Translation of "Boldur" in English

Pirinç tarlaları boldur,

Rice fields abundant,

Av kuşları arazide boldur.

Game birds abound in the area.

Alp çiçekleri burada boldur.

Alpine flowers are abundant there.

Bizim biçtiğimiz pirinç boldur.

The rice we harvested is bountiful.

Bu restoranda porsiyonlar boldur.

The portions at this restaurant are generous.

Kırmızı böğürtlen İsveç ormanlarında boldur.

Lingonberries are abundant in the forests of Sweden.

Amerika Birleşik Devletleri'nin doğal kaynakları boldur.

The United States is abundant in natural resources.