Translation of "Dükkandan" in English

Onu o dükkandan kaçarken gördüm.

I caught sight of him escaping from that shop.

O bir dükkandan diğerine gitti.

She went from one shop to another.

Dükkandan çıkar çıkmaz öğretmenimle karşılaştım.

I had no sooner left the shop than I met my teacher.

Aletlerimi dükkandan almaya gidebilir misin?

Could you go get my tools from the shop?

Sami dükkandan lateks eldivenler çaldı.

Sami shoplifted the latex gloves.

Tesadüfen o dükkandan çıkarken onu gördük.

- By chance we saw him as he came out of the shop.
- By chance we saw him coming out of the shop.

Şans eseri biz onu dükkandan çıkarken gördük.

By chance we saw him coming out of the shop.

Tom neden o dükkandan bir şeyler alıyor?

Why does Tom buy things at that store?

Bu kitabı Park Caddesi'ndeki bir dükkandan aldım.

I bought this book at a store on Park Street.

- Turistler sık sık bu dükkandan hediyelik eşya satın aldılar.
- Turistler çoğunlukla bu dükkandan hediyelik eşya satın aldılar.

Tourists often bought souvenirs in this shop.

O dükkandan elma satın alabileceğini bile biliyor muydun?

- Did you even know that you could buy apples at that store?
- Did you even know you could buy apples at that store?

- Tom alışverişini görerek yapmayı tercih ediyordu.
- Tom alışverişini dükkandan yapmayı tercih etti.

Tom preferred to shop in-store.