Translation of "önemi" in English

0.008 sec.

Examples of using "önemi" in a sentence and their english translations:

Yeşil- önemi az.

Green -- minor.

Müziğin önemi küçümsenmiştir.

The importance of music is underrated.

Onun önemi nedir?

What's the significance of that?

Ne önemi var?

What does this matter?

Önemi olan budur.

That's what counts.

Onun söylediğinin önemi yok.

What he said is of no importance.

Bunun çok önemi yok.

It doesn't matter much.

Sosyal medyanın önemi artıyor.

Social media is growing in importance.

Neye inandığımın önemi yok.

It doesn't matter what I believe.

Ne düşündüğümün önemi yok.

It doesn't matter what I think.

Ne olduğunun önemi yok.

It doesn't matter what happens.

Belki de önemi yoktur.

Perhaps it doesn't matter.

Gerçekten ne önemi var?

What does it really matter?

Bunun önemi yok ki.

It doesn't even matter.

Onların hiç önemi yok.

They're of no consequence.

Ne önemi var ki?

What does that matter?

- Ne yaptığının bir önemi yok.
- Ne yaptığınızın bir önemi yok.

It doesn't matter what you do.

Kaç kere yaptğının önemi yok;

It didn't matter how many times he had to do it;

Günümüzde mahremiyet ve önemi hakkında

And today, there is understandably a lot of confusion

Öğretmenimiz dakikliğin önemi üzerinde durdu.

Our teacher dwelt on the importance of punctuality.

Bu konunun önemi aşırı vurgulanamaz.

The importance of this matter cannot be over-emphasized.

Söylediği şeyin hiçbir önemi yok.

Never mind what he said.

Bizim için ne önemi var?

What does it matter to us?

Ne yaptığımın bir önemi yok.

It doesn't matter what I do.

Senin için ne önemi var?

What does it matter to you?

Onun şimdi ne önemi var?

What does that matter now?

Kimin bildiğinin ne önemi var?

What does it matter who knows?

Bunun herhangi bir önemi yok.

It doesn't have any significance.

Yaptığımız hiçbir şeyin önemi yoktur.

Nothing we do matters.

Cevap verip vermemenin önemi yok.

It doesn't matter whether you answer or not.

Ona olanların ne önemi var?

What does it matter what happens to him?

Peki bu kazı yerinin önemi ne?

But what is the importance of this site?

Nasıl toplandığımızın önemi de çok büyük

The way we gather matters

O, egzersizin önemi üzerine vurgu yaptı.

He put emphasis on the importance of the exercise.

Onun gelip gelmemesinin ne önemi var?

It makes no difference whether he comes or not.

Tom'un ne yaptığının bir önemi yok.

It doesn't matter what Tom does.

Artık Tom'un ne düşündüğünün önemi yok.

What Tom thinks doesn't matter now.

Peynir değilsen yaşın bir önemi yoktur.

Age isn't important, unless you are cheese.

- Ne önemi var?
- Söylemene bile değmez.

- Don't give it a thought.
- Don't give it another thought.

Haklı olabilirsin. Ama bunun önemi yok.

You may be right. But it doesn't matter.

Tom'a ne olduğunun ne önemi var?

What does it matter what happens to Tom?

Tom'un ne dediğinin bir önemi yok.

It doesn't matter what Tom says.

Bunun benim için bir önemi yok.

- That's not important to me.
- That isn't important to me.

Onun başına gelenlerin ne önemi var?

What does it matter what happens to her?

Bunun ne büyük önemi onları rahatsız edip

how important it is to disturb them

Suçunu kabul edip etmemesinin hiçbir önemi yok.

It doesn't matter whether she admits her guilt or not.

Bence bunun çok da önemi yok Tom.

- I don't think that matters much, Tom.
- I don't think that that matters much, Tom.

Onun herhangi özel bir önemi var mıydı?

Did that have any special significance?

Onun kabul edip etmemesinin ne önemi var.

It makes no difference whether he agrees or not.

Onun ne kadar küçük olduğunun önemi yok.

It doesn't matter how small it is.

Bugün modern toplumda sporun önemi hakkında konuşacağım.

Today I will be speaking about the significance of sports in modern society.

Kendi çocuklarını nasıl yetiştirdiklerinin ne önemi var?

What does it matter how they bring up their own children?

- Önemli değil.
- O önemli değil.
- Önemi yok.

- It doesn't matter.
- It doesn't matter!

Hayati önemi olmayan şeylere boşa para harcama.

Don't waste money on nonessentials.

- Sebep fark etmez.
- Sebebin bir önemi yok.

The reason doesn't matter.

Kusura bakmayın ama, anlattıklarınızın hiçbir önemi yok.

Don't take this the wrong way, but what you have related doesn't matter.

Yani onun önemi yok mu demek istiyorsun?

You mean it doesn't matter?

"Adımın önemi yok" diye cevap verdi yabancı.

“My name is unnecessary,” answered the stranger.

- Bu önemli değil.
- O önemli değil.
- Önemi yok.

- It isn't important.
- It's not important!

O bize iyi sağlığın önemi hakkında vaaz verdi.

He preached to us about the importance of good health.

- Ne önemi var ki?
- Ne fark edecek ki?

What does it matter anyhow?

Kelime hazinen yoksa, gramer bilginin hiçbir önemi yok.

If you don't have the vocabulary, grammar isn't going to help.

Onun benden neden hoşlanmadığını bilmiyorum, lakin önemi yok.

I don't know why he doesn't like me, but it's not important.

Stratejik önemi büyük bir şehrin ele geçirilmesi gerektiğini biliyordu.

knowing that the strategically important city had to be held.

Biz sağlıklı bir öğle yemeği yemenin önemi hakkında öğrendik.

We learned about the importance of eating a healthy lunch.

Ne yaparsan yap önemi yok, elinden geleni yapmak zorundasın.

No matter what you do, you have to do your best.

Ne yaptığımın önemi yok, kimse bana hiç ilgi göstermedi.

No matter what I did, no one paid any attention to me.

Peynir ya da şarap değilseniz yaşın bir önemi yoktur.

Age is not important, unless you are either cheese or wine.

- Ne düşündüğünün bir önemi yok.
- Düşündüğün şey konu dışı.

It is irrelevant what you think.

- Cevap verip vermemem önemli değil.
- Cevap verip vermemenin önemi yok.

It doesn't matter whether you answer or not.

- Benim için çok önemi var.
- Benim için çok fark eder.

It matters a great deal to me.

Ebeveynler çocuklarını dürüstlük ve sıkı çalışmanın önemi üzerine etkilemeye çalışıyorlar.

Parents try to impress upon their children the importance of honesty and hard work.

- Bu önemli değil.
- Önemli değil.
- O önemli değil.
- Önemi yok.

- It doesn't matter.
- It doesn't matter!

ABD'deki Hispanik oyları önemi gittikçe artan, hesaba katılması gereken bir güç.

The Latino voting bloc in the US is increasingly a force to be reckoned with.

"Tom'un bir kız arkadaşı var mı?" "Bilmiyorum, benim için önemi yok."

"Does Tom have a girlfriend?" "I don't know; that is of no importance to me."

Ne kadar çabalarsam çabalayayım önemi yok, Ken ona yapmasını söylediğim şeyi yapmadı.

No matter what I tried, Ken wouldn't do what I told him to do.

Bana kaç kez gösterilirse gösterilsin önemi yok, ben sadece kravat bağlamayı öğrenemiyorum.

No matter how many times I've been shown, I just can't learn how to tie a tie.

- Bu bilginin bizim için önemi büyük.
- Bu bilgi bizim için çok önemli.

This piece of information is very important to us.

Uyuyor olmamın ya da uyanık olmamın önemi yok, ben her zaman seni düşünüyorum.

It doesn't matter whether I'm sleeping or awake, I'm always thinking about you.

- Onun kim olduğunun benim için zerre önemi yok.
- Onun kim olduğu hiç umurumda değil.

I don't mind in the slightest who he is.

- Adımın ne olduğu önemli değil.
- Adımın ne olduğunun önemi yok.
- Adımın ne olduğu önemsiz.

- My name is unimportant.
- My name is not important.
- It is not important what my name is.
- It's not important what my name is.
- It isn't important what my name is.

- Benim adım önemsiz.
- Adımın ne olduğu önemli değil.
- Adımın ne olduğunun önemi yok.
- Adımın ne olduğu önemsiz.

- My name is unimportant.
- My name is not important.
- It is not important what my name is.
- It's not important what my name is.
- It isn't important what my name is.

- Benim adım önemli değil.
- Adımın ne olduğu önemli değil.
- Adımın ne olduğunun önemi yok.
- Adımın ne olduğu önemsiz.

- My name is unimportant.
- My name is not important.

- Paranın benim için hiçbir önemi yok.
- Para benim için hiçbir şey ifade etmiyor.
- Paraya zerre kadar değer vermem.

Money doesn't mean anything to me.

- Söylemene bile değmez.
- Ne önemi var!
- Dert etme!
- Rica ederim ne demek!
- Hiç lafını bile etme!
- Artık dert etme!
- Artık endişelenme!
- Artık düşünme!

Don't give it another thought.

Bilgelik yolunda yürümek isteyen hatadan korkmamalı, zira ne kadar çok gelişme yaparsa yapsın hiç önemi yok, onun amacı elde edilemeyecek kadar uzak kalır.

He who wants to travel the path of wisdom must not fear failure, for no matter how much progress he makes, his goal remains unattainably far off.