Translation of "Fizikçi" in English

0.004 sec.

Examples of using "Fizikçi" in a sentence and their english translations:

O bir fizikçi.

- He is a physicist.
- She is a physicist.

Tom bir fizikçi.

Tom is a physicist.

Onun babası bir fizikçi.

His father is a physicist.

Fizikçi, nükleer füzyonun potansiyel tehlikesinin farkındaydı.

The physicist was aware of the potential danger of nuclear fusion.

O, ışınlanma üzerinde çalışan bir fizikçi.

He's a physicist working on teleportation.

Fizikçi olduğuma göre bir grafik olmalı, değil mi?

Because I'm a physicist, there has to be a graph, right?

Fizikçi kimyayı da seviyor olduğunu itiraf etmeye utandı.

The physicist was ashamed to admit that he also likes chemistry.

Bilimsel araştırma Fransız fizikçi Eric Dupont tarafından yönetildi.

The scientific research was directed by French physicist Eric Dupont.

- O sadece Japonya'da değil, tüm dünyada ünlü bir fizikçi.
- O yalnızca Japonya'da değil, tüm dünyada meşhur bir fizikçi.

He is a physicist famous not only in Japan but all over the world.

Çoğu fizikçi karanlık maddenin atom altı parçacıklara çok benzeyen

So, most physicists think that dark matter is a particle,

İki yıl önce, bu beyefendi bir fizikçi olarak çalıştı.

Two years ago, this gentleman worked as a physicist.

Ünlü bir fizikçi olmanın yanı sıra, o büyük bir romancıdır.

In addition to being a famous physicist, he is a great novelist.

Bu teori, ilk kez bu 28 yaşındaki fizikçi tarafından önerildi.

This theory was first proposed by this 28 years old physicist.

O sadece Japonya'da değil, dünya çapında da ünlü bir fizikçi.

He's a famous physicist not only in Japan, but throughout the world.

- Fizik öğretmeni her zamanki gibi derse geç kaldı.
- Fizikçi her zamanki gibi derse geç girdi.

The physics teacher was late to class, as usual.