Translation of "Hale" in Dutch

0.049 sec.

Examples of using "Hale" in a sentence and their dutch translations:

Lojistik olarak imkansız hale geldiğinde

die bestaat uit elektroden die emotionele reacties meten,

Insan ve koşullardan bağımsız hale getirmektir.

aan mensen en omstandigheden.

Alüminyum altından daha pahalı hale geldi.

Aluminium werd duurder dan goud.

öncelikle galaksimizin bu hale nasıl geldiğini anlamalıyız.

moeten we eerst begrijpen hoe ons sterrenstelsel is ontstaan.

- Dünya daha fakir hale geldi.
- Dünya daha fakirleşti.

De wereld is armer geworden.

Bu, bir şeye başlamayı çok daha kolay hale getirecek

Dit zal het zoveel gemakkelijker maken om aan iets te beginnen

Evdeki durum her geçen gün daha dayanılmaz hale geliyor.

De thuissituatie wordt met de dag ondragelijker.

Bu tür bir hesap izlenebilirlik giderek daha acil hale gelecektir.

Dit soort verantwoordelijkheid zal meer en meer urgent worden.

Büyümek ve karmaşık hale gelmek için yaşam oksijene ihtiyaç duyar.

Want leven heeft zuurstof nodig om groot en complex te worden.

Organların satışı yasal hale getirilirse potansiyel sağlık sorunları ortaya çıkabilir.

Als de verkoop van organen wordt gelegaliseerd, kunnen er mogelijke gezondheidsproblemen ontstaan.

Araç, bisiklet veya otobüs olsun tüm ulaşımı elektrikli hale getirme gibi

het aandurft om alle vervoer te elektrificeren,

Yani, bu durum işleri karmaşık hale getiriyor ve biraz da korkutu.

Het maakt het een en ander ingewikkeld en ietwat beangstigend.

Fakat şimdi William Pitt Napolyon'un fetihlerinin Fransa'yı daha güçlü hale getirdiğinden korktu

Maar nu vreesde Pitt dat Napoleons veroveringen Frankrijk te machtig maakte.

Dikkate değer düzeltmeler için çok teşekkürler! Hatalarım benim için net hale geldi.

Heel veel dank voor de weloverwogen correcties! Mijn fouten zijn me overduidelijk geworden.

Düşük hava basıncı insanların nefes almasını ve yeterli oksijen almasını daha zor hale getirir.

Bij lage druk hebben mensen het moeilijk om genoeg zuurstof in te ademen.

- Fadıl, İslam ile ilgilenmeye başladı.
- Fadıl, İslam ile ilgili hale geldi.
- Fadıl, İslam'a merak sardı.

Fadil raakte geïnteresseerd in de islam.

Erişmek için yerel internet kısıtlamalarını aşmanıza olanak tanır ve ek şifreleme, genel Wifi'ı endişesiz hale getirir.

sites, en extra versleuteling maakt openbare wifi zorgeloos.