Translation of "Fıkra" in English

0.006 sec.

Examples of using "Fıkra" in a sentence and their english translations:

Fıkra anlatmadın.

You didn't tell a joke.

Çok fıkra bilmem.

I don't know a lot of jokes.

Bir fıkra anlattım.

I told a joke.

Fıkra okumayı severim.

I like to read jokes.

Tom fıkra anlatmaz.

Tom doesn't tell jokes.

Toby fıkra anlatamaz.

Toby can't tell jokes.

Çok fıkra bilirim.

- I know tons of jokes.
- I know lots of jokes.

- Bu şaka/fıkra komik değildi.
- Fıkra komik değildi.

That joke wasn't funny.

Bu fıkra komik değil.

That joke isn't funny.

Bir fıkra kitabı arıyorum.

I'm looking for a book of jokes.

Bana bir fıkra anlat.

Tell me a joke.

O, repertuvarına fıkra kattı.

He incorporated the joke into his repertoire.

Tom bir fıkra anlattı.

Tom told a joke.

Bir milyon fıkra biliyorum.

I know a million jokes.

Tom fıkra anlatmada iyidir.

Tom is good at telling jokes.

O, fıkra anlatmada iyidir.

He's good at telling jokes.

Bize bir fıkra anlat!

Tell us a joke!

Fıkra anlatmada iyi değilim.

I'm not good at telling jokes.

Bu fıkra çok eski!

This joke is ancient!

Tom fıkra anlatmaktan hoşlanır.

Tom enjoys telling jokes.

Onlara birkaç fıkra anlattım.

I told them a few jokes.

Ona birkaç fıkra anlattım.

I told him a few jokes.

Tom'a birkaç fıkra anlattım.

I told Tom a few jokes.

O iyi fıkra anlatır.

He tells a good joke.

O ona fıkra anlattı.

She told him a joke.

Bir sürü fıkra bilirim.

- I know tons of jokes.
- I know lots of jokes.

Hayatımda hiç fıkra anlatmadım.

I've never told a joke in my life.

SIk sık fıkra anlatmıyorum.

I don't often tell jokes.

Fıkra anlatmak hoşuma gidiyor.

I like to tell jokes.

Tom'a bir fıkra anlattım.

I told Tom a joke.

Sen hep fıkra anlatıyorsun.

You're always telling jokes.

Tom çok fıkra anlatır.

Tom tells a lot of jokes.

Sami fıkra anlatmayı seviyordu.

Sami loved to tell jokes.

Aklıma bir fıkra geldi.

I just remembered a joke.

Bir fıkra kitabı satın aldım.

I bought a book of jokes.

O nasıl fıkra anlatacağını biliyor.

He knows how to tell jokes.

Bize iyi bir fıkra anlattı.

He told a good joke.

Ben fıkra anlatmayı çok seviyorum.

I really like telling jokes.

Tom sık sık fıkra anlatır.

Tom often tells jokes.

Tom Mary'ye bir fıkra anlattı.

Tom told Mary a joke.

İnsanlar genelde cenazelerde fıkra anlatmaz.

People don't usually tell jokes at funerals.

Tom sadece bana fıkra anlatıyordu.

Tom was just telling me a joke.

Tom fıkra anlatmada oldukça iyidir.

Tom is pretty good at telling jokes.

Tom fıkra anlatmada gerçekten iyidir.

Tom is really good at telling jokes.

O, fıkra anlatınca gülmeye başladık.

We started laughing when he told the joke.

Bir fıkra dinlemek ister misin?

Want to hear a joke?

Tom bana bir fıkra anlattı.

Tom told me a joke.

Tom kadar iyi fıkra anlatamam.

I can't tell jokes as well as Tom does.

Bize bir fıkra anlatabilir misin?

Can you tell us a joke?

Bir fıkra dinlemek ister misiniz?

Would you like to hear a joke?

Tom fıkra anlatmakta çok iyi.

Tom is very good at telling jokes.

Lütfen daha fazla fıkra anlatma.

Please don't tell any more jokes.

- Amcam bana hikayeyi fıkra tarzında anlattı.
- Amcam bana hikayeyi fıkra şeklinde anlattı.

My uncle told me the story by way of a joke.

Neden artık o bana fıkra anlatmıyor?

Why doesn't she tell me jokes anymore?

O neden bana artık fıkra anlatmıyor?

Why doesn't he tell me jokes anymore?

Sadece bana daha fazla fıkra anlatma.

Just don't tell me any more jokes.

Marika hiç Japonca fıkra bilir mi?

Does Marika know any jokes in Japanese?

Hiç Fransızca fıkra anlatmayı denedin mi?

Have you ever tried telling a joke in French?

Biz cenazelerde fıkra anlatmayız ve gülmeyiz!

At funerals we don't tell jokes, and we don't laugh!

Biz akşamı gülüp fıkra anlatarak geçirdik.

We spent the evening laughing and telling jokes.

Tom bize bir sürü fıkra anlattı.

Tom told us a lot of jokes.

Bu kitapta herhangi bir fıkra bulmadım.

I didn't find any jokes in this book.

Tom bize sık sık fıkra anlatır.

Tom often tells us jokes.

Tom bize iyi bir fıkra anlattı.

Tom told us a good joke.

Tom bize bir sürü fıkra anlatırdı.

Tom used to tell us a lot of jokes.

Tom fıkra anlatmakta çok iyi değildir.

Tom isn't very good at telling jokes.

Tom çok komik bir fıkra anlattı.

Tom told a very funny joke.

- Tom bana çok eğlenceli bir fıkra anlattı.
- Tom bana çok komik bir fıkra anlattı.

Tom told me a very funny joke.

O, ilginç bir fıkra ile bizi eğlendirdi.

She entertained us with an interesting episode.

Tom seyircileri ısındırmak için birkaç fıkra anlattı.

Tom told a few jokes to warm up the audience.

O bana çok komik bir fıkra anlattı.

He told a very funny joke.

Tom bir fıkra anlattı ama kimse gülmedi.

Tom told a joke, but nobody laughed.

Bu, ailenin gözünün önünde anlatılacak bir fıkra değil.

This is not a joke to be told in the presence of your parents.

Tom bu sabah bana iyi bir fıkra anlattı.

Tom told me a good joke this morning.

O, ona bir fıkra anlattı, ama o gülmedi.

She told him a joke, but he didn't laugh.

Tom bu sabah bana gerçekten komik bir fıkra anlattı.

Tom told me a really funny joke this morning.

- Biri espri yapınca hep gülerim.
- Fıkra anlatılınca hep gülüyorum.

I always laugh when someone tells a joke.

Tom onu her gördüğümde bana en az bir fıkra anlatır.

Tom tells me at least one joke every time I see him.

O ona bir fıkra anlattı fakat o komik olduğunu düşünmedi.

She told him a joke, but he didn't think it was funny.

Tom Mary'ye bir fıkra anlattı fakat o onun komik olduğunu düşünmedi.

Tom told Mary a joke, but she didn't think it was funny.

- O gülmeyen bir yüzle fıkra anlattı.
- Fıkrayı ifadesiz bir yüzle anlattı.

She told the joke with a straight face.

- O, tamamen gülmeyen bir suratla fıkra anlattı.
- Fıkrayı tamamen ifadesiz bir suratla anlattı.

She told the joke with a completely straight face.