Translation of "Delikanlı" in English

0.012 sec.

Examples of using "Delikanlı" in a sentence and their english translations:

Tom bir delikanlı.

Tom is a teenager.

Yolumdan çekil, delikanlı !

Out of my way, boy.

Delikanlı karanlıktan korkuyor.

The boy is afraid of the dark.

Delikanlı ne dedi?

What did the boy say?

Gerçekten delikanlı adammışsın.

You're a real stand-up guy.

Oğlum sadece bir delikanlı.

My son is only a teenager.

O cesur bir delikanlı.

He is a brave lad.

Delikanlı yeni arabasını gösteriyor.

The teenager is showing off his new car.

O iyi bir delikanlı.

He's a good lad.

Bu, saatini bulan delikanlı.

This is the boy who found your watch.

Tom cesur bir delikanlı.

Tom is a brave lad.

Bir grup delikanlı bana yaklaşıyordu.

A group of boys were coming up to me.

Delikanlı iken şarkı söylemeye başladım.

I began to sing when I was a youngster.

Parkta bir sürü delikanlı çalışıyor.

A lot of boys are running in the park.

O iyi genç bir delikanlı.

He's a fine young lad.

O genç, duyarlı bir delikanlı.

He's a young, impressionable teenager.

Bir grup delikanlı kavga ediyordu.

A group of young men were fighting.

Tom'un bir delikanlı olduğunu düşündüm.

- I thought Tom was a teenager.
- I thought that Tom was a teenager.

Sen henüz bir delikanlı değilsin.

You're not a teenager yet.

Tom artık bir delikanlı değil.

Tom isn't a teenager anymore.

Delikanlı bir bıçakla kendini yaraladı.

The boy hurt himself with a knife.

Delikanlı göründüğü kadar kötü değil.

The boy isn't as bad as he seemed.

Onun erkek arkadaşı hoş bir delikanlı.

Her boyfriend's a nice lad.

Dan bir delikanlı iken Linda'yla çıkardı.

Dan dated Linda when she was a teenager.

- Zıpır delikanlı!
- Kim ulan bu liseli?

And who's this young whippersnapper!

Tekrar genç bir delikanlı gibi hissettiğini söylemişti.

said that they were like teenagers again.

Delikanlı Tom'un üzerine abandı ve kulağına bağırdı.

The lad leaned over and shouted into Tom's ear.

Delikanlı, bir bilim adamı olmak için büyüdü.

The boy grew up to be a scientist.

- On yedi yaşında bir delikanlı genelde babası boyundadır.
- On yedi yaşında bir delikanlı genelde babası kadar uzundur.

A boy of seventeen is often as tall as his father.

Şu ana kadar Mary'yi öpen ilk delikanlı Tom'du.

The first boy to ever kiss Mary was Tom.

- Nehirde yüzen delikanlı kimdir?
- Nehirde yüzen çocuk kimdir?

Who is the boy swimming in the river?

Tom bir delikanlı iken gazeteler dağıtarak para kazandı.

When Tom was a teenager, he earned money delivering newspapers.

Tom bir delikanlı iken çok iyi bir kayakçıydı.

Tom was a very good skier when he was a teenager.