Translation of "şeyin" in Chinese

0.004 sec.

Examples of using "şeyin" in a sentence and their chinese translations:

Korkacak bir şeyin yok.

沒有甚麼好怕的。

Ben bir şeyin ortasındayım.

我現在很忙。

Yiyecek bir şeyin var mı?

你有东西吃吗?

Söyleyecek bir şeyin var mı?

- 你有什么事要说吗?
- 您有什么事要说吗?

Her şeyin bir sonu vardır.

天下無不散之筵席。

Böyle bir şeyin olmasını istemiyorum.

我不想这种事发生。

Söylediği şeyin hiçbir önemi yok.

他說的不重要。

Senin, hakkında üzülecek bir şeyin yok.

你没什么可抱歉的。

Eğer açsan, her şeyin tadı iyidir.

當你餓的時候,任何東西都好吃。

Bana söyleyecek bir şeyin var mı?

你有事想对我说吗?

Fransızlar hiçbir şeyin imkansız olmadığını düşünürler.

法國人覺得世界上沒有不可能的事。

O, aldığı her şeyin kaydını tutar.

她把每一样买了的东西都记录起来。

Tom'a her şeyin iyi olduğunu söyle.

告訴湯姆一切都好。

Ben bir şeyin yanlış olduğunu biliyordum.

我知道有些事不對。

Söyleyecek bir şeyin varsa, sadece söyle.

如果你想说,就说。

Üşütme için bir şeyin var mı?

你有任何治感冒的東西嗎?

Bu şeyin nasıl kullanılacağını biliyor musun?

你知道怎么驾驶这玩意儿吗?

Yemek istediğin şeyin pizza olduğunu düşündüm.

我認為你想吃的是比薩。

Yazacak bir şeyin olup olmadığını merak ediyorum.

我懷疑你是否有東西可寫。

Uyandığımda her şeyin bir rüya olduğunu anladım.

我醒來,發現原來一切都是場夢。

Sonunda her şeyin iyi olacağını umut ediyorum.

我希望最后一切都好。

Olan şeyin bu olduğuna gerçekten inanıyor musun?

你真的相信那发生了吗?

Sonunda her şeyin iyi sonuçlanacağını ümit ediyorum.

我希望最后一切都好。

Lütfen bana her şeyin iyi olduğunu söyle.

請告訴我一切都好。

- Zaman bütün yaraları iyileştirir.
- Zaman her şeyin ilacıdır.

时间会治愈一切伤痛。

Genellikle hiçbir şeyin zamandan daha değerli olmadığın söylenilir.

人們常說沒有甚麼比時間更重要。

Çocuklar aralarında fısıldaşıyorlardı. Bir şeyin peşinde olduklarını biliyordum.

男孩们窃窃私语,我知道他们准备做些什么。

Bir şeyin doğru yapılmasını istiyorsan, onu bazen kendin yapmalısın.

如果你想做对一件事,有时候你得亲力亲为。

Her şeyin daha da kötüleşmemesi için hemen harekete geçtik.

為了避免情況惡化,我們馬上採取了行動。

- Tuhaf bir şeyin üzerine adım attım.
- Garip bir şeye bastım.

我踩到了什么奇怪的东西了。

Yaptığın işten keyif alıyorsan, paradan daha değerli bir şeyin vardır.

如果你喜歡你做的工作,你就有比金錢更有價值的東西。

Bir şeyin olmadığında, amaç düşük; Bir yere gittiğinde, amaç yüksek.

无事掘小,小事掘大。

Söyleyecek başka bir şeyin yoksa bana "Merhaba, nasılsın?" demenin hiçbir faydası yok.

对我说“你好,你怎么样?”什么用都没有,如果你没有其它可说的。

Beni tutacak ve bana her şeyin iyi olacağını söyleyecek birine ihtiyacım var.

我需要某人抱着我并对我说一切会顺利的。

- Hastayım, bu yüzden dilim hiçbir şeyin tadını almıyor.
- Hasta olduğum için dilim tat almıyor.

我感冒了,所以吃不出味道來。

- Her şeyin en önemlisi bir saat doğru olmalı.
- Her şeyden önce bir saat doğru olmalı.

一個時鐘最重要的是準確。