Translation of "Oraya" in Chinese

0.007 sec.

Examples of using "Oraya" in a sentence and their chinese translations:

Oraya bak.

看那里。

Oraya gitmemeliydin.

你不應該去那裡的。

- Birlikte oraya yürüyebiliriz.
- Oraya beraber yürüyebilirdik.

我們可以一起走著去。

Oraya zamanında varabildim.

我設法及時到那裡。

Onu oraya bırakın.

在那裏放下來。

Oraya defalarca gittim.

我去那裡很多次了。

Oraya geri dönmeyeceğim.

我不会回来的。

Dün oraya gittim.

- 我昨天去那儿了。
- 昨天我去了那裡。

Oraya nasıl gittin?

你怎麼到那的?

Oraya gitmek istiyorum.

我想去那裡。

Oraya yalnız gidiyorum.

我一个人去那边。

Oraya gitmek niyetindeyim.

我打算去那裡。

Oraya gitmeni istiyorum.

我希望你去那裡。

Oraya gittiğime pişmanım.

我后悔去过那里。

Oraya bisikletiyle gitti.

- 他骑自行车去的。
- 他是騎自行車去的。

Oraya Tom'la gideceğim.

我要和汤姆去那里。

Kitabı oraya koy.

把書放在那裡。

Oraya zamanında varabildik.

我們總算準時到那裡了。

- Oraya saat kaçta vardınız?
- Oraya ne zaman vardın?

你是在甚麼時候到達的?

- Yumi oraya yalnız gitti.
- Yumi oraya tek başına gitti.

由美一個人去了那裏。

- Siz oraya gitmek zorunda değilsiniz.
- Oraya gitmek zorunda değilsin.

你不必去那里。

Ben oraya gitmek istedim.

我想去那裡。

Tom yarın oraya gidecek.

湯姆明天會去那裡。

Oraya nasıl gideceğimi hatırlayamıyorum.

我不記得怎麼去那裡了。

Beni oraya götürecek misin?

你可以帶我去嗎?

Oraya gitmeye karşı uyarıldım.

我已經被警告過不要去那裡。

Oraya gitmeye karar verdim.

我决定去那里。

Dokuza kadar oraya varmalıyım.

我必須在9點前到那裡。

O, oraya yalnız gitti.

她自己来那儿。

Oraya aynı zamanda vardık.

我們在同一時間到了那裡。

Oraya nasıl gideceğimi bilmiyorum.

我不知道怎么去那儿。

Oraya tekrar gitmek istemiyorum.

我不想再次去那儿。

Artık oraya kimse gitmiyor.

沒有人會再去那裡了。

Oraya gitmek istiyor musun?

你想去吗?

Tom dün oraya gitmedi.

汤姆昨天没去那里。

Ben sizi oraya götüreceğim.

我帶你去吧。

Yumi oraya kendi gitti.

由美一個人去了那裏。

O, zamanında oraya varabildi.

他設法及時到達那裡了。

O dün oraya gitti.

她昨天去那裡。

Son zamanlarda oraya gittim.

我刚去过那里。

Tom beni oraya gönderdi.

湯姆送我去了那裡。

Oraya gitmene gerek yok.

你不必去那里。

Oraya hemen gitmeli miyim?

我一定要馬上去嗎?

Hemen oraya gitmen gerekli.

你必需马上去那儿。

Ben oraya gitmeyi planlıyorum.

我打算去那裡。

Buradan oraya uzak değil.

- 从这儿到那儿是很近的。
- 离这里不远。

- Oraya varmak bir saat alacaktır.
- Oraya gitmek bir saat sürer.

去那裏要花一小時。

- Oraya yalnız gitmeyi tercih etmem.
- Oraya yalnız gitmeyi tercih etmiyorum.

我寧可不要單獨去那裡。

- Hiçbir öğrenci dün oraya gitmedi.
- Dün oraya hiçbir öğrenci gitmedi.

昨天没学生去那。

Öğleye kadar oraya varmak imkansız.

- 中午到達那裡是不可能的。
- 十二点到不了。

Oraya gittiğini red mi ediyorsun?

你否認你去了那裡嗎?

Tren için oraya zamanında vardım.

我准时赶上了火车。

Oraya tekrar gitmesen iyi olur.

你最好不要再去那裡。

Lütfen oraya nasıl gidileceğini açıklayın.

请解释一下怎么才能到那儿?

Yağmur yağsa bile oraya gideceğim.

即使下雨我也會去那裡。

Oraya nasıl gideceğimi söyleyebilir misin?

请问我该怎么去那里?

Oraya gitmeme izin verir misin?

您允许我去吗?

Bir saat içinde oraya varacağız.

我们会在一小时内到达。

Yarın yağmur yağarsa, oraya gitmeyiz.

如果明天下雨,我們就不會去那裏。

Biz 50 dakikada oraya uçacağız.

50分鐘之內我們將飛到那裡。

O, oraya gitmek için istekli.

他渴望去那里。

Oraya gitmek bir saat sürer.

去那裏要花一小時。

Onlar beni oraya yalnız gönderdiler.

他們讓我獨自去了那裡。

Oraya otobüsle ve trenle gittim.

我搭公車和火車去那裡。

Gitmek istediğim için oraya gittim.

我去了那裡,因為我想去。

Oraya varmak ne kadar sürer?

到那边需要多长时间?

Kimse oraya gitmeme engel olamaz.

没人能阻止我去那儿。

Oraya gittiğimde dans çoktan başlamıştı.

我到達的時候,舞會已經開始了。

O beni oraya gitmeye zorladı.

他强迫我到那里去。

Zengin olduğu için, oraya gidebilir.

因为他有钱,所以能去那儿。

Oraya gitmeniz için o gereklidir.

你有必要到那里去。

Bir tekne ile oraya gidebilirsin.

你可以坐船去那。

Niçin oraya gitmek istemediğini anlıyorum.

我明白你為甚麼不想去了。

Babasının yerine oraya o gitti.

他代替他的父親去。

Oraya tek başına gitmeni istemiyorum.

我不要你一个人去那个地方。

Yarın oraya gitmesini rica ettim.

我要求他明天去那裡。

Oraya gitmek istediğinden emin misin?

你确定你要去那儿吗?

Sık sık oraya gitmek isterim.

我经常想去那里。

Tom oraya nasıl gideceğini bilir.

Tom知道如何去那裡。

Niçin oraya gitmek istediğini bana söyle.

告诉我你为什么要去那儿。

Oraya yalnız gidemeyecek kadar çok genç.

他年紀還小,不應該自己一個人去。

Ben onun oraya gitmesi gerektiğini düşünüyorum.

我認為他必須去那裡。

Oraya vardığın zaman bir süre bekle.

你到了以后等一会儿。

Gerçekten oraya hemen gitmemi istiyor musun?

你真想让我马上到那里去吗?

Hiç kimse beni oraya gitmekten alıkoyamaz.

没人能阻止我去那儿。

Ben oraya gitmek için niyet etmiştim.

我本來打算去那裡。

Tom Fransızca öğrenmek için oraya gitti.

汤姆去那里学法语。

O, pencereden dışarı bakarken oraya oturdu.

他坐在那里看着窗外。

Yarın yağmur yağarsa, oraya arabayla gideriz.

如果明天下雨,我们就坐车去那儿。

O zengin olduğu için, oraya gidebilir.

因为他有钱,所以能去那儿。

Oraya bir kez daha gitmek istiyorum.

我想再去那裡一次。

Onun oraya yalnız gitmesine itiraz ediyorum.

我不同意她一个人去那儿。

Biz birlikte oraya gitmek zorunda kaldık.

我们必须一起去。

O on yıl önce oraya gitti.

他十年前去了那‘里。

Yirmiden fazla erkek çocuğu oraya gitti.

超過二十個男孩去了那裡。

Tren gecikti, bu yüzden zamanında oraya ulaşamadım.

火车晚点了,所以我不能准时赶到那里。

Ben bir kez daha oraya gitmek istiyorum.

我想再去那裡一次。