Translation of "Sizin" in Arabic

0.013 sec.

Examples of using "Sizin" in a sentence and their arabic translations:

Tercih sizin.

الخيار لك.

Karar sizin.

‫القرار لك.‬

Karar sizin!

‫القرار لك.‬

Sizin derdiniz nedir?

‫ماذا أصابك؟‬

Unutmayın, karar sizin.

‫لا تنس، القرار لك.‬

Pekâlâ, karar sizin.

‫حسناً، القرار لك.‬

Pekâlâ, karar sizin:

‫حسناً، فلتقرر إذن:‬

Sizin ve benim

أنت وأنا

Sizin ayakkabılar burada.

حذاءك هنا.

O sizin sorumluluğunuzdadır.

تلك مسؤوليتك.

Bu sizin anahtarınız.

- ها هو مفتاحك.
- هذا مفتاحك.

Sizin yorumlarınız uygundu.

تعليقاتك كانت مناسبة.

Bunlar sizin mi?

هل هذه الأشياء لك؟

Sizin saatiniz bulundu.

عُثر على ساعتك.

sizin yardımınıza ihtiyacım var.

‫حيث تحدد أنت الخيارات.‬

Bu görev, sizin için...

‫هذه المهمة بالنسبة إليك...‬

Zor karar, sizin kararınız!

‫قرار صعب، القرار لك!‬

Sizin seçiminiz olduğunu unutmayın.

‫لا تنس أن هذا خيارك.‬

Karar sizin, ne yapacağız?

‫القرار لك، كيف سنتصرف؟‬

Unutmayın, bu sizin maceranız.

‫تذكر أن هذه مغامرتك.‬

Ne düşünüyorsunuz? Seçim sizin.

‫إذن، ماذا تعتقد؟‬ ‫الخيار لك.‬

Seçim sizin, ne yapacağız?

‫ماذا سيكون اختيارك؟‬

Sizin yaşam destek sisteminiz

إنه النظام الذي يبقيك على قيد الحياة،

Yetki sizde, karar sizin.

‫أنت المسؤول. القرار قرارك.‬

Unutmayın, bu sizin kararınız.

‫تذكر، القرار قرارك.‬

Sizin yolculuğunuz şimdi başlıyor.

تبدأ رحلتك الآن.

Ve sizin direnciniz yüksekse

وإذا كانت مقاومتك عالية

Zoom sizin bilgilerinizi çalıyor

Zoom يسرق معلوماتك

Tom sizin için geliyor.

توم آت لأجلك/لك

Bunu söylemek sizin güzelliğinizdi.

إن هذا للطفٌ منك.

Sizin için düzenlemeler yaptık.

عملنا بعض التحضيرات لأجلك.

Biz sizin hakkınızda konuşuyorduk.

كنا نتحدث عنك.

Sizin beyniniz böyle bir şey.

هذا ما يبدو عليه دماغك

sizin için sahip olduğum şey.

ما أحمله لكم.

Pekâlâ, ben sizin yerinizde olsam

حسناً، لو كنت مكانكم، لخمنت:

Bu sizin canınızı sıkmıyor mu?

ألا يخيفكم هذا؟

Zor bir karar, sizin kararınız!

‫قرار صعب، القرار لك!‬

Karaçalı çiçeğini mi? Karar sizin!

‫أم زهور الجولق؟‬ ‫القرار لك!‬

Ne düşünüyorsunuz? Bu sizin seçiminiz.

‫ماذا تعتقد إذن؟‬ ‫الخيار لك.‬

Sizin de bir rolünüz var.

أنتم تلعبون دورا.

Mesela, sizin umurunuzda olmalı mı?

هل يتوجب عليك أنت -على سبيل المثال- أن تهتم؟

sizin yapabileceğiniz bir seçim değil.

إنه ليس خيارك لتقوم به.

Yetki sizde, bu karar sizin.

‫أنت المسؤول هنا، القرار قرارك.‬

Sizin için bir resim çizeyim,

دعوني أرسم لكم صورة

sizin tek bir derdiniz var

لديك مشكلة واحدة فقط

Bu sizin ilk ziyaretiniz mi?

هل هذه أول زيارة لك؟

Tom sizin yanınızda durmaya istekli.

- توم يرغب بالوقوف إلى جانبك.
- توم مستعد لمساعدتك.

Bu sizin için bir hediye.

هذه الهدية لك.

Cebinizdeki telefon sizin için orada olan

فالهاتف الذي في جيبك يفتح لك عالمًا من الناس

sizin ordularınızın kazanacağı zafere önayak olacaktır.

للنصر الذي سيحققه جيشكم،

Bugünden itibaren, bu karar tamamen sizin.

بدءًا من اليوم، القرار لكم.

[3: Sizin için önemli olanları belirleyin]

[3: قم بتحديد ما يهمك...]

Ve bu sizin cezanız, işte burada.

وهذه هي عقوبتك، هنا.

Uzatılan el sizin için de gelecek.

هذه اليد الممدودة ستأتي من أجلك.

sizin ve ailenizin gelip gidişini izleyebilir.

بحيث يحدد الوقت الأنسب لكي يسرقه.

Bu yolculuğun yetkisi sizde. Karar sizin.

‫أنت المسؤول في هذه الرحلة.‬ ‫القرار لك.‬

Bu sizin kararınız, ama çabuk olun!

‫القرار لك، ولكن أسرع!‬

Umarım bunun sizin seçiminiz olduğunu unutmamışsınızdır.

‫أرجو ألا تكون قد نسيت‬ ‫أن القرار قرارك.‬

Unutmayın, bu sizin maceranız. Bunu yapabilirsiniz!

‫تذكر، هذه هي مغامرتك.‬ ‫يمكنك عمل هذا! ‬

Umarım bunun sizin seçiminiz olduğunu unutmamışsınızdır.

‫أرجو ألا تكون قد نسيت‬ ‫أن القرار قرارك.‬

sizin benim gibi anne ve babalar.

وآباء مثلي ومثلكم.

Yetki sizde, unuttunuz mu? Karar sizin.

‫أنت المسؤول، هل تذكر؟‬ ‫القرار لك.‬

Zor bir karar ama karar sizin.

‫هذا قرار صعب، ولكنه قرارك.‬

Zor bir karar ama karar sizin.

‫هذا قرار صعب، ‬ ‫ولكنه قرارك.‬

öğretmenler gelecek nesil sizin eseriniz olacaktır

المعلمون الجيل القادم سيكون تحفتك

Google sizin sitenizi asla insanlara göstermez.

لن تعرض Google موقعك أبدًا للأشخاص.

Sizin durumunuzda olsam, aynı şeyi yaparım.

إذا كنت مكانك لفعلت نفس الشيء.

Sizin için ondan bir mesajım var.

- لدي منها رسالة لك.
- عندي منها رسالة لك.

- Sıra sende.
- Sizin sıranız.
- Sıra sizde.

إنه دورك.

Ben 5 saattir sizin için bekliyordum.

إني أنتظرك منذ خمس ساعات.

- Sizin kitabınızı okuyorum.
- Senin kitabını okuyorum.

أنا أقرأ كتابك