didn't want to miss the train.