Translation of "Arkadaşlarının" in English

0.009 sec.

Examples of using "Arkadaşlarının" in a sentence and their english translations:

Arkadaşlarının gelmesini istiyorum.

I want your friends to come.

Arkadaşlarının seçiminde dikkatli olmalısın.

You should be careful in your choice of friends.

O, arkadaşlarının cinayetiyle kızdırıldı.

He was angered by the murder of their comrades.

Tom arkadaşlarının isimlerini hatırlıyor.

Tom is remembering the names of his friends.

Onun arkadaşlarının çoğu kız.

Most of his friends are girls.

Onun arkadaşlarının çoğu erkek.

Most of her friends are boys.

Tom'un arkadaşlarının çoğunluğu kızdır.

Most of Tom's friends are girls.

Arkadaşlarının sorumluluğunu üstüne aldı.

He will take on the responsibility for his friends.

Burada sen arkadaşlarının arasındasın.

Here you are among your friends.

Arkadaşlarının çoğu yüzebilir mi?

Can most of your friends swim?

Çocuk, sınıf arkadaşlarının kahkahalarından gocunmadı.

The boy was not humiliated by the laughter of his classmates.

Çok sık arkadaşlarının zaafından yararlanıyor.

She imposes on her friends too often.

O, arkadaşlarının biri tarafından bakıldı.

She was taken care of by one of her friends.

Arkadaşlarının kim olduğunu unutmak istemiyorsun.

You don't want to forget who your friends are.

Tom arkadaşlarının bazılarıyla poker oynuyor.

Tom is playing poker with some of his friends.

Arkadaşlarının kim olduğunu hatırlamak önemlidir.

It is important to remember who your friends are.

Tomoko arkadaşlarının partisine gelmesini istedi.

Tomoko asked her friends to come to her party.

Tom'un arkadaşlarının çoğundan daha akıllısın.

- You're brighter than most of Tom's friends.
- You're smarter than most of Tom's friends.

Tom'un arkadaşlarının çoğundan daha gevezesin.

You're more talkative than most of Tom's friends.

Tom'un arkadaşlarının çoğundan daha uzunsun.

You're taller than most of Tom's friends.

Arkadaşlarının dışında kimse geliyor mu?

Is anyone coming besides your friends?

Tom ve arkadaşlarının gitmesi istendi.

Tom and his friends were asked to leave.

Arkadaşlarının hakkında onların arkasından konuşmamalısın.

You shouldn't talk about your friends behind their backs.

O, arkadaşlarının işlerini idare etti.

He administered his friend's affairs.

Tom arkadaşlarının yardımıyla çiti boyadı.

Tom painted the fence with the help of his friends.

Seni gemi arkadaşlarının gerisiyle tanıştıracağım.

I'll introduce you to the rest of the shipmates.

Mary okul arkadaşlarının en tembelidir.

Mary's the laziest of her schoolmates.

Tom'un arkadaşlarının hepsi bana gülüyorlardı.

Tom's friends were all laughing at me.

Mary'nin arkadaşlarının tümü bana güldü.

Mary's friends all laughed at me.

Tom'un arkadaşlarının hepsi bana güldü.

All of Tom's friends laughed at me.

Tom'un arkadaşlarının tümü Mary'ye güldü.

Tom's friends all laughed at Mary.

O, arkadaşlarının telefon numaralarını kaybetti.

He lost his friends' phone numbers.

Arkadaşlarının önünde seni utandırmak istemiyorum.

I don't want to embarrass you in front of your friends.

Arkadaşlarının önünde seni utandırmak istemedim.

I didn't want to embarrass you in front of your friends.

Tom, Mary'nin arkadaşlarının hiçbirinden hoşlanmadı.

Tom didn't like any of Mary's friends.

Ve ailemin ve arkadaşlarının bağırıp çağırmalarından,

and with my parents and their friends screaming and yelling,

Başarabilmesinin sebebinin arkadaşlarının yardımından kaynaklandığını hissetti.

He felt that the reason he was able to succeed was because of his friends' help.

Kendini sınıf arkadaşlarının alayına maruz bıraktı.

He exposed himself to the ridicule of his classmates.

Tom ve arkadaşlarının üçü pikniğe gitti.

Tom and three of his friends went on a picnic.

Hâlâ vergi dairesinde arkadaşlarının olduğunu bilmiyordum.

- I didn't know you still had friends at the IRS.
- I didn't know that you still had friends at the IRS.

Bütün eski arkadaşlarının isimlerini bilmek istemiyorum.

I don't want to know all your old boyfriends' names.

Facebook'taki arkadaşlarının resimlerine bakmak vakit kaybıdır.

Looking at your Facebook friends' photos is a waste of time.

Diğer en iyi arkadaşlarının isimleri nedir?

What are the names of your other best friends?

Tom takım arkadaşlarının bazısıyla bankta oturdu.

Tom sat with some of his teammates on the bench.

Senin arkadaşlarının kim olduğunu bilmek istiyorum.

I want to know who your friends are.

Tom arkadaşlarının kendisinin ağladığını görmesini istemiyordu.

Tom didn't want his friends to see him cry.

Tom iş arkadaşlarının anlaşmazlığında arabuluculuk etti.

Tom intervened in his coworkers' disagreement.

Tom arkadaşlarının herhangi birinden daha uzun.

Tom is taller than any of his friends.

Tom arkadaşlarının birinden bir iyilik istedi.

Tom asked one of his friends for a favor.

Tom ve arkadaşlarının hepsinin MacBookları var.

Tom and his friends all have Macbooks.

Tom'un takım arkadaşlarının ona ihtiyacı var.

Tom's teammates need him.

Leyla arkadaşlarının önünde Sami'yi küçük düşürdü.

Layla humiliated Sami in front of his friends.

Bütün sınıf arkadaşlarının adlarını öğrendin mi?

Have you learned all your classmates' names?

Tom bazı arkadaşlarının bunu yapamayabileceğini düşünüyor.

- Tom thinks some of his friends might not be able to do that.
- Tom thinks some of his friends may not be able to do that.
- Tom thinks that some of his friends might not be able to do that.

Üzgünüm. Seni arkadaşlarının önünde utandırmak istememiştim.

I'm sorry. I didn't mean to embarrass you in front of your friends.

Tom'un sınıf arkadaşlarının hepsi onu bekledi.

All of Tom's classmates waited for him.

Tom Mary'ye arkadaşlarının bir resmini yolladı.

- Tom sent Mary a picture of his friends.
- Tom sent a picture of his friends to Mary.

- Tom'un ve arkadaşlarının nereye gittiğini biliyor musun?
- Tom'un ve arkadaşlarının nereye gittiğini biliyor musunuz?
- Tom'un ve onun arkadaşlarının nereye gittiğini biliyor musun?
- Tom'un ve onun arkadaşlarının nereye gittiğini biliyor musunuz?

Do you know where Tom and his friends went?

Onun arkadaşlarının hepsi onun mutlu olduğunu düşündü.

- All his friends believed him happy.
- All of his friends thought that he was happy.

Onun arkadaşlarının çoğu onun planına destek oldu.

Many of his friends backed his plan.

Tom'un arkadaşlarının çoğu onun hastanede olduğunu biliyor.

- Most of Tom's friends know that he's in the hospital.
- Most of Tom's friends know he's in the hospital.

Tom kendi sınıf arkadaşlarının hepsinden daha uzundur.

Tom is taller than all of his classmates.

Tom Fransızcada sınıf arkadaşlarının çoğundan daha iyidir.

Tom is better at French than most of his classmates.

Jim arkadaşlarının herhangi birinden daha uzun boylu.

Jim is taller than any of his friends.

Onun davranışı arkadaşlarının çoğunu hayal kırıklığına uğrattı.

His behavior disappointed many of his friends.

Tom onun arkadaşlarının bazılarının bunu yapabileceğini düşünüyor.

- Tom thinks some of his friends might do that.
- Tom thinks some of his friends may do that.
- Tom thinks that some of his friends might do that.

Tom sınıf arkadaşlarının hepsinden çok daha kısadır.

Tom is much shorter than all of his classmates.

Tom sınıf arkadaşlarının birbirlerine daha saygılı davranmalarını istedi.

Tom wished that his classmates would treat each other with more respect.

- O, arkadaşlarının tümünü unuttu.
- O, bütün arkadaşlarını unuttu.

He forgot all of his friends.

Tom'u şimdi sınıf arkadaşlarının yanında bir yerde istemiyorum.

I don't want Tom anywhere near his classmates right now.

Tom arkadaşlarının onun olduğunu düşündüğü kadar zengin değil.

Tom isn't as rich as his friends think he is.

Tom sınıf arkadaşlarının herhangi birinden daha akıllı görünüyor.

Tom seems so much smarter than any of his classmates.

John Fransızcada sınıf arkadaşlarının herhangi birinden çok üstün.

John is head and shoulders above any of his classmates in French.

Tom'un arkadaşlarının Mary'ye yardım edip etmeyeceğini merak ediyorum.

I wonder if Tom's friends would help Mary.

Tom ve John bana kız arkadaşlarının resimlerini gösterdi.

Tom and John showed me pictures of their girlfriends.

Tom sınıf arkadaşlarının geri kalanından çok daha genç.

Tom is much younger than the rest of his classmates.

Tom'un takım arkadaşlarının hepsi ondan hoşlanıyor gibi görünüyor.

All of Tom's teammates seem to like him.

Zax, sınıf arkadaşlarının aksine tam bir yabancı hayranıydı.

A veritable xenophile, Zax was not a xenophobe like his classmates.

O, İngilizce konuşmakta sınıf arkadaşlarının herhangi birinden daha iyidir.

She is better at speaking English than any of her classmates.

Tom Fransızca konuşmada sınıf arkadaşlarının herhangi birinden daha iyidir.

Tom is better at speaking French than any of his classmates.

Tom sınıf arkadaşlarının herhangi birinden daha iyi Fransızca konuşur.

Tom speaks French better than any of his classmates.

Yaptığın şeye konsantre ol, sınıf arkadaşlarının yaptığı şeye değil.

Concentrate on what you're doing, not on what your classmates are doing.

- Sanırım senin arkadaşların burada.
- Senin arkadaşlarının burada olduklarını düşünüyorum.

- I think your friends are here.
- I think that your friends are here.

Sen Tom'un diğer arkadaşlarının çoğundan daha konuşkansın, değil mi?

You're more talkative than most of Tom's other friends, aren't you?

Tom'un takım arkadaşlarının hepsi ona saygı duyuyor gibi görünüyor.

All of Tom's teammates seem to respect him.

- Eğer böyle yapmaya devam edersen, arkadaşlarının güvenini boşa çıkarmış olursun.
- Bu şekilde davranmaya devam edersen, arkadaşlarının güvenini haklı çıkarmamış olursun.

If you do like this, you won't justify your friends' trust.

Tom'un arkadaşlarının çoğu onun iyileşmekte olan bir alkolik olduğunu biliyor.

- Most of Tom's friends know that he's a recovering alcoholic.
- Most of Tom's friends know he's a recovering alcoholic.

- Tom'un çoğu arkadaşından daha zekisin.
- Tom'un arkadaşlarının çoğundan daha akıllısın.

You're smarter than most of Tom's friends.

Tom'un öz güveni, patronu iş arkadaşlarının yanında kendisini haşlayınca kırıldı.

Tom's self-confidence was shattered after his boss dressed him down in front of his workmates.

Anaokulu çocukları Tom ve arkadaşlarının yaptığından daha iyi hareket eder.

Kindergarten children act better than Tom and his friends do.

Tom'un arkadaşlarının çoğu onun muhtemelen bir gezici vaiz olacağını düşünüyor.

Many of Tom's friends think he'll likely become an evangelist.

Tom kibirli ve iş arkadaşlarının hepsinden daha iyi olduğunu düşünüyor.

Tom is arrogant and thinks that he's better than all of his coworkers.

Arkadaşlarının kim olduğunu bilmek istiyorsan kendine bir hapis cezası al.

If you want to know who your friends are, get yourself a jail sentence.

Tom, onun ve arkadaşlarının yardım etmek için orada olduklarını söylüyor.

Tom says he and his friends were just there to help.