Translation of "Evrak" in English

0.008 sec.

Examples of using "Evrak" in a sentence and their english translations:

Evrak işlerine başlayacağım.

I'll start the paperwork.

Evrak çantamı unuttum.

I forgot my briefcase.

Evrak işimin gerisindeyim.

I'm behind in my paperwork.

Evrak çantam nerede?

Where's my briefcase?

Bürokratlar evrak militanları.

The bureaucrats are militants of paperwork.

Evrak çantamı kaybettim.

- I have lost my briefcase.
- I've lost my briefcase.

Evrak çantanızı boşaltın.

Empty your briefcase.

Evrak çantanın ağırlığı nedir?

- What's the weight of your suitcase?
- How heavy is your suitcase?

Evrak çantamı otobüste bıraktım.

- I left my briefcase in the bus.
- I left my briefcase on the bus.

Para evrak çantasından çalındı.

The money was stolen from his briefcase.

Tom evrak çantasını açtı.

Tom unlocked his briefcase.

Tom evrak işlerini tamamlıyor.

Tom is catching up on paperwork.

Evrak çantam kağıtlarla doludur.

My briefcase is full of papers.

Evrak işini zaten yaptım.

I've already done the paperwork.

Bitirecek evrak işim var.

I have paperwork to finish up.

Tom evrak çantasına baktı.

Tom looked in his briefcase.

Bu Tom'un evrak çantası.

This is Tom's briefcase.

Evrak çantamda aspirinim var.

I have aspirin in my briefcase.

Evrak çantamı kim aldı?

Who took my briefcase?

Yeni evrak sistemi 4.000$ değerinde.

The new document system is worth $4,000.

Antlaşma artık ölü bir evrak.

The treaty is now a dead letter.

Onun evrak çantası suyla doluydu.

His briefcase was filled with water.

O senin evrak çantan mı?

Is that your briefcase?

Tom masasında evrak işi yapıyor

Tom is at his desk doing paperwork.

Yalnızca bu evrak çantam var.

I only have this briefcase.

Tom bir evrak çantası taşıyor.

Tom is carrying a briefcase.

Tom evrak çantasını aldı mı?

Did Tom get the briefcase?

Yapacak biraz evrak işim var.

I have some paperwork to do.

Hâlâ yapacak evrak işim var.

I've still got paperwork to do.

Tom Mary'ye evrak çantasını uzattı.

Tom handed Mary the briefcase.

Bitirecek birkaç evrak işim var.

I have some paperwork to finish.

Deri bir evrak çantası arıyorum.

I am looking for a leather briefcase.

Tom evrak çantası ile kaçtı.

Tom escaped with the briefcase.

Evrak çantam hiçbir yerde bulunamadı.

My briefcase was nowhere to be found.

Ben ona evrak çantasını taşıttım.

I made him carry the briefcase.

Tom kitabı evrak çantasına koydu.

Tom put the book in his briefcase.

Tom Mary için evrak doldurdu.

Tom filled out the paperwork for Mary.

Tom bir evrak çantası taşımıyordu.

Tom wasn't carrying a briefcase.

Tom bir evrak çantası taşımıyor.

Tom isn't carrying a briefcase.

Tom biraz evrak işi yapmakla meşgul.

Tom is busy doing some paperwork.

Biz bütün uygun evrak işlerini aldık.

We've received all the proper paperwork.

Evrak çantamdan bir şey çıkarmam gerekiyor.

I need to get something out of my briefcase.

Tom, Mary'ye evrak çantasındaki parayı gösterdi.

Tom showed Mary the money he had in his briefcase.

Evrak çantamı almak için geri gidiyorum.

I'm going back to get my briefcase.

Tom evrak çantasını kapattı ve gitti.

Tom closed his briefcase and left.

Tom deri bir evrak çantası taşıyordu.

Tom was carrying a leather briefcase.

Tom evrak çantasının içindekileri masaya döktü.

Tom dumped the contents of his briefcase out on the table.

Tom evrak çantasını masasının arkasına koydu.

Tom put his briefcase behind his desk.

Tom notlarını evrak çantasına geri koydu.

Tom put his notes back into his briefcase.

Bir deri evrak çantasına ihtiyacım var.

I need a leather briefcase.

O siyah evrak çantası senin mi?

Is that black briefcase yours?

Tom evrak çantasıyla birlikte evden ayrıldı.

Tom left the house with his briefcase.

Gazeteyi katladım ve evrak çantama koydum.

I folded the newspaper and put it into my briefcase.

- Evrak işleriyle uğraşmak için onun aldığı zamanı azaltmak istiyorum.
- Evrak işlerine harcanan zamanı azaltmak istiyorum.

I want to reduce the time it takes to deal with the paperwork.

Sonra... Sahte evrak hazırlayan bir serviste çalışıyordum,

And then... I worked in a department that made counterfeit documents.

Tom bazı evrak işlerini yaparken masasında oturdu.

Tom sat at his desk doing some paperwork.

Tom bir evrak çantası taşıyarak odaya girdi.

Tom entered the room carrying a briefcase.

Vestiyerde evrak çantamı ve şemsiyemi kontrol ettim.

I checked my briefcase and umbrella in the cloakroom.

O evrak çantası birçok kitap alır mı?

Will that briefcase hold many books?

Senin yapılması gereken bir evrak işin var.

You have paperwork that needs to be done.

Tom çalışmak için bir evrak çantası taşıyor.

Tom carries a briefcase to work.

- Tom çantasını kaybetti.
- Tom evrak çantasını kapattı.

Tom closed his briefcase.

Birkaç imla hatasının dışında, o iyi bir evrak.

It's a good paper, apart from a few spelling mistakes.

Onu, kolunun altında evrak çantası ile gelirken gördüm.

I saw him coming with his briefcase under his arm.

- Bavulun ne kadar ağır?
- Evrak çantanın ağırlığı nedir?

How heavy is your suitcase?

Tom evrak çantasından bir klipsli kağıt altlığı çıkardı.

Tom took a clipboard out of his briefcase.

Tom evrak çantasını açtı ve birkaç belge çıkardı.

Tom opened his briefcase and pulled out a couple of documents.

Benim ismimin baş harfleri benim evrak çantasının üstünde.

My initials are on my briefcase.

O, zamanının üçte birini evrak işleri yaparak geçirir.

She spends over a third of her time doing paperwork.

O evrak çantası Tom'un mu yoksa senin mi?

Is that briefcase Tom's or yours?

Tom Mary'nin dosyasını aldı ve onu evrak çantasına koydu.

Tom got Mary's file and put it in his briefcase.

Almayı yeniden düşünmek isteyebileceğin şey yeni bir evrak çantası.

Something you might want to consider buying is a new briefcase.

Tom not defterini kapattı ve onu evrak çantasına koydu.

Tom closed his notebook and put it in his briefcase.

Senin için ne çeşit bir evrak çantası almamı istersin?

What kind of briefcase do you want me to buy for you?

- Tom bana portföyünü gösterdi.
- Tom bana evrak çantasını gösterdi.

Tom showed me his portfolio.

Tom bir takım elbise giyiyordu ve bir evrak çantası taşıyordu.

Tom was wearing a suit and carrying a briefcase.

Tom evrak çantasından bir zarf çıkardı ve onu Mary'ye uzattı.

Tom took an envelope out of his briefcase and handed it to Mary.

Tom evrak çantasından bazı kağıtlar çıkardı ve onları Mary'ye gösterdi.

Tom took some papers out of his briefcase and showed them to Mary.

Tom evrak çantasından bir dergi çıkardı ve onu okumaya başladı.

Tom took a magazine out of his briefcase and began reading it.

- Bütün kâğıt işlerimizi Tom halletti.
- Tüm evrak işlerimizi Tom yaptı.

Tom did all the paperwork for us.

Tom'un evrak çantasını burada bıraktığını fark eder etmez geri geleceğinden eminim.

- I'm sure Tom will come back as soon as he realizes he left his briefcase here.
- I'm sure that Tom will come back as soon as he realizes that he left his briefcase here.
- I'm sure Tom will come back as soon as he realizes that he left his briefcase here.
- I'm sure that Tom will come back as soon as he realizes he left his briefcase here.

Bazı sağlık çalışanları hastalara bakmak yerine evrak işleri yaparak daha çok zaman geçirmektedirler.

Some healthcare workers spend more time doing paperwork than taking care of patients.

Norveç'in egemen servet fonu o kadar büyüktür ki evrak üzerinde her Norveçli bir milyonerdir.

Norway's sovereign wealth fund is so large, that every Norwegian is a millionaire on paper.