Translation of "Alıyordu" in English

0.005 sec.

Examples of using "Alıyordu" in a sentence and their english translations:

Kilo alıyordu.

He was gaining weight.

Tom nefes alıyordu.

Tom was breathing.

Fadıl haplarını alıyordu.

Fadil was taking his pills.

Leyla banyo alıyordu.

Layla was taking a bath.

Tom risk alıyordu.

Tom was taking a risk.

Sami kokain alıyordu.

Sami was taking cocaine.

Sami dikiş alıyordu.

Sami was getting stitches.

Sami duş alıyordu.

Sami was showering.

O zor nefes alıyordu.

She was breathing hard.

Tom zor nefes alıyordu.

- Tom could hardly breathe.
- Tom could barely breathe.

Tom derinden nefes alıyordu.

Tom was breathing deeply.

Koşucu zorlukla nefes alıyordu.

The runner was gasping for breath.

Leyla bundan keyif alıyordu.

Layla was enjoying this.

Polis departmanı eleman alıyordu.

The police department was recruiting.

Sami hayatından zevk alıyordu.

Sami was enjoying his life.

Sami sosyal yardımlar alıyordu.

Sami was receiving welfare benefits.

Sami hayattan zevk alıyordu.

Sami enjoyed life.

Tom uyandığında Mary duş alıyordu.

When Tom woke up, Mary was taking a shower.

Tom uyandığında, Mary duş alıyordu.

When Tom woke up, Mary was taking her shower.

Tom aşırı derecede nefes alıyordu.

Tom was breathing heavily.

Lee büyük bir şans alıyordu.

Lee was taking a huge chance.

Leyla, suçlarından bahsetmekten keyif alıyordu.

Layla enjoyed talking about her crimes.

Sami insanlarla konuşmaktan keyif alıyordu.

Sami liked to talk to people.

Sami hayattan tamamen zevk alıyordu.

Sami enjoyed life fully.

Petrol, yakıt olarak kömürün yerini alıyordu.

Petroleum was replacing coal as fuel.

Yelkenli gemi tam hızda yol alıyordu.

The ship was sailing at full speed.

Tren saatte 500 mil yol alıyordu.

- The train was going 500 miles per hour.
- The train was moving at 500 miles per hour.

Telefon çaldığında o bir duş alıyordu.

She was taking a shower when the phone rang.

Güçlükle nefes alıyordu ama o bilinçliydi.

He was breathing with difficulty, but he was conscious.

Fadıl başkalarının duygusal acılarından keyif alıyordu.

Fadil enjoyed the emotional suffering of others.

Leyla abartılı yaşam tarzından keyif alıyordu.

Layla enjoyed her extravagant lifestyle.

Tom hızlı ve derin nefes alıyordu.

- Tom's hyperventilating.
- Tom is hyperventilating.

Sami her zaman para borç alıyordu.

Sami was always borrowing money.

Sami hayatın güzel şeylerinden zevk alıyordu.

Sami enjoyed the fine things of life.

Sami kırsal yaşam tarzından zevk alıyordu.

Sami enjoyed the country lifestyle.

Sami sakin bir hayattan zevk alıyordu.

Sami was enjoying a leisurely life.

Tom mağazanın etrafında yürüdü, istediği şeyleri alıyordu.

Tom walked around the store, buying things he needed.

Çığ saatte yirmi beş mil yol alıyordu.

The avalanche was traveling at twenty-five miles an hour.

O, benden sürekli olarak ödünç para alıyordu.

He was constantly borrowing money from me.

- Tom asgari ücretliydi.
- Tom asgari ücret alıyordu.

Tom got paid minimum wage.

Sami daha çok kullanılmış araba satın alıyordu.

Sami was buying more used cars.

Sami depresyonla baş etmek için ilaç alıyordu.

Sami was taking medication to deal with depression.

Sami hayattaydı ama zar zor nefes alıyordu.

Sami was alive but barely breathing.

Sami erkek kardeşinden uzun süredir ödünç alıyordu.

Sami was borrowing from his brother for a long time.

Sami günde yaklaşık altı yüz mesaj alıyordu.

Sami was receiving almost six hundred messages a day.

Yanni, Cezayir'de daha fazla arazi satın alıyordu.

Yanni was buying more land in Algeria.

Leyla kalp krizine neden olabilecek bir ilaç alıyordu.

Layla was taking a medication that could cause a heart attack.

Eline bir fırsat geçtiğinde herkesten teker teker intikamını alıyordu

when he got an opportunity, he would take revenge on everyone one by one

Yabancı ticarete engeller koymak istiyordu. Özellikle ithalatı hedef alıyordu.

against foreign trade targeting imports.

Alıyordu. Bugün, Fransız ihracatı geçmişte olduğunun yarısına indi. Şirketleri

phones. Today, French exports have fallen to half of what they used to be. Their companies

Tom patronuyla o şekilde konuşarak işini kaybetmeyi göze alıyordu.

Tom was risking losing his job by talking to his boss that way.

ABD ve Avrupa tarafından verilmiş tozlaştırılmış sütlerden alıyordu. Bu yüzden

got the majority of their nutrition from powdered milk given by the US and Europe. This is why,

- Diana nefesini tuttu.
- Diana zorlukla nefes alıyordu.
- Diana nefes nefese kaldı.

Diana gasped.

- Tom'un burnuna yemek kokusu geliyordu.
- Tom pişen bir şeyin kokusunu alıyordu.

Tom could smell something cooking.

- Tom çok büyük risk alıyordu.
- Tom çok büyük bir riske giriyordu.

Tom was taking a huge risk.