Translation of "şarap" in Chinese

0.007 sec.

Examples of using "şarap" in a sentence and their chinese translations:

Bazıları kırmızı şarap sever, bazıları beyaz şarap.

有人喜歡紅酒,有人喜歡白酒。

- Bazıları kırmızı şarap sever, bazıları beyaz şarap.
- Bazı insanlar kırmızı şarap sever, bazıları beyaz şarap.
- Bazıları kırmızı, bazıları beyaz şarap sever.
- Bazı insanlar kırmızı, bazı insanlar beyaz şarap şarap sever.

有人喜歡紅酒,有人喜歡白酒。

Şarap üzümden yapılır.

葡萄酒是用葡萄做成的。

Şarap istiyor musun?

你要酒吗?

Fazla şarap içmem.

我不怎麼喝酒。

Çok şarap içmiyorum.

我不怎麼喝酒。

Ben şarap getireceğim.

我会带酒来。

Şarap mı satıyorsunuz?

賣紅酒嗎?

- Avrupalılar şarap içmek isterler.
- Avrupalılar şarap içmeyi severler.

- 欧洲人喜欢喝酒。
- 欧洲人喜欢喝葡萄酒。
- 歐洲人都愛喝葡萄酒。

Şarap listesini görebilir miyim?

我可以看一下酒單嗎?

Şarap sindirime yardımcı olur.

葡萄酒幫助消化。

Üç şişe şarap almalıydık.

我们应该买三瓶酒的。

- Şarabı severim.
- Şarap severim.

我喜欢葡萄酒。

Şarap içmekten hoşlanır mısın?

你喜歡喝紅酒嗎?

Bir bardak şarap içmek istiyorum.

請給我一杯酒。

Bir şişe şarap daha istiyoruz.

我們想再來一瓶葡萄酒。

Biz biraz şarap içmek istiyoruz.

我们想要红酒。

Şarap yiyeceği sindirmeye yardımcı olur.

喝酒幫助消化。

Bana bir şişe şarap ver.

給我一瓶葡萄酒。

Şarap ya da bira içelim.

我们要么喝葡萄酒,要么喝啤酒。

Onlar iki şişe şarap içtiler.

他們喝了兩瓶酒。

Bu şarap son derece lezzetli.

這葡萄酒非常好喝。

Bir şişe şarap daha, lütfen.

麻煩再來一瓶葡萄酒。

O şarap sadece üzüm suyu.

這不是葡萄酒,是葡萄汁。

Burada yapılan şarap çok ünlüdür.

這裡製造的葡萄酒非常有名。

Balık ve kırmızı şarap birlikte gitmez.

鱼和红酒不相配。

Masanın üstünde bir şişe şarap var.

桌子上有一瓶葡萄酒。

Bir bardak daha şarap ister misiniz?

你想再来杯酒吗?

Kırmızı şarap için çok mu erken?

喝红酒是不是还太早?

Ben bira ve şarap içmekten hoşlanırım.

啤酒和葡萄酒我都喜欢喝。

Buzdolabında bir şişe beyaz şarap var.

冰箱里有一瓶白葡萄酒。

Balık ve kırmızı şarap birlikte iyi gitmez.

魚和紅酒不合。

İyi bir şarap gibi, o yaşla gelişir.

就像上好的红酒一样,他随着年龄的增长变得越来越好。

Tom kendisine bir kadeh daha şarap koydu.

汤姆又给自己倒了一杯酒。

Ken, onun doğum gününde babası için iyi bir şarap aldı.

Ken 在爸爸生日的那天買了一瓶上好的酒送給他。

İyi bir şarap menüleri olsa bile, burada akşam yemeği yemek istemeyeceğim.

即使他们有很好的酒单,我也不想在这里用餐。