Translation of "İsveç" in English

0.005 sec.

Examples of using "İsveç" in a sentence and their english translations:

- İsviçre İsveç değildir.
- İsviçre İsveç değil.

Switzerland is not Sweden.

İsveç Büyükelçiliği nerede?

Where is the Swedish embassy?

İsveç filmi izledi.

He watched the Swedish film.

İsviçre İsveç değildir.

Switzerland isn't Sweden.

- Danimarka ve İsveç arasındaki köprü neredeyse beş İsveç mili uzunluğundadır.
- Danimarka ve İsveç arasındaki köprü neredeyse beş İsveç mili uzunluğunda.

The bridge between Denmark and Sweden is almost five Swedish miles long.

Bir İsveç filmi izledi.

He watched a Swedish movie.

İsveç bir İskandinav ülkesidir.

Sweden is a Nordic country.

İsveç, İskandinavya'daki en büyük ülkedir.

Sweden is the largest country in Scandinavia.

Bu köy İsveç kralına aittir.

This village belongs to the king of Sweden.

Kırmızı böğürtlen İsveç ormanlarında boldur.

Lingonberries are abundant in the forests of Sweden.

Dün gece bir İsveç filmi izledim.

I watched a Swedish movie last night.

Geçen gece bir İsveç filmi izledim.

I watched a Swedish movie last night.

Onlarla büyüdüğüm için İsveç yemeklerine çok düşkünüm.

I am very fond of Swedish food because I grew up with them.

Şiddetli bir savaş İsveç için tarihi bir zafere yol açtı.

A fierce battle led to an historical victory for Sweden.

İsveç, Danimarka ve Norveç'i içeren Kalmar Birliği, 1523'te ayrıldı.

The Kalmar Union, comprising Sweden, Denmark and Norway, broke apart in 1523.

Olayların merakla gelmesiyle, İsveç şimdi Napolyon'un eski mareşali Bernadotte tarafından yönetildi.

By a curious turn of events, Sweden was now ruled by Napoleon’s ex-marshal, Bernadotte.

Öbür tarafta, Eritre var. Kuzey Kore'yi İsveç gibi gösteren bir diktatörlük.

On the other side, we have ERITREA, a dictatorship that makes North Korea look like Sweden.

1570 tarihli Stettin Antlaşması, İsveç ile Danimarka arasındaki savaşı sona erdirdi.

The Treaty of Stettin of 1570 ended the war between Sweden and Denmark.

Kendi destanı, bir İsveç kralının oğlu olduğunu ve bir ejderhayı öldürdüğünü söylüyor ...

His own saga says he was the son of a Swedish king, and slew a dragon...

Biz biraz soslu, patatesli ve kırmızı yaban mersinli reçelli İsveç köfteleri yedik.

We ate some Swedish meatballs with gravy, potatoes, and lingonberry jam.

Yardım etmeyle bütünlüyor. Macron Fransız Drigisme'sini Almanya ya da İsveç gibi refah devletinin

small companies. On his own words, Macron wants to substitute the French dirigisme by

Gardırobumun dört kapısı ve iki aynası var. Adı, üç sesli harf ve bir ünsüz içeren bir İsveç şirketi tarafından üretildi.

My wardrobe has four doors and two mirrors. It was manufactured by a Swedish company, whose name contains three vowels and a consonant.