Translation of "Bunlardan" in Arabic

0.004 sec.

Examples of using "Bunlardan" in a sentence and their arabic translations:

Bunlardan biri kadercilik.

أحدها القدرية

Bunlardan hangisini kullanacağız?

‫أي من هذه سنستخدم؟‬

Bunlardan çok sayıda toplayıp

‫هل أجمع الكثير من تلك‬

Bunlardan çok sayıda toplayıp...

‫هل أجمع الكثير من تلك...‬

Çevrede bunlardan çok gördüm.

‫رأيت الكثير منها في الجوار.‬

bunlardan toplumda bolca vardır

هناك الكثير منهم في المجتمع

Bunlardan biriyle karşılaşırsanız pişman olursunuz.

‫صادف إحداها وستندم على ذلك.‬

Bunlardan birine yakalanırsanız işiniz biter!

‫إن علقت بإحداها،‬ ‫ستكون نهايتك!‬

Bunlardan dinozorların büyük bir çoğunluğunda bulunuyor.

حسنًا إننا نجد هذا عند أغلب الديناصورات.

Ve bunlardan biri de spor yapmak.

واحدة من هذه التحديات كانت الألعاب الرياضية.

Buradaki kıyıda bunlardan bir sürü var.

‫يوجد الكثير منها‬ ‫بطول الساحل هنا.‬

Bunlardan kaç tane var olduğunu sorabilirsiniz

قد تتساءل عن عددها،

Ve belki de bunlardan biri de sizsiniz

وربما أنت واحد من هؤلاء

Bunlardan hangisi olduğunu bulun ve bunlara son verin.

فكّروا أيّ من هذه الأشياء هو السبب وتخلّصوا منهم.

Pekâlâ, şimdi bunlardan toplayıp buz tutmuş göle gidelim.

‫حسناً، لنجمع كمية من هذه‬ ‫ونذهب إلى البحيرة المتجمدة.‬

Bunlardan 10 adet ürettik. Küçük bir ordu denilebilir.

صنعنا عشرة منها. مجموعة صغيرة.

bunlardan bir kaç tanesini biz görebildik bile. Şanslıyız!

يمكننا حتى رؤية القليل منهم. كنا محظوظين!

Ama bilmediğim şey, bunlardan birinin beni hasta edip etmeyeceği.

‫ولكن ما لا أعرفه،‬ ‫هو إن كان من الأنواع ‬ ‫التي يمكن أن تصيبني بالتوعك.‬

Bakın, şimdi izleyin. Bahse girerim ki bunlardan birini atınca...

‫انظر، راقب الآن. ‬ ‫أراهن إنه لو القينا بواحدة من هذه.‬

bunlardan Elon Musk ın SpaceX şirketi ve NASA var.

من بينهم شركة Elon Musk's SpaceX و NASA.

Bunlardan yüzde 90'ı metastaz nedeniyle hastalığa yenik düşecek.

ومن بين هؤلاء، سيستسلم 90% للمرض بسبب الانبثاث.

Şöyle ki bunlardan çok enerji alabilmem için avuç avuç toplamam gerekiyor.

‫الأمر هو‬ ‫أنني يجب أن أجمع الكثير والكثير من هذه،‬ ‫للحصول على الكثير من الطاقة منها.‬

Bunlardan çok fazla sıvı elde edilebilir. Bunlar konusunda beni huzursuz eden tek şey,

‫يمكنك استخراج الكثير من السوائل منها.‬ ‫الشيء الوحيد الذي يصيبني بالتوتر ‬ ‫مع هذه الأشياء‬