Translation of "Bitirmeye" in English

bitirmeye yeter.

of your revenue.

O, tartışmayı bitirmeye çalıştı.

He tried to bring the argument to an end.

Arkadaşlığımızı bitirmeye karar verdim.

I've decided to end our friendship.

Sadece beraberliği bitirmeye çalışıyorum.

I'm just trying to be thorough.

Annen evliliğimizi bitirmeye çalışıyor.

Your mother is trying to break up our marriage.

Tom kavgayı bitirmeye çalıştı.

Tom tried to break up the fight.

Bu işi bitirmeye hazırım.

I'm ready to get this over with.

Tom yaptığını bitirmeye çalıştı.

Tom tried to finish what he was doing.

Tom'un okulu bitirmeye ihtiyacı var.

Tom needs to finish school.

İşi belirtilen zamanda bitirmeye çalışıyorum.

I'm trying to meet a deadline.

İşi bitirmeye hazır olduğumuzu düşünüyorum.

- I think that we're ready to seal the deal.
- I think we're ready to seal the deal.

Diplomatik diyalog çatışmayı bitirmeye yardımcı oldu.

Diplomatic dialogue helped put an end to the conflict.

O yorgundu ama işi bitirmeye çalıştı.

- Tired as she was, she tried to finish the work.
- She was tired. However, she tried to finish the work.

Sunumu bitirmeye çalışırken bütün gece ayaktaydım.

I had been up all night trying to finish the presentation.

Tom bugün raporun yazımını bitirmeye çalışacak.

Tom is going to try to finish writing the report today.

Sami, Leyla'nın hayatını bitirmeye karar verdi.

Sami decided he was going to end Layla's life.

Bunu dün bitirmeye niyet ettim fakat bitiremedim.

I had intended to finish this yesterday, but I couldn't.

Yorgundu ama yine de işi bitirmeye çalıştı.

She was tired. However, she tried to finish the work.

Onunla ilişkimi tamamen bitirmeye kesin karar verdim.

I resolved to break up with her cleanly.

Tom eve gitmeden önce işi bitirmeye kararlıydı.

Tom was determined to finish the job before he went home.

O, ne pahasına olursa olsun işi bitirmeye kararlıydı.

He was determined to finish the work at any cost.

Tom işi mümkün olduğu kadar çabuk bitirmeye çalışacak.

Tom will try to finish the work as early as possible.

Ama sonra mahallelerde yaşayan, ilköğretimi bile bitirmeye şansı olmayan

But then, I noticed that there are so many children living in the slums,

Tom buraya gelmeden önce bu çapraz bulmacayı bitirmeye çalışıyorum.

I'm trying to finish this crossword puzzle before Tom gets here.

Okulu bitirmeye çalışıyorum, bu yüzden o kadar pahalı şeyler alamam.

- I'm a self-supporting student so I can't have that sort of high class thing.
- I'm putting myself through school, so I can't have things that are that expensive.

Tom 2.30'a kadar raporu bitirmeye oldukça kararlı, değil mi?

Tom is quite determined to finish the report by 2:30, isn't he?

- Tom nihayet Mary'den ayrılmaya karar verdi.
- Tom nihayet Mary ile ilişkiyi bitirmeye karar verdi.

Tom finally decided to break up with Mary.

Tom yapacak daha iyi bir şey bulamadı, bu yüzden sadece devam etmeye ve işini bitirmeye karar verdi.

Tom couldn't find anything better to do, so he decided to just go ahead and finish his homework.