Translation of "Duvar" in English

0.008 sec.

Examples of using "Duvar" in a sentence and their english translations:

Duvar nerede?

Where is the wall?

Bu duvar soğuk.

- This wall is cold.
- That wall is cold.

O duvar soğuk.

That wall is cold.

Bir duvar boyadı.

She painted a wall.

Duvar yazılarla kaplıydı.

The wall was covered with graffiti.

Duvar, yazılarla kaplıdır.

The wall is covered with graffiti.

Duvar tenisi oynarım.

I play squash.

Duvar depremde dayanamadı.

The wall gave way in the earthquake.

Duvar yeni boyanmış.

The wall is freshly painted.

Tom duvar ustası.

Tom is a bricklayer.

- Tuğla duvar kendiliğinden yıkıldı.
- Tuğla duvar kendiliğinden çöktü.

The brick wall collapsed on itself

- Duvarlar duvar kağıdıyla kaplıydı.
- Duvarlar duvar kağıdıyla kaplanmıştı.

The walls were covered with wallpaper.

Duvar kısmen sarmaşıkla kaplıdır.

The wall is partly covered with ivy.

Duvar otuz yarda uzunluğunda.

The wall is thirty yards long.

Duvar boya ile kaplıydı.

The wall was coated with paint.

Duvar 27,5 metre uzunluğundadır.

The wall is 27.5 meters long.

Duvar kaba taşlardan yapılmıştır.

The wall was made of rough stones.

Bir duvar inşa ediyorum.

- I am building a wall.
- I'm building a wall.

Tavuklar duvar üzerinden uçamazlar.

Hens don't fly over walls.

Bu duvar yeşile boyanmıştır.

This wall is painted green.

Her duvar bir kapıdır.

Every wall is a door.

Duvarlarda duvar yazısı var.

There's graffiti on the walls.

Bu duvar rüzgarı engeller.

This wall blocks the wind.

Bir duvar inşa edeceğiz.

- We are going to build a wall.
- We're going to build a wall.

Duvar beni yağmurdan korudu.

The wall protected me from the rain.

Bir duvar inşa edelim.

Let's build a wall.

Bu duvar çok soğuk.

This wall feels very cold.

Duvar, iki metre kalınlığındadır.

The wall is two meters thick.

Duvar boyunca sesler duydum.

I heard voices through the wall.

Bütün duvar boyunca karalamalar vardı.

There were scribbles all along the wall.

Tom bir duvar inşa ediyor.

Tom is building a wall.

Eski kenti bir duvar kuşatır.

A wall surrounded the old city.

Duvar mermilerden delik deşik olmuştu.

The wall was riddled with bullet holes.

Yeni duvar takvimimi beğendin mi?

How do you like my new wall calendar?

Dört duvar arasında oturmaktan usandım.

I was bored of sitting between four walls.

Onlar özellikle renkli duvar resimleridir.

Those are particularly colorful murals.

Oturma odasının duvar saati yanlış.

The wall clock of the living room is inaccurate.

Zaman duvar inşa etme zamanı değil,

This is not the time to build walls,

Kamyon dar yolda duvar boyunca sıyırdı.

The truck scraped along the wall in the narrow road.

Evin etrafında taş bir duvar vardı.

The house had a stone wall around it.

Bahçenin etrafında yüksek bir duvar vardı.

There was a high wall about the garden.

Neden burada bir duvar inşa ediyorsun?

Why are you building a wall here?

Bir ara birlikte duvar tenisi oynamalıyız.

We should play squash together sometime.

Bu duvar o duvardan daha uzundur.

This wall is taller than that one.

Duvar mükemmel ve geçilemez gibi görünüyordu.

The wall appeared to be smooth and impenetrable.

Bizim bir duvar inşa etmemiz gerekir.

We should build a wall.

Tom evinin etrafında bir duvar yapacak.

Tom is going to build a wall around his house.

Tom bir duvar ustası, değil mi?

Tom is a bricklayer, isn't he?

Bu duvar bizim gözümüze sıradanmış gibi görünebilir

While this wall may look ordinary to our own eyes,

Arada duvar varsa daha az bir mesafeye.

a bit less if there's a wall between.

Duvar köpekleri dışarıda tutacak kadar yüksek değildi.

The wall wasn't high enough to keep dogs out.

Tüm bahçenin etrafında yüksek bir duvar duruyor.

A high wall stands all about the garden.

Onlar duvar boyunca devam eden gözetleme kuleleri.

They’re cast by the watchtowers along the wall.

Tom tam bir rulo duvar kağıdı kullandı.

Tom used a whole roll of wallpaper.

Sözler ya pencere ya da duvar gibidir.

Words are windows, or they are walls.

O duvar yazısını duvara kimin yazdığını düşünüyorsun?

Who do you think wrote that graffiti on the wall?

Tom duvar yazısını duvara kimin yazdığını bilmiyor.

Tom doesn't know who wrote the graffiti on the wall.

Tom evinin etrafında bir duvar inşa etti.

Tom built a wall around his house.

Duvar dış tarafta beyaz ve içeride yeşil.

The wall is white on the outside and green on the inside.

Beynimin tam ortasında örülmüş bir duvar var gibiydi.

like there was a wall built in the middle of my brain,

Bakın, önümüzde uzun otlardan oluşan bir duvar duruyor.

But look, that's just a wall of sawgrass in front of us here.

Ama bir duvar, çabucak ve kolayca inşa edilmez.

but to build up a wall is not easy or quick.

Meksika ile Amerika arasına bir duvar öreceğini açıkladı

He announced that he would build a wall between Mexico and America.

Tom'un hala bir duvar ustası olduğunu düşündüğünü sandım.

- I thought you thought Tom was still a bricklayer.
- I thought you thought that Tom was still a bricklayer.
- I thought that you thought that Tom was still a bricklayer.
- I thought that you thought Tom was still a bricklayer.

Odadaki bir ayna duvar bir ferahlık yanılsaması yaratır.

A mirror wall in the room creates an illusion of spaciousness.

Marangozluk ve tuğla duvar örme el işçiliği örnekleridir.

Carpentry and bricklaying are examples of manual labor.

Duvar tarafından desteklenen tüm tavan onunla birlikte çöktü.

The entire ceiling, which was supported by the wall, collapsed together with it.

Kertenkele duvar boyunca tırmandı ve bir deliğe gitti.

The lizard climbed along the wall and went into a hole.

Müstehcen duvar yazısı bir şehir çalışanı tarafından çıkarıldı.

The obscene graffiti were removed by a city employee.

Tom onun bir duvar yapmasına yardımcı olacak birini arıyor.

Tom is looking for someone to help him build a wall.

Ressam eski taş duvarda en karmaşık duvar resimlerini yaptı.

The artist painted the most intricate of murals on the old stone wall.

Popülerliklerine rağmen, kriket ve duvar tenisi Olimpik sporlar değildir.

Despite their popularity, cricket and squash are not Olympic sports.

Perde duvar, düzenli aralıklarla inşa edilmiş yan kuleler tarafından güçlendirilmelidir.

The curtain wall should be strengthened by flanking towers at regular intervals.

Kulübe etrafındaki duvar insan kemiklerinden yapılmış ve onun üstünde kafatasları vardı.

The wall around the hut was made of human bones and on its top were skulls.

Bu duvar insanları dışarıda tutmak için mi içeride tutmak için mi örülmüş ?

Was this wall built to keep people out or to keep them in?

Kum torbaları sele karşı korumak için geçici bir duvar inşa etmek için kullanılabilir.

Sandbags can be used to erect a temporary wall to protect against floods.

Bu duvar resmi, antik zaman insanlarının yaşamlarına küçük bir bakış edinmemize olanak sağlıyor.

We can get a glimpse of the lifestyle of ancient people from this wall painting.

Bir insan aya indi. Berlinde bir duvar yıkıldı. Bir dünya kendi bilimimizle ve hayal gücümüzle bağlandı.

A man touched down on the moon. A wall came down in Berlin. A world was connected by our own science and imagination.

Kol saatleri, duvar saatleri, dijital saatler, altın saatler, guguklu saatler, kuvars saatler, kronometreler, zamanlayıcı ve kule saatleri de dahil olmak üzere saatlerin birçok farklı türleri vardır.

There are many different kinds of clocks, including wristwatches, wall clocks, digital watches, gold watches, cuckoo clocks, quartz watches, stopwatches, timer and tower clocks.

Trompetler ses çıkardığında, ordu bağırdı ve trompet sesinde, adamlar yüksek sesle bağırdığında, duvar çöktü; bu yüzden herkes doğruca içeriye hücum etti ve şehri aldılar.Şehri LORD'a verdiler ve kılıçla onun içinde yaşayan her şeyi yok ettiler-erkekler, kadınlar, gençler ve yaşlılar, sığırlar, koyunlar ve eşekler.

When the trumpets sounded, the army shouted, and at the sound of the trumpet, when the men gave a loud shout, the wall collapsed; so everyone charged straight in, and they took the city. They devoted the city to the LORD and destroyed with the sword every living thing in it—men and women, young and old, cattle, sheep and donkeys.