Translation of "şehrin" in Arabic

0.010 sec.

Examples of using "şehrin" in a sentence and their arabic translations:

Şehrin ışıkları denize taşıyor...

‫يصل نور البلدة إلى البحر...‬

Çete, şehrin altını üstüne getiriyor.

‫تعيث الجماعة الفساد في المدينة.‬

Şehrin daha içlerine doğru girmeli.

‫سيكون عليها البحث عن مكان هادئ في البلدة.‬

Bunlar, şehrin ortaya çıkması için geçen

هذه صور التقطناها لنفس المنطقة

Burada insanlar şehrin tersine döneceğini bilerek,

هنا، الناس ينفقون كمية كبيرة من الطاقة والخيال

Ve şehrin doğusunda bir yerde indim,

وانتهى بي المطاف في مكان ما في شرق المدينة

Resmi bir şekilde şehrin teslimiyetini umuyordu

لقد توقع ان يتم استقباله من قبل اعيان المدينة يعرضون مفاتيح واستسلام المدينة بشكل رسمي

Eski kilise şehrin kuzey kısmında yerleşik.

الكنيسة القديمة تقع في شمال المدينة

Belediye başkanı ona şehrin anahtarını sundu.

قدم له العمدة مفتاح المدينة.

Bu parçaların seti, şehrin bu hayal gücü,

وعدة الأشياء هذه وتخيل هذه المدينة،

Şehrin içindeki bir vahada yaşamanın kısıtları vardır.

‫للعيش في واحة حضرية حدود.‬

Ve o an, şehrin sökülmüş olduğu bir andı.

حينها كانت المدينة مفككة،

Şehrin en iyi bölgesi elindeyken niye gidesin ki?

‫لم المغادرة‬ ‫بينما لديك أفضل منطقة في البلدة؟‬

Yine şehrin isimleri eski dönemi eski olarak gösterildi

مرة أخرى ، تم عرض أسماء المدينة على أنها قديمة

Ama daha gözü pek olanlar şehrin içlerine kadar giriyor.

‫لكن أكثرها جرأة‬ ‫تتعمق في البلدة.‬

Stratejik önemi büyük bir şehrin ele geçirilmesi gerektiğini biliyordu.

وكانوا يعلمون أن المدينة ذات الأهمية الاستراتيجية يجب أن تُحفظ.

Dünya'nın en büyük kara memelisi şehrin tam göbeğinden geçip gidiyor.

‫أكبر ثدييات اليابسة تخترق وسط مدينة.‬

, Napolyon onu şehrin savunmasını organize etmesi için kuzeye gönderdi. Napolyon'un

هامبورغ ، أرسله نابليون شمالًا لتنظيم دفاع المدينة.

Şehrin iyileşmesine izin verilmeden yaklaşık 1000 Türk ve Hıristiyan rehin alındı

ثم قاموا بإشعال النيران في المدينة.

Dedi ki; bir şehrin, bir işlek cadddesine çıkacaksın ve o caddede

قال لي: ستخرج إلى طريق عام مزدحم بالمدينة، وعلى هذا الطريق

, iki şehrin sular altında kalacağı ve içlerinde yaşamayı imkansız hale getireceği yerlerde

نيويورك وبوستون الامريكيتان. حيث ستغمر المدينتين ليصبح من

Şehrin ışıklarını geride bırakıp karanlık açık okyanusa ulaşan kürklü foklar artık daha güvende.

‫بعد ابتعادها عن أضواء المدينة‬ ‫في المحيط المظلم المفتوح،‬ ‫تكون الفقمات الفرائية أكثر أمنًا.‬

Paris sendromu bir tür kültür şokudur. Şehrin moda merkezi imgesine kapılıp Paris'te yaşamaya başlayan, sonrasında yerel adetlere ve kültüre iyi uyum sağlayamayıp, zihinsel dengesini yitiren ve depresyona yakın belirtiler gösteren yabancıları tanımlamak için kullanılan psikiyatrik bir terimdir.

متلازمة باريس هي نوع من الصدمة الحضارية. إنه مصطلح نفسي يوصف به الأجانب الذين يبدأون العيش في باريس، مجذوبين إلى صورة المدينة بوصفها مركزًا للموضة، ثم لا يستطيعون الاندماج جيدا مع التقاليد والثقافة المحليين، فيفقدون توازنهم العقلي وتظهر عليهم أعراض قريبة من الاكتئاب.