Translation of "İrtibatta" in English

İrtibatta olmalıyız.

We should keep in touch.

Ciddi olarak irtibatta kal.

Seriously, stay in touch.

Liderler insanlarla irtibatta değildi.

The leaders were out of touch with the people.

Tom şimdiye kadar irtibatta olmalıydı.

- Tom should've been in contact by now.
- Tom should have been in contact by now.

- Biz irtibatta bulunduk.
- İrtibatı koparmadık.

We kept in touch.

Tom, Mary ile irtibatta kaldı.

Tom stayed in touch with Mary.

Tom irtibatta kalacağına söz verdi.

Tom promised he'd keep in touch.

- Onunla irtibatta olmamalısın.
- Onunla teması sürdürmemelisin.

You must not keep in touch with him.

Hayatınızdaki en önemli insanlarla irtibatta kalın.

Stay in touch with the most important people in your life.