Translation of "Baskın" in English

0.008 sec.

Examples of using "Baskın" in a sentence and their english translations:

Baskın basanındır.

- Attack is the best form of defense.
- The best defense is a good offense.

Baskın başarılıydı.

The raid was successful.

Hislerin baskın çıktığını söylüyor.

it's emotion that invariably wins.

Ordumuz krallığa baskın yaptı.

Our army took the kingdom by surprise.

Bilgelik, güce baskın gelmez.

Wisdom does not prevail over power.

Nitelik, nicelikten baskın çıkar.

Quality trumps quantity.

Daha baskın olmak istiyorum.

I want to be more dominant.

Mary baskın bir kadındır.

Mary is a dominatrix.

Onun baskın bir kişiliği var.

She has a dominant personality.

Kediler baskın çıkma oyunu oynuyordu.

The cats were playing dominance games.

Ama çoğu insanda, bunlar baskın değerler.

but in most people, those are not our dominant values.

Işte o baskın yapılan topluluk Türklerdi

that dominant community was Turks

Neden FBI Tom'un evine baskın yaptı?

Why did the FBI raid Tom's house?

Ve kimliğim her an gerçekten baskın çıkar.

and my identity trumps truth any day.

Bizim en büyük hoşnutsuzluğumuz, kutlamaya baskın yaptı.

To our great annoyance, he barged in on our party.

- Tom baskında öldürüldü.
- Tom baskın sırasında öldü.

Tom was killed in the raid.

Hava kararınca şehirlerin nasıl baskın çıktığı açıkça görülebiliyor.

After dark, we can appreciate how cities are taking over.

Tom elinde bir silahla Mary'nin ofise baskın yaptı.

Tom barged into Mary's office with a gun in his hand.

- Kadınlar dominant erkeklerden hoşlanır.
- Kadınlar baskın erkekleri sever.

Women like dominant men.

Sendikanın muhafazakâr bir parti üzerinde baskın bir etkisi var.

The union has a dominant influence on the conservative party.

Melbourne polisi sansür yasalarını ihlal ettiği için kitapçıya baskın düzenledi.

The Melbourne police raided the bookstore for violating censorship laws.

önümüzdeki birkaç ay boyunca güneyde Osmanlı topraklarına baskın yapmaya devam etti.

and continue to raid south into Ottoman territory over the next few months .

Kuzey Denizi'ndeki Alman savaş gemileri, İngiliz sahil kasabalarına çarpıp baskın düzenledi,

Soult, dizinden vurulup yakalanana kadar Avusturya hatlarına bir dizi cesur baskın düzenledi

Soult led a series of daring raids on the Austrian lines, until he was shot in the knee

“Kanlı ayaklanmalar patlak verdi ve Uygur Müslümanları baskın Han Çinlilere karşı ayaklandı."

“Bloody riots broke out, pitting ethnic Uighur Muslims against the dominant Han Chinese.”

Bu yüzden tüm gücünü Fransa'yı belli endüstrilerde baskın güç yapmak için kullandı. Tarım gibi...

to make France the dominating country in certain industries like agriculture.

Yerli veya azınlık dilini öğrenmek için, genellikle bölgenin veya ülkenin baskın dilini öğrenmek gereklidir.

In order to learn an indigenous or minority language, it is often necessary to learn the dominant language of the region or country.

Üç yüzyıl boyunca İskandinavya'dan gelen bu pagan korsanlar Avrupa'yı terörize ettiler, baskın yaptılar, gasp ettiler,

For three centuries, these pagan pirates from Scandinavia terrorised Europe, raiding, extorting,

Özellikle ekonomik kriz dönemlerinde, herhangi bir ürünü alıp almayacağımıza karar verirken fiyat baskın faktör haline gelir.

Especially during times of economic crisis, price becomes a dominant factor in deciding whether to buy any product.