Translation of "Brüksel" in English

0.003 sec.

Examples of using "Brüksel" in a sentence and their english translations:

Brüksel, Belçika'nın başkentidir.

Brussels is the capital of Belgium.

Brüksel lahanasını sevmiyorum.

I don't like Brussels sprouts.

Beyaz lahana, brokoli, karnıbahar, brüksel lahanası,

That includes cabbage, broccoli, cauliflower, Brussels sprouts,

Brüksel size bunda da yardım edicek.

Brussels will help you too.

Bu Brüksel brükratları özgür ticareti yok etmek istiyor!

Those Brussels bureaucrats want to destroy free trade!

Brüksel Avrupa'nın en büyük çiftliklerine ödemeleri kesmeyi planlıyor

Brussels plans to cut its payments to Europe’s biggest farms

Mesela, eğer İspanyada ineklerle birlikte ahırınız varsa, Brüksel direk size para verecektir

For example, if you have a barn with cows in Spain, Brussels will give you cash straight

Süt üretemez ya da satamaz. Brüksel tarafından koyulan maksimum kotalar var. Tahmin edin bakalım,

the milk they want. They must meet some maximum quotas imposed by Brussels. So guess what,

Bazen Paris beni sıkıyor, ama sık sık ... Brüksel beni sıkıyor. Böylece ikisi arasında yaşıyorum.

Sometimes Paris tires me, but often... Brussels bores me. So I live between the two.

Bazen Paris beni tüketir fakat sık sık Brüksel beni sıkıyor. Bu nedenle, ben ikisi arasında yaşıyorum.

Sometimes Paris exhausts me, but often Brussels bores me. Therefore, I live between the two.