Translation of "Verse" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Verse" in a sentence and their turkish translations:

Pueden verse picudos, pueden verse suaves.

Dikenli ya da pürüzsüz görünebiliyorlar.

Como puede verse aquí,

burada gördüğünüz gibi,

De verse por dentro,

tüm cevapların her zaman

Es una ventaja el verse bien.

Yakışıklı olmak bir avantajdır.

Prometió verse con él en la cafetería.

Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.

Dan no quiere verse como un despiadado.

Dan katı yürekli görünmek istemiyor.

A los hombres les gusta verse masculinos.

- Erkekler adam gibi görünmekten hoşlanır.
- Erkeksi bir görünüme sahip olmak erkeklerin hoşuna gider.

Para verse ignorante, incompetente, molesto o negativo, ¿verdad?

sabırsızlanarak sabah uyanıp yatağından kalkmaz öyle değil mi?

Se ponen muy mal al verse ante los tribunales.

mahkemeye çıktıklarında çok kötü hissediyorlar.

También nos preguntamos cómo puede verse desde la Tierra

Biz de merak ediyoruz Dünya'dan nasıl yuvarlak görünüyor olabilir

Tom ha quedado con Mary para verse esta tarde.

Tom bu öğleden sonra Mary ile buluşuyor.

Puede verse una gran cantidad de otro material a su alrededor,

Gördüğünüz üzere çevrelerinde bir sürü başka madde var,

La pareja se separó, para no volver a verse nunca más.

Çift birbirlerini tekrar görmemek üzere ayrıldı.

Verse cara a cara con un dinosaurio fue una experiencia divertida.

Bir dinozorla yüz yüze gelmek eğlenceli bir deneyimdi.

Cuando hace buen tiempo, desde Helsinki puede verse la costa de Estonia.

İyi bir günde, Helsinki'den Estonya kıyısını görebilirsin.

Ella trató de verse mucho más joven de lo que era en realidad.

O, gerçekten olduğundan çok daha genç görünmeye çalışıyordu.

Después de que Tom plantara a Mary, ésta comenzó a verse con John.

Tom, Mary'yi terk ettikten sonra John'la görüşmeye başladı.

Las ranas punteadas tienen una forma ingeniosa de verse entre sí a la noche.

Benekli ağaç kurbağaları, geceleri birbirlerini dâhiyane bir şekilde görüyor.

- A los hombres les gusta lucir varoniles.
- A los hombres les gusta verse masculinos.

Erkekler erkeksi görünmek isterler.

Parece que a Tom y María no les alegra verse el uno al otro.

Tom ve Mary birbirlerini gördüklerine memnun olmuş gibi görünmüyorlar.

- Ella quedó en encontrarse con él en la cafetería.
- Ella organizó verse con él en la cafetería.

O onunla bir kafeteryada buluşmayı kararlaştırdı.

Ser mujer es difícil. Hay que pensar como hombre, actuar como una dama, verse como una niña y trabajar como caballo.

Kadın olmak zordur. Erkek gibi düşünmeyi, hanımefendi gibi davranmayı, genç kız gibi görünmeyi ve de eşek gibi çalışmayı gerektirir.