Translation of "Ödül" in English

Ödül yanlış.

The prize is wrong.

Ödül ona verilmeyecek.

The prize won't be given to her.

Ödül ona gitti.

The prize went to him.

Ödül kazanmayı severim.

I like to win prizes.

Hiç ödül beklemiyordum.

I didn't expect any gift.

Ödül benim olmalı!

The award should be for me!

Onlar ödül aldı.

They got the prize.

Bir ödül sunuluyor.

A reward is being offered.

Yarışmada ödül kazandı.

She won a prize in the competition.

Herkese bir ödül koymuştu

He put a reward for everyone

Siz bir ödül alacaksınız.

You shall have a reward.

Bir ödül hatası yaptım.

I have made a prize mistake.

Ödül parasını bankaya yatırdı.

He deposited the prize money in the bank.

Ödül için birbirimizle yarıştık.

We competed with each other for the prize.

Onun başına ödül kondu.

There's a price on her head.

Onlar ödül için yarışıyorlar.

They are contending for the prize.

O büyük bir ödül.

That's a huge trophy.

Tom hiç ödül almadı.

Tom never got an award.

Ödül almaya hak kazandı.

He is entitled to receive the reward.

Hiç ödül kazandın mı?

Have you ever won a prize?

Senin ödül istemediğini sandım.

- I thought you didn't want the reward.
- I thought that you didn't want the reward.

Bir ödül alır mıyım?

Do I get a prize?

Tom'un başına ödül kondu.

Tom has a price on his head.

Ödül aldığına gerçekten şaşırdım.

I'm really surprised you got a prize.

Bir ödül var mı?

Is there a reward?

Tom birçok ödül aldı.

Tom has received many awards.

O, ödül kazanmaya eğilimlidir.

She is apt to win the prize.

Onlar ona ödül vermeyecekler.

They will not give the prize to her.

Ödül paranızı nasıl harcayacaksınız?

How are you going to spend your prize money?

Ben bir ödül kazandım.

I won an award.

O bir ödül kazandı.

He won an award.

Tom bir ödül kazandı.

Tom won an award.

Tom bir ödül alıyor.

Tom is getting an award.

Tom birçok ödül kazandı.

- Tom has won many awards.
- Tom has won many prizes.
- Tom has earned many awards.

Tom birkaç ödül kazandı.

- Tom has earned a number of awards.
- Tom won several awards.

Tom muhtemelen ödül almayacak.

Tom probably won't get the prize.

Tom bir ödül alacak.

Tom is going to be getting an award.

Sami birçok ödül kazandı.

Sami won many awards.

Tom bir ödül aldı.

Tom got an award.

Fakat o güne kadar bu ödül daim bu ödül jönlere veriliyordu

But until that day, this award was always given to the young.

Bir ödül elde etmeyi umuyorsan

When you expect to get a reward,

Araştırmalar, insanlara hızlı ödül vermenin,

Studies show that giving people immediate rewards

Öğretmen John'a bir ödül verdi.

The teacher gave John a prize.

On takım ödül için yarıştı.

Ten teams competed for the prize.

Ben de bir ödül kazandım.

I won an award as well.

Mary ünlü bir ödül avcısıdır.

Mary is a famous bounty hunter.

Onlar ödül için birbiriyle yarıştılar.

They competed with each other for the prize.

O, geçen hafta ödül kazandı.

He won the prize last week.

Tom kaç tane ödül kazandı?

How many prizes did Tom win?

O, dört ödül kategorisinde aday.

He is a nominee in four award categories.

Başımıza konmuş bir ödül var.

There's a price on our heads.

Bu sayı bir ödül kazandı.

This number has won a prize.

Büyük ödül prensesten bir öpücüktü.

The grand prize is a kiss from the princess.

Tom ölümünün ardından ödül aldı.

Tom received the award posthumously.

Ödül en iyi öğrenciye verilecek.

The prize will go to the best student.

Onların hepsi bir ödül alacak.

All of them will get a prize.

Yazım yarışmasında bir ödül kazandım.

I won a prize in the spelling competition.

Birkaç takım ödül için yarışıyor.

Several teams are contending for the prize.

Risk yoksa ödül de yok.

No risk, no reward.

Tom bir ödül hak etti.

Tom deserved a prize.

Bunun için bir ödül kazandılar.

They won an award for it.

Tom Mary'nin ödül kazanmasına şaşırdı.

- Tom was surprised that Mary won the prize.
- Tom was surprised Mary won the prize.

Tom bir ödül alıyor olacak.

Tom will be getting an award.

Tom'un şiiri birçok ödül kazandı.

- Tom's poetry has won many prizes.
- Tom's poetry has won a lot of prizes.

Polis öldürene 1000 dolar ödül veriyordu

Police awarded 1000 dollars to murderer

Yarışmayı kazanana ödül, Trump'ın şirketinde iş

The winner of the competition is the job at Trump's company.

Bill özel bir ödül için seçildi.

Bill was singled out for a special award.

Büyük bilimci onuruna bir ödül verildi.

A prize was given in honor of the great scientist.

O bir ödül kazanacak gibi görünüyor.

- She is apt to win the prize.
- It seems like she will win a prize.

O, ödül almak için çok çalıştı.

He worked hard in order to get the prize.

- Ödül ona gitti.
- O, ödülü aldı.

She received the prize.

Hala başımıza konmuş bir ödül var.

There's still a price on our heads.

Bunun için bir ödül hak ediyorsun.

You deserve a reward for this.

İyi puanlar için bir ödül aldılar.

They got an award for good grades.

Herhangi bir tür ödül asla kazanmadım.

I have never won any kind of prize.

Tom yazım yarışmasında bir ödül kazandı.

Tom won a prize in the spelling competition.

O, yazım yarışmasında bir ödül kazandı.

He won a prize in the spelling competition.

Mary yazım yarışmasında bir ödül kazandı.

Mary won a prize in the spelling competition.

Geçen ay bir ödül kazandığınızı duydum.

I heard you received an award last month.

Onların her birine bir ödül verildi.

Each of them was given a prize.

Ben bunun için bir ödül kazandım.

I won an award for it.

O bunun için bir ödül kazandı.

She won an award for it.

Biz bunun için bir ödül kazandık.

We won an award for it.

O deneme için bir ödül kazandım.

I won an award for that essay.

Tom'un şiiri çok sayıda ödül kazandı.

Tom's poetry has won numerous prizes.

Ödül sayesinde 400 e yakın polis öldürüldü

Thanks to the award, nearly 400 police officers were killed

Ödül parası dünya gezisine gitmeme olanak sağladı.

The prize money enabled me to go on a world cruise.

Her iki çocuk da bir ödül kazandı.

Both of the children won a prize.

Mimar prestijli bir ödül almış olduğuyla övündü.

The architect boasted that he had received a prestigious award.

Üç kızdan her biri bir ödül aldı.

Each of the three girls got a prize.

Herhangi bir ödül kabul edemeyecek kadar gururluydu.

He was too proud to accept any reward.

Bir ödül kazanmak için yeterince yükseğe zıplamadı.

He didn't jump high enough to win a prize.

Köpeğimi bulan kişiyi burada bir ödül bekliyor.

There will be a reward for the person who finds my dog.