Translation of "Ayırmaya" in English

0.003 sec.

Examples of using "Ayırmaya" in a sentence and their english translations:

Bizi parçalara ayırmaya çalışıyorlar.

They're trying to tear us apart.

Tatlı için yer ayırmaya çalışıyorum.

I'm trying to save room for dessert.

Kaçan hükümlüler yollarını ayırmaya karar verdiler.

The escaped convicts agreed to part ways.

Polis, iki düşman çeteyi ayırmaya çalıştı.

The police tried to separate the two hostile gangs.

Sami, Ferit ve Leyla'yı ayırmaya çalıştı.

Sami tried to separate Farid and Layla.

Tom, Mary ve John arasındaki kavgayı ayırmaya çalıştı.

Tom tried to break up the fight between Mary and John.

- Kavgayı ayırmaya çalışıyordum sadece.
- Kavgayı durdurmaya çalışıyordum yalnızca.

I was just trying to stop the fight.

Çok sinirliyken iyiyle kötüyü ayırmaya çalışmanın bir faydası yoktur.

It is no use trying to separate the sheep from the goats while in a state of madness.

İş ortakları olarak on yıl sonra, yollarını ayırmaya karar verdiler.

After ten years as business partners, they decided to part ways.