Translation of "Yeşil" in German

0.019 sec.

Examples of using "Yeşil" in a sentence and their german translations:

- Işık yeşil.
- Trafik ışığı yeşil.

Die Ampel ist grün.

Ağaç yeşil.

Der Baum ist grün.

Onlar yeşil.

Sie sind grün.

Bu, yeşil.

Das ist grün.

Masa yeşil.

Der Tisch ist grün.

Ağaçlar yeşil.

Die Bäume sind grün.

Su yeşil.

Das Wasser ist grün.

Deniz yeşil.

Die See ist grün.

Kitap yeşil.

Das Buch ist grün.

- Yeşil size uyar.
- Yeşil size uyuyor.

- Grün steht dir.
- Grün steht euch.
- Grün steht Ihnen.

- Yeşil Alice'e uyuyor.
- Yeşil Alice'e yakışır.

Grün steht Alice.

Yeşil- önemi az.

Grün: nebensächlich.

Çit yeşil boyalıdır.

Der Zaun ist grün gestrichen.

Yeşil gözleri var.

Sie hat grüne Augen.

Yeşil elmaları yedim.

Ich aß die grünen Äpfel.

Muzlar hâlâ yeşil.

Die Bananen sind noch grün.

Deniz çok yeşil.

Das Meer ist sehr grün.

Onlar yeşil değil.

Sie sind nicht grün.

Trafik lambası yeşil.

Die Ampel ist grün.

Hangi meyve yeşil?

Welche Frucht ist grün?

Yeşil biberleri severim.

Ich liebe grüne Paprika.

Afrika yeşil maymun hücresinde

Afrikanischer grüner Affe in der Zelle

Kalbim yeşil ve sarıdır.

Mein Herz ist grün und gelb.

Onun yeşil gözleri var.

Er hat grüne Augen.

Bu armut yeşil mi?

Ist diese Birne grün?

Yeşil çay içer misin?

Trinkst du grünen Tee?

Hiç yeşil biber yemem.

Grünen Paprika esse ich gar nicht.

Yeşil çay içiyor musun?

- Trinkst du grünen Tee?
- Trinken Sie grünen Tee?

Bu yeşil bir elmadır.

Das ist ein grüner Apfel.

Ben yeşil çay istemiyorum.

- Ich mag keinen grünen Tee.
- Ich mache mir nichts aus Grünem Tee.

Yeşil bir tana istiyorum.

Ich möchte ein grünes.

Bu yeşil şey nedir?

Was ist das für ein grünes Zeug?

Tom'un yeşil gözleri var.

Tom hat grüne Augen.

Borudan yeşil balçık sızdı.

Grüner Schleim glibberte aus der Leitung.

Millie'nin yeşil gözleri var.

Millie hat grüne Augen.

Köpek yeşil ve güzeldir.

Der Hund ist grün und schön.

Yeşil çay içer misiniz?

Trinken Sie grünen Tee?

Bir yeşil gömleğim var.

Ich habe ein grünes Hemd.

Yeşil bir gömleğim var.

Ich habe ein grünes Shirt.

Yeşil ışık ... Kırmızı ışık!

Eins, zwei, drei, Ochs' am Berg!

Yeşil bir evim var.

Ich habe ein grünes Haus.

Yeşil bir arabam var.

Ich habe ein grünes Auto.

Dağlar mutlaka yeşil değildir.

Berge sind nicht unbedingt grün.

Trafik ışığı yeşil yandı.

Die Ampel wurde grün.

Yeşil bir elbise giydi.

Sie hatte ein grünes Kleid an.

O asla yeşil giymez.

Sie trägt nie grün.

Yeşil kırmızı ile gitmez.

Grün passt nicht zu Rot.

Yeşil gömleğimi gördün mü?

Hast du mein grünes Hemd gesehen?

Mary'nin yeşil gözleri var.

Maria hat grüne Augen.

- Renksiz yeşil fikirler öfkeli uyur.
- Renksiz yeşil fikirler öfkelice uyur.
- Renksiz yeşil fikirler öfkeli bir şekilde uyur.

Farblose grüne Ideen schlafen wütend.

Geçen gece iki yeşil elma ve bir kase yeşil üzüm yedim.

Letzte Nacht aß ich zwei grüne Äpfel und eine Schale grüne Trauben.

"yeşil bina"lara dönüşünde görüyoruz,

und nun hochwertiger sind

Kırmızı, yeşil ve sarı olabiliyorlar.

Es gibt rote, grüne und gelbe.

...geri geliyor bu yeşil kaplumbağa.

...kehrt diese Grüne Meeresschildkröte zurück...

Yeşil, benim en sevdiğim renktir.

- Grün ist meine liebste Farbe.
- Grün ist meine Lieblingsfarbe.

Yeşil çatılı o bina nedir?

- Was ist das für ein Haus mit dem grünen Dach?
- Was ist dieses Gebäude mit dem grünen Dach?

Lütfen bana yeşil gömleği gösterin.

- Zeig mir bitte das grüne Hemd.
- Zeigen Sie mir bitte das grüne Hemd.

Ağaç yıl boyunca yeşil kalıyor.

Der Baum ist ganzjährig grün.

O, yeşil biberlerden nefret ediyor.

Sie hasst grüne Paprikas.

O yeşil bir elbise giymişti.

Sie hat ein grünes Kleid an.

Parktaki çim yeşil ve güzel.

Das Gras im Park ist grün und schön.

Dünyadaki en yeşil şehirlerden biri.

Es ist eine der grünsten Städte der Welt.

Tom, Mary'ye yeşil defteri uzattı.

Tom gab Mary das grüne Notizbuch.

Borudan sızan yeşil balçık vardı.

Aus dem Rohr sickerte grüner Schleim.

Tom kırmızı yeşil renk körü.

Tom hat eine Rot-Grün-Sehschwäche.

Tom yeşil biberden nefret eder.

Tom hasst grüne Paprika.

O hiçbir zaman yeşil giymiyor.

Sie trägt nie grün.

Tom yeşil bir mayo giyiyordu.

Tom hat einen grünen Schwimmanzug angehabt.

Bu çaya, yeşil çay denir.

Dieser Tee nennt sich grüner Tee.

Bu papağanın yeşil tüyleri var.

Dieser Papagei hat grüne Federn.

Yeşil Alice'in üstünde iyi görünüyor.

Grün steht Elke.

O, bütün duvarları yeşil boyadı.

Er hat die ganzen Wände grün gestrichen.

Tom'un yeşil gözleri var mı?

Hat Tom grüne Augen?

O yeşil şey de ne?

Was ist dieses grüne Zeug?

Tom duvarı yeşil renkte boyadı.

Tom hat die Wand grün gestrichen.

- Tom'un sarı saçları ve yeşil gözleri var.
- Tom sarışın ve yeşil gözlü.

Tom hat blondes Haar und grüne Augen.

çünkü yeşil bitkiler genelde kaynak demektir.

denn grüne Pflanzen bedeuten in der Regel Ressourcen.

Japon yeşil kantaron çayı çok acıdır.

Japanischer grüner Enziantee ist sehr bitter.

Yediğim elma yeşil olduğu için mutluyum!

Ich freue mich, dass der Apfel, den ich esse, grün ist.

Bu çay yeşil çay olarak bilinir.

Dieser Tee nennt sich grüner Tee.

Yeşil bir alan güzel bir alandır.

Ein grünes Feld ist ein schönes Feld.

Elmalar genellikle yeşil, sarı veya kırmızıdır.

Äpfel sind gewöhnlich grün, gelb oder rot.

Bu evin yeşil bir çatısı var.

Dieses Haus hat ein grünes Dach.

Güzel yeşil bir vadide yürüyüş yaptık.

Wir sind durch ein schönes grünes Tal gewandert.