Translation of "çabuk" in Arabic

0.006 sec.

Examples of using "çabuk" in a sentence and their arabic translations:

Çabuk gel!

تعالَ بسرعة!

Çabuk gelin.

تعال بسرعة.

çabuk tepki gösterirler

يتفاعلون بسرعة

çok çabuk evet demiştim.

وافقت بسرعة

Dört yıl çabuk geçti,

بسرعة إلى الأمام بعد أربع سنوات،

Çabuk, hazır kartal gitmişken!

‫بسرعة، بينما النسر بعيد!‬

Çabuk karar verin. Hadi.

‫قرار سريع،‬ ‫هيا.‬

Çocuklar çok çabuk büyürler.

ينمو الأطفال سريعا

Çabuk, onun peşinden koşun.

بسرعة ، إلحق به.

Değişimler çabuk adapte oldular.

تأقلموا مع التغيير بسرعة.

Sincaplar çabuk hareket ederler.

السناجب سريعة الحركة.

Çabuk ol dedim ya!

قلت عجلوا.

Çabuk ol! Yemek soğuyacak.

أسرع، و إلاّ برد الأكل.

Ona yardım etmelisin, çabuk!

عليك مساعدته، بسرعة!

Bu kesinlikle o, hadi çabuk!

‫هذه هي بكل تأكيد. تعال بسرعة!‬

Mümkün olduğu kadar çabuk ol.

- بأقصى سرعةٍ ممكنة.
- بأسرعِ سرعةٍ ممكنة.

Çabuk ol, yoksa treni kaçıracağız.

أسرع و إلا فاتنا القطار.

Bu sizin kararınız, ama çabuk olun!

‫القرار لك، ولكن أسرع!‬

çünkü çabuk unutan bir milletiz biz

لأننا أمة تنسى بسرعة

Bu yaratıkları ne kadar çabuk bulursak hayat kurtarıcı panzehri o kadar çabuk şekilde yerine koyabiliriz.

‫كلما سارعنا بالعثور على هذه الكائنات،‬ ‫سارعنا باستعاضة هذا الترياق المنقذ للحياة‬

Menopoz konusundaki bu tabuları daha çabuk yıkmamız,

كلما استطعنا تكسير الطابوهات حول سن اليأس،

O kadar çabuk geçti ki sevgili halkım...

مرّت بسرعة يا شعبي العزيز.

Karar sizin, ama çabuk olun, hava soğuk!

‫القرار لك، ولكن أسرع، فالبرودة شديدة!‬

Pekâlâ, hadi deneyelim! Çabuk, hazır kartal gitmişken!

‫حسناً، هيا، لنجرب هذا.‬ ‫بسرعة، بينما النسر بعيد!‬

Pekâlâ, hadi, deneyelim. Çabuk, hazır kartal gitmişken!

‫حسناً، هيا، لنجرب هذا.‬ ‫بسرعة، بينما النسر بعيد!‬

Burada bir şey buldum, bakın. Evet. Çabuk!

‫رأيت شيئاً هنا للتو، انظر.‬ ‫أجل. بسرعة!‬

Ona yardım etmek zorundasın ve çabuk olarak!

عليك بمساعدته، و بسرعة.

Keşke yaz tatili çabuk olsa ve buraya gelse.

آمل أن تأتي عطلة الصيف بسرعة.

Austerlitz Savaşı'ndan bir gün önce, Lannes'ın çabuk öfkesi onu

في اليوم السابق لمعركة أوسترليتز ، تغلبت مزاج لانز السريع عليه:

Bu sizin kararınız. Ama çabuk olun ve bir karar verin.

‫القرار لك.‬ ‫ولكن سارع باتخاذ قرارك.‬

- Karım soğuk algınlığına kolayca yakalanır.
- Karım çok çabuk soğuk kapar.

تُصاب زوجتي بالبرد بسهولة.

Çabuk olun ve oraya en hızlı şekilde nasıl gideceğimize karar verin.

‫لذا أسرع واتخذ قرارك،‬ ‫أي الطريقين يمكن أن يوصلنا إلى هناك أسرع.‬

Bu kadar çabuk düşünebilmesi ve böyle ölüm kalım kararlarını alabilmesi gerçekten olağanüstü.

‫كيف يمكن أن تفكّر بهذه السرعة‬ ‫وتتّخذ قرارات مصيرية،‬ ‫أجل، إنه أمر مدهش حقًا.‬

Okumadı veya onunla çelişmedi. Bir arkadaşı, son derece talepkar ve çabuk davranan bir

عندما سأل أحد الأصدقاء عن إخلاصه لنابليون ، الذي كان رئيسًا متطلبًا للغاية وقصير المزاج

Hey! Burada Uygurca konuşan bir Amerikalı var. Bilgisayarını araştırmak için çabuk buraya gel.

هيه! ذاك أمريكي يتحدث الأويغورية! أسرع وتعال هنا لتفتيش حاسوبه!

Testere pullu engereğin etkisi çok çabuk görüldüğü için bir saatin altında öldürebilecek bir zehir.

‫لأن سم الأفعى الحارية‬ ‫يسري بسرعة كبيرة في الدم،‬ ‫فهو واحد من السموم‬ ‫التي يمكنها القتل في أقل من ساعة.‬

Onu daha önce Benjamin Franklin'in söylediğini söylersen, insanlar senin fikrini daha çabuk kabul edeceklerdir.

سيقبل الناس فكرتك أسرع إن أخبرتهم أن بنجامين فرانكلن قالها أولا.