Translation of "Affedersiniz" in English

Affedersiniz.

Can I be excused?

Affedersiniz?

Pardon me?

Üzgünüm? Affedersiniz?

Sorry? Pardon?

- Affedersiniz.
- Affedersin.

- Excuse me.
- Forgive me.

Affedersiniz, anlamıyorum.

- Sorry, I don't understand.
- I'm sorry, I don't understand.
- Excuse me, I don't understand.

Affedersiniz, duymadım.

Sorry, I didn't hear.

Affedersiniz, Doktor.

Excuse me, Doctor.

- Affedersiniz, çıkış nerede?
- Affedersiniz, çıkış ne tarafta?

Excuse me, where's the exit?

"Affedersiniz." der geçerdi.

and said, "Oh, I'm sorry."

Affedersiniz. Adınız nedir?

- I am afraid you have the advantage of me.
- Excuse me. What's your name?

Affedersiniz, geçebilir miyim?

Excuse me, could I get past?

Affedersiniz. Geçebilir miyim?

Excuse me. May I get through?

Affedersiniz, yumurtalar nerede?

Excuse me, where are the eggs?

Affedersiniz. Yumurtalar nerede?

Excuse me. Where are the eggs?

Affedersiniz. Siz kimsiniz?

Excuse me. Who are you?

Affedersiniz, kafe nerede?

Excuse me, where is the café?

Affedersiniz, wasabisiz lütfen.

- Excuse me, can you make the sushi without wasabi?
- Excuse me, without wasabi, please.

Affedersiniz, dikkat etmiyordum.

- Sorry, I wasn't paying attention.
- I'm sorry. I wasn't paying attention.

Affedersiniz, ne yapıyorsunuz?

Excuse me, what are you doing?

Affedersiniz, Tom'u arıyorum.

Excuse me, I'm looking for Tom.

Affedersiniz, ben kayboldum.

Excuse me, I'm lost.

Affedersiniz, fırın nerede?

Excuse me. Where is the bakery?

- Affedersiniz.
- Kusura bakmayın.

- Excuse me.
- Excuse me!

Affedersiniz, tuvalet nerede?

- Excuse me, where's the bathroom?
- Excuse me, where is the bathroom?

Affedersiniz, ben geliyorum.

Excuse me, I'm coming through.

- Affedersiniz.
- Özür dilerim.

- I apologize.
- Sorry!

Affedersiniz, ne oluyor?

Excuse me, what's going on?

Affedersiniz, ne dediniz?

Excuse me, what did you say?

Affedersiniz. Saat kaç?

Excuse me. What time is it?

Affedersiniz, metro nerede?

Excuse me, where is the metro?

Affedersiniz. Metro nerede?

Excuse me. Where's the metro?

Affedersiniz, tuvaletiniz nerede?

Pardon me, where is your restroom?

Affedersiniz, kütüphane nerede?

Excuse me, where is the library?

Affedersiniz, plaj nerede?

Excuse me, where is the beach?

Affedersiniz, onu arıyorum.

Excuse me, I'm looking for him.

Affedersiniz, bağcıklarınız çözülmüş.

Excuse me, your laces are untied.

Affedersiniz, saat kaç?

Excuse me, what time is it?

Affedersiniz, Portekizce bilmiyorum.

I'm sorry, I don't speak Portuguese.

Affedersiniz, siz kimsiniz?

Pardon, who are you?

Affedersiniz, asansör nerede?

- Excuse me, where is the elevator?
- Excuse me, where's the elevator?

Affedersiniz, hamam nerede?

- Excuse me, where's the bathroom?
- Excuse me, where is the bathroom?

- Affedersiniz. İngilizce konuşur musunuz?
- Affedersiniz, İngilizce konuşur musunuz?

- Excuse me. Do you speak English?
- Excuse me, do you speak English?

- Affedersiniz, bu kaç para?
- Affedersiniz, bunun fiyatı nedir?

Excuse me, how much is this?

- Affedersiniz, burası dolu mu?
- Affedersiniz, bu sandalye dolu mu?

- Excuse me, is this seat taken?
- Excuse me, is this seat free?

Affedersiniz, ama hasta hissediyorum.

Excuse me, but I feel sick.

Affedersiniz, bir sorum var.

Excuse me, I have a question.

Affedersiniz, içeri girebilir miyim?

Excuse me, may I come in?

Affedersiniz, pencereyi açabilir miyim?

- Excuse me, but may I open the window?
- Excuse me, may I open the window?

Affedersiniz, radyoyu kapatabilir misiniz?

Sorry, could you turn the radio off?

Affedersiniz fakat söylediğinizi anlamadım.

I'm sorry, but I didn't catch what you said.

Affedersiniz, ben çok meşgulüm.

Excuse me, I'm very busy.

Affedersiniz, bu benim koltuğum.

Excuse me, this is my seat.

- Lütfen beni affet.
- Affedersiniz.

- I'm sorry.
- Excuse me.
- Sorry!

Affedersiniz, Tom'u gördünüz mü?

Excuse me, have you seen Tom?

Affedersiniz, bu ne kadar?

Excuse me, how much is it?

Affedersiniz, size katılabilir miyim?

Excuse me, can I join you?

Affedersiniz. Süpermarket açık mı?

Excuse me. Is the supermarket open?

Affedersiniz. Burası eczane mi?

Excuse me. Is this the pharmacy?

Affedersiniz, bu kadın kim?

Excuse me, who is this woman?

Affedersiniz, ben onu anlayamadım.

Pardon me, I couldn't get it.

Affedersiniz ama siz kimsiniz?

Excuse me, but who are you?

Affedersiniz, bu haritada neredeyim?

Excuse me, where am I on this map?

Affedersiniz, bu hangi istasyon?

Excuse me, what station is this?

Affedersiniz, burası dolu mu?

- Excuse me, is this seat taken?
- Excuse me. Is this seat taken?

Affedersiniz, burada mı çalışıyorsunuz?

Excuse me, do you work here?

Affedersiniz, bunların maliyeti nedir?

Excuse me, how much do these cost?

Affedersiniz, bunun maliyeti nedir?

Excuse me, how much does this cost?

Affedersiniz, bunu tekrarlayabilir misiniz?

Pardon me, can you repeat that?

Affedersiniz, bunu biliyor musunuz?

Excuse me, do you happen to know it?

Affedersiniz, zamanınız var mı?

Excuse me, do you have the time?

Affedersiniz, yemek çubuklarımı düşürdüm.

- Excuse me, I dropped my chopsticks.
- Excuse me, I dropped a chopstick.

Affedersiniz. Amerikan elçiliği nerede?

Excuse me, where's the American Embassy?

Affedersiniz, bu ne kuyruğu?

Excuse me, what queue is this?

Affedersiniz, yağınızı kontrol edin.

Excuse me, please check the oil.

Affedersiniz, gülmekten kendimi alamadım.

Excuse me, I couldn't help laughing.

Affedersiniz, bunlar ne kadar?

Excuse me, how much are these?

Affedersiniz. İngilizce konuşabiliyor musunuz?

Excuse me. Can you speak English?

Affedersiniz, ben sizi anlamadım.

Excuse me, I didn't understand you.

Affedersiniz, sizin adınızı yakalayamadım.

Excuse me, I didn't catch your name.

Affedersiniz, burası hangi yerdir.

Pardon me, what place is this?

Tünaydın. Affedersiniz, Loretta'yı arıyorum.

- Good afternoon. Excuse me, I'm looking for the Loreta.
- Good afternoon. Excuse me, I'm looking for Loretta.