Translation of "Hediyelik" in English

0.006 sec.

Examples of using "Hediyelik" in a sentence and their english translations:

Hediyelik eşya nereden alabilirim?

Where can I pick up some souvenirs?

Bir hediyelik eşya dükkanında çalışıyorum.

I'm working at a gift shop.

Ne tür hediyelik eşyalar aldın?

What souvenirs did you buy?

Hediyelik eşya mağazası ikinci katta.

The gift shop is on the second deck.

Herkes için hediyelik eşya aldım.

I brought souvenirs for everybody.

Tom bazı hediyelik eşyalar almak istiyordu.

Tom wanted to buy some souvenirs.

Tom bir hediyelik eşya dükkanında çalışıyor.

Tom works in a gift shop.

Otelde bir hediyelik eşya dükkânı var mı?

Is there a souvenir shop in the hotel?

Tom eve bir hediyelik eşya getirmek istedi.

Tom wanted to bring home a souvenir.

Kız arkadaşına bir hediyelik eşya aldın mı?

- Did you get your girlfriend a souvenir?
- Did you get a souvenir for your girlfriend?

Eski şehirde birçok hediyelik eşya mağazaları vardır.

There are many souvenir shops in the old city.

Burada hiç hediyelik eşya dükkanları var mı?

Are there any souvenir shops here?

Mary bütün günü hediyelik eşya dükkanlarında geçirir.

Mary spent the entire day in souvenir shops.

Tom turistlere harita ve hediyelik eşya satıyor.

Tom sells maps and souvenirs to tourists.

- Turistler sık sık bu dükkandan hediyelik eşya satın aldılar.
- Turistler çoğunlukla bu dükkandan hediyelik eşya satın aldılar.

Tourists often bought souvenirs in this shop.

Geçen hafta, ABD'den ona bazı hediyelik eşyalar postaladım.

Last week, I mailed him some souvenirs from the U.S.

Onun en çok hangi hediyelik eşyayı istediğini düşünüyorsun?

What souvenir do you think she would like most?

Bu çevrede bir hediyelik eşya dükkanı var mı?

Is there any souvenir shop around here?

Hediyelik eşya olarak bana bir anahtarlık satın al.

Buy me a keychain as a souvenir.

Ben sadece, bu yeri hatırlamak için birkaç hediyelik eşya istiyorum.

I just want some souvenirs to remember this place by.

Dan bir hediyelik eşya dükkanını soydu ve onu ateşe verdi.

Dan robbed a gift shop and set fire to it.