Translation of "Gazeteci" in English

0.006 sec.

Examples of using "Gazeteci" in a sentence and their english translations:

- Ben gazeteci değilim.
- Gazeteci değilim.

I'm not a journalist.

Gazeteci açıklamıyor.

The journalist doesn't make it clear.

Gazeteci misin?

- Are you a reporter?
- Are you a journalist?

- Bir gazeteci olmak istedim.
- Gazeteci olmak istiyordum.

I wanted to be a journalist.

Gazeteci politikacıyı eleştirdi.

The reporter criticized the politician.

Tom bir gazeteci.

Tom is a journalist.

Gazeteci olmak istiyordum.

I wanted to be a journalist.

Gazeteci olmak istiyorum.

I want to become a journalist.

Oğlum bir gazeteci.

My son is a journalist.

Kuzenim bir gazeteci.

My cousin is a journalist.

Erkek arkadaşım gazeteci.

My boyfriend is a journalist.

O bir gazeteci.

He's a journalist.

O bir serbest gazeteci.

He's a freelance journalist.

Gazeteci, teröristler tarafından kaçırıldı.

The journalist was kidnapped by terrorists.

Tom büyük bir gazeteci.

- Tom's a great journalist.
- Tom is a great journalist.

Bir gazeteci olmak istiyorum.

I want to be a journalist.

Tom bir gazeteci değil.

Tom isn't a journalist.

Tom bir serbest gazeteci.

Tom is a freelance journalist.

Tom tipik bir gazeteci.

Tom is a typical journalist.

Tom'un gazeteci olduğunu biliyorum.

- I know that Tom is a journalist.
- I know Tom is a journalist.

Gazeteci olmaya karar verdi.

He made up his mind to become a newspaperman.

Gazeteci olmak istiyorsan dikkatli olmalısın.

If you want to be a newspaperman, you have to be observant.

Melanie bir gazeteci olarak çalışıyor.

Melanie works as a journalist.

Gazeteci olmak için kararımı verdim.

I have made up my mind to become a journalist.

Tom bir gazeteci olarak çalışır.

Tom works as a journalist.

Ne iyi bir gazeteci yapar?

What makes a good journalist?

Ben bir gazeteci olmayı umuyorum.

I hope to be a journalist.

Tom bir gazeteci olmaya niyetleniyor.

Tom intends to become a journalist.

Tom Boston merkezli bir gazeteci.

Tom is a journalist based in Boston.

Tom bir gazeteci olarak çalıştı.

- Tom has worked as a journalist.
- Tom worked as a journalist.

- Tom öğretmen ve gazeteci olarak çalıştı.
- Tom bir öğretmen ve gazeteci olarak çalıştı.

Tom worked as a teacher and journalist.

O gazeteci durumu hemen Türkiye'ye bildirdi

One journalist immediately reported the situation in Turkey

Gazeteci acil bir durumda bile sakindi.

The journalist was calm even in an emergency.

Gazeteci çocuk tüm hava koşullarında dağıtır.

The newspaper boy delivers in all weather.

- O bir gazeteci.
- O bir gazetecidir.

- She is a journalist.
- She's a journalist.

Ailesi onun gazeteci olma isteğini desteklemiyordu.

His parents did not sympathize with his hope to become a journalist.

Amerika'da Metropolitan Müzesi'nde gezen bir Türk gazeteci

A Turkish journalist visiting the Metropolitan Museum in America

Gazeteci görüşmelerdeki her bir yeni gelişmeyi bildirdi.

The journalist reported each new development in the talks.

O bir gazeteci ise ben bir yıldızım.

If he's a journalist, I'm a star.

Tom bir gazeteci olmak için kararını verdi.

Tom made up his mind to become a newspaperman.

Amerikalı gazeteci Mr. Brown ile bir röportajı var.

He has an interview with American journalist Mr. Brown.

Gazeteci çocuk hava nasıl olursa olsun gazeteleri dağıtır.

- The newspaper boy delivers papers in any kind of weather.
- The newspaper boy delivers newspapers no matter what the weather is like.

Bir gazeteci olarak onun kariyeri seçkin başarılarla doluydu.

His career as a journalist was full of distinguished achievements.

Bir gazeteci olarak kamerayı çevreye tutar halde buldum kendimi,

As a journalist, I found myself turning the lens around,

20 yıldan fazla gazeteci olarak çalıştığım New York Times'ta

I had volunteered for a buyout from the New York Times,

O bir gazeteci tarafından yöneltilen ani soruya şaşırmış görünüyordu.

She looked puzzled at the abrupt question posed by a reporter.

Ben kitaplık yaptım diye bana gazeteci soruyor, “Niye kitaplık yaptın?”

Since I built a library, the journalist asks me, "Why did you build a library?"

1906'da bir gün gazeteci Tad Dorgan adlı bir karikatürist bir beyzbol maçına çıktı.

One day in 1906, a newspaper cartoonist named Tad Dorgan went to a baseball game.