Translation of "Karanlıktan" in English

0.016 sec.

Examples of using "Karanlıktan" in a sentence and their english translations:

- Ben karanlıktan korkuyorum.
- Karanlıktan korkarım.
- Karanlıktan korkuyorum.

- I'm afraid of the dark.
- I have a fear of the dark.
- I'm scared of the dark.

Karanlıktan çıktım.

I have emerged.

Karanlıktan fırlarım.

I spring out of the darkness.

Karanlıktan korkuyorum.

I have a fear of the dark.

- O, karanlıktan korkar.
- O, karanlıktan korkuyor.

She's afraid of the dark.

Çocuk karanlıktan korktu.

The boy feared the dark.

O, karanlıktan korkardı.

He was afraid of the dark.

Çocuk karanlıktan korkardı.

The boy was afraid of the dark.

Çocuk karanlıktan korkuyor.

The child is afraid of the dark.

Karanlıktan çok korkar.

She is terrified of the dark.

Delikanlı karanlıktan korkuyor.

The boy is afraid of the dark.

Ben karanlıktan korkuyorum.

I'm afraid of the dark.

Bazen karanlıktan korkuyorum.

- Sometimes I'm scared of the dark.
- I'm sometimes scared of the dark.

Karanlıktan korkmadığını umuyorum.

I hope you're not afraid of the dark.

Tom karanlıktan korkar.

- Tom is afraid of the dark.
- Tom is scared of the dark.

O, karanlıktan korkuyor.

He's afraid of the dark.

Karanlıktan korkar mısın?

Are you afraid of the dark?

Tom karanlıktan korkuyor.

Tom is afraid of the dark.

Palyaço karanlıktan korkuyor.

The clown is afraid of the dark.

Tom karanlıktan korkmuyor.

Tom isn't afraid of the dark.

Gecenin gelmesiyle karanlıktan faydalanacaklar.

Nighttime will bring the cover of darkness.

Karanlıktan sonra dışarı çıkma.

Don't go out after dark.

Küçük çocuk karanlıktan korkuyor.

The little boy is afraid of the dark.

O, karanlıktan faydalanarak kaçtı.

He escaped under cover of the darkness.

Bir çocuk karanlıktan korkar.

A child is afraid of the dark.

Çocuklar bazen karanlıktan korkarlar.

Children are sometimes afraid of the dark.

Bizi karanlıktan aydınlığa götür.

Lead us from darkness to light.

O, karanlıktan çok korkar.

She is very afraid of the dark.

Karanlıktan önce Tokyo'ya varacağız.

We will reach Tokyo before dark.

Karanlıktan sonra otele vardılar.

They got to the hotel after dark.

Karanlıktan önce çadırlarımızı kurduk.

We set up our tents before dark.

Tom karanlıktan çok korkar.

Tom is very afraid of the dark.

Tom artık karanlıktan korkmuyor.

Tom is no longer afraid of the dark.

Karanlıktan çıkarak ışığa çıktı.

He stepped out of the darkness into the light.

Tom'un karanlıktan korktuğunu biliyorum.

- I know that Tom is afraid of the dark.
- I know Tom is afraid of the dark.

Karanlıktan bir soyguncu ortaya çıktı.

The robber emerged from the darkness.

Karanlıktan önce muhtemelen oraya varacağız.

- We are likely to get there before dark.
- We're likely to get there before dark.

O, karanlıktan sonra geri döndü.

He came back after dark.

Karanlıktan önce kampa geri döndük.

We came back to camp before dark.

Baba benimle kal! Karanlıktan korkarım.

Stay with me, dad! I'm afraid of the dark.

Erkek kardeşim karanlıktan korkmadığını söylüyor.

My brother says he isn't afraid of the dark.

Pek çoğu, geceleri karanlıktan korkarlar.

Many are afraid of darkness at night.

Turistler karanlıktan önce yolculuklarını bitirmeli.

Travelers should finish their journey before dark.

Gerçekten karanlıktan korktuğumu düşünüyor musunuz?

Do you really think I'm afraid of the dark?

Tom karanlıktan sonra oraya geldi.

Tom arrived there after dark.

Büyümüştüm, ama karanlıktan korkmaktan vazgeçmedim

I grew up, but I have not stopped fearing the dark.

Aniden bir soyguncu karanlıktan çıktı.

Suddenly a robber stepped out of the darkness.

Karanlıktan faydalanmak için geceyi beklemesi gerek.

She must wait for the cover of darkness.

Patagonya dağlarındaki anne puma karanlıktan faydalanmış.

In the mountains of Patagonia, the mother puma has capitalized on the darkness.

Karanlıktan sonra o asla dışarı çıkmaz.

He never goes out after dark.

Ben her zaman karanlıktan nefret ettim.

I've always hated the dark.

Tom'a karanlıktan sonra dışarıya çıkmamasını söyledim.

I told Tom not to go out after dark.

Karanlıktan fırlayan köpekten dolayı şoka girdim.

I was shocked by the dog that sprang out of the darkness.

Karanlıktan korkmak için bir neden göremiyorum.

I have never seen any reason to be frightened of the dark.

Karanlıktan sonra eve yalnız yürümeyi sevmem.

I don't like walking home alone after dark.

Eğer gece karanlıktan korkarsan lambayı yak.

If you get scared during the night, just turn on your light.

Ben nadiren karanlıktan sonra dışarı çıkarım.

I rarely go out after dark.

Karanlıktan sonra neredeyse hiç dışarı çıkmam.

I almost never go out after dark.

Bizi karanlıktan çıkaracak birine ihtiyacımız var.

We need someone to lead us out of the darkness.

Tom karanlıktan sonra eve gitmek istemiyor.

Tom doesn't want to get home after dark.

Tom karanlıktan sonra eve gitmek istemedi.

Tom didn't want to get home after dark.

Karanlıktan sonra tek başıma dışarı çıkmam.

I don't go out by myself after dark.

Karanlıktan sonra onun dışarı çıkmasına izin verme.

Don't let her go out after dark.

Beth kötü erkek kardeşinden dolayı karanlıktan korkuyor.

Beth is afraid of the dark because of her evil brother.

Karanlıktan sonra Tom'un tek başına çıkmasını istemiyorum.

I don't want Tom to go out after dark by himself.

Tom'a karanlıktan sonra dışarıya gitmemesi gerektiğini söyledim.

I told Tom that he shouldn't go out after dark.

Tom karanlıktan sonra neredeyse hiç dışarı çıkmaz.

Tom almost never goes out after dark.

Karanlıktan sonra Boston'da yürürken güvende hissediyor musun?

Do you feel safe walking in Boston after dark?

Tom, karanlıktan sonra neredeyse hiç dışarıya çıkmaz.

Tom hardly ever goes out after dark.

Annem karanlıktan sonra dışarı çıkmamam gerektiğinde ısrar ediyor.

My mother insists that I should not go out after dark.

Karanlıktan sonra tek başıma burada olmama izin verilmiyor.

I'm not allowed to be here by myself after dark.

Ben karanlıktan sonra mezarlık tarafında yürümekten kaçınmaya çalışıyorum.

I try to avoid walking by the cemetery after dark.

Shinji her gün karanlıktan sonra bir yürüyüşe çıkar.

Shinji goes for a walk after dark every day.

Karanlıktan sonra eve yürümenin güvenli olduğunu düşünüyor musun?

Do you think it's safe to walk home after dark?

Sami hava karanlıktan sonra neredeyse hiç dışarı çıkmaz.

Sami almost never goes out after dark.

- Karanlıktan sonra yalnız yürüme.
- Hava karardıktan sonra yalnız yürümeyin.

Don't walk alone after dark.

Karanlıktan sonra Park Caddesi'nde yalnız yürümenin tehlikeli olduğunu duydum.

I've heard that it's dangerous to be walking alone on Park Street after dark.

Tanrı ışığın iyi olduğunu gördü ve onu karanlıktan ayırdı.

And God saw the light that it was good; and he divided the light from the darkness.

Tom Mary'yi karanlıktan sonra tek başına dışarı çıkmaması için uyardı.

Tom warned Mary not to go out by herself after dark.

Tom, karanlıktan sonra kendi başına dışarı çıkmamak için yeterince mantıklıydı.

Tom had enough sense to not go out by himself after dark.

O, gecenin ortasında ormana gider ve şimdi karanlıktan korkuyormuş gibi davranıyor.

She goes to the woods in the middle of the night and now, she pretends to be scared of the dark.

- O, nadiren, kırk yılda bir, karanlık çöktükten sonra dışarı çıkar.
- Karanlıktan sonra nadiren, kırk yılda bir, dışarı çıkar.

She seldom, if ever, goes out after dark.

Yeryüzünü aydınlatmak, gündüze ve geceye egemen olmak, ışığı karanlıktan ayırmak için onları gökkubbeye yerleştirdi. Tanrı bunun iyi olduğunu gördü.

And he set them in the firmament of heaven to shine upon the earth. And to rule the day and the night, and to divide the light and the darkness. And God saw that it was good.