Translation of "Prometió" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Prometió" in a sentence and their turkish translations:

- Tom prometió.
- Tom lo prometió.

Tom söz verdi.

Él prometió ayudarnos.

O bize yardım edeceğine söz verdi.

Él prometió contárnoslo.

Bize söyleyeceğine söz verdi?

- Él prometió no fumar.
- Él me prometió no fumar.

O sigara içmemeye söz verdi.

- Él prometió llevarme al cine.
- Me prometió llevarme al cine.

O beni sinemaya götürmeye söz verdi.

Tom prometió su apoyo.

Tom ona destek sözü verdi.

Él se lo prometió.

Ona söz verdi.

- Él me prometió que vendría temprano.
- Él me prometió venir temprano.

O, erken gelmek için bana söz verdi.

- Él prometió escribir todos los días.
- Ella prometió escribir todos los días.

O, her gün yazmaya söz verdi.

Él prometió no decir nada.

O söylememek için söz verdi.

Él prometió casarse con ella.

O, onunla evlenmek için söz verdi.

Ella me prometió que vendría.

O, bana geleceğine dair söz verdi.

Él me prometió venir temprano.

O, erken gelmek için bana söz verdi.

Tom prometió ayudar a María.

Tom Mary'ye yardım edeceğine söz verdi.

Prometió no decírselo a nadie.

Bunu kimseye söylemeyeceğine söz verdi.

Tom prometió no fumar más.

Tom artık sigara içmeyeceğine söz verdi.

Prometió escribir todos los días.

Her gün yazmak için söz verdi.

Ella prometió no salir sola.

O, tek başına dışarı çıkmamaya söz verdi.

Me prometió llevarme al cine.

O beni sinemaya götürmeye söz verdi.

Ella prometió casarse con él.

O onunla evlenmek için söz verdi.

Me prometió que vendría temprano.

O bana erken geleceğine söz verdi.

- Prometió que vendría, pero no vino.
- Él prometió venir, pero no lo hizo.

O gelmek için söz verdi, ama gelmedi.

- Prometiste.
- Tú prometiste.
- Vos prometiste.
- Prometió.
- Usted prometió.
- Prometisteis.
- Vosotros prometisteis.
- Prometieron.
- Ustedes prometieron.
- Lo prometiste.
- Lo prometió.
- Lo prometisteis.
- Lo prometieron.

- Söz verdin.
- Söz verdiniz.

El policía prometió investigar el caso.

Polis konuyu araştırmak için söz verdi.

Él prometió nunca más llegar tarde.

Tekrar asla geç kalmayacağına söz verdi.

Ella prometió no decirle a nadie.

O kimseye söylemeyeceğine söz verdi.

Ella prometió que limpiaría mi pieza.

O bana odamı temizleyeceğine söz verdi.

Tom prometió no herir a Mary.

Tom Mary'yi incitmemeye söz verdi.

Tom me prometió llevarme de pesca.

Tom beni balık tutmaya götürmeye söz verdi.

Él me prometió que vendría aquí.

O, buraya gelmek için bana söz verdi.

Tom prometió escribir todos los días.

Tom her gün yazmaya söz verdi.

Ella prometió escribirme todas las semana.

Bana her hafta yazacağına söz verdi.

Tom prometió no volver a hacerlo.

Tom bunu bir daha yapmayacağına söz verdi.

Prometió venir después de las vacaciones.

Tatilden sonra gelmeye söz verdi.

Prometió que vendría, pero no vino.

O, gelmek için söz verdi, ve gelmedi.

Tom prometió nunca más llegar tarde.

Tom asla tekrar geç kalmayacağına söz verdi.

Tom me prometió que lo haría.

Tom bana onu yapacağına söz verdi.

- Él me prometió no decírselo a nadie.
- Él me prometió que no le diría a nadie.

Kimseye söylemeyeceğine dair bana söz verdi.

Él prometió devolver sin falta el dinero.

Parayı eksiksiz bir şekilde teslim edeceğine söz verdi.

Él prometió estar aquí a las seis.

Saat 6'da burada olmak için söz verdi.

Él prometió no decirle eso a nadie.

- Bunu kimseye söylemeyeceğine söz verdi.
- Bunu kimseye söylemeyeceğine dair söz verdi.

Tom me prometió que limpiaría mi habitación.

Tom bana odamı temizleyeceğine söz verdi.

Ella no prometió venir aquí de nuevo.

Buraya tekrar gelmek için söz vermedi.

Prometió verse con él en la cafetería.

Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.

Ella prometió no decir ninguna mentira más.

O başka bir yalan söylemeyeceğine dair söz verdi.

Ella prometió no volver a llegar tarde.

O, tekrar geç kalmamaya söz verdi.

Tom prometió darle la noticia a Mary.

Tom haberi Mary'ye söyleyeceğine söz verdi.

Jim me prometió no venir otra vez.

Jim tekrar gelmeyeceğine bana söz verdi.

Tom hizo lo que prometió que haría.

Tom yapmaya söz verdiği şeyi yaptı.

Dick prometió volver a las tres en punto.

Dick, saat üçe kadar geri gelmek için söz verdi.

Ella hizo lo que me prometió que haría.

O benim için yapmaya söz verdiği şeyi yaptı.

Ella hizo lo que prometió hacer por nosotros.

O bizim için yapmaya söz verdiği şeyi yaptı.

Él me prometió que vendría a las tres.

O saat üçte geleceğine bana söz verdi.

Él hizo lo que prometió hacer por mí.

Benim için yapmaya söz verdiği şeyi yaptı.

Ella me prometió que vendría a las tres.

O saat üçte geleceğine bana söz verdi.

Él me prometió que vendría a las cuatro.

O, bana dörtte geleceğine söz verdi.

Tom prometió que no volvería a llegar tarde.

Tom bir daha geç kalmayacağına söz verdi.

Él prometió volver temprano a casa esta noche.

O bu gece eve erken gelmeye söz verdi.

El amigo le prometió que nunca lo abandonaría.

Arkadaşı onu asla terk etmeyeceğine dair söz verdi.

Tom prometió a Mary que ayudaría a John.

Tom John'a yardım edeceğine dair Mary'ye söz verdi.

Ella prometió que lo vería después de clases.

O, okuldan sonra onu karşılayacağına söz verdi.

Tom prometió venir, pero aún no ha aparecido.

Tom gelmek için söz verdi, ama henüz gelmedi.

Tom prometió ayudar a Mary con su tarea.

Tom Mary'ye ev ödevinde yardımcı olacağına söz verdi.

Tom dice que Mary le prometió el trabajo.

Tom Mary'nin ona işi söz verdiğini iddia ediyor.

Me prometió que sería más cuidadoso en el futuro.

O bana gelecekte daha dikkatli olacağına söz verdi

Tom le prometió a Mary que nunca la dejaría.

Tom Mary'ye onu asla terk etmeyeceğine söz verdi.

Tom prometió venir, pero todavía no lo ha hecho.

Tom gelmek için söz verdi, ama henüz gelmedi.

Él prometió volver y sin embargo no lo hizo.

Dönmek için söz verdi ve henüz dönmedi.

Ella prometió casarse con él, pero no lo hizo.

O, onunla evlenmeye söz verdi fakat evlenmedi.

Él me prometió que estaría aquí a las seis.

Saat altıda burada olacağına bana söz verdi.

Ella prometió encontrarse con él ayer por la noche.

O dün gece onu karşılamak için söz verdi.

Tom prometió hacer todo lo que pudiera para ayudarme.

Tom bana yardım etmek için yapabileceği her şeyi yapmak için söz verdi.

Fadil le prometió a Layla una vida de riquezas.

Fadıl, Leyla'ya zengin bir yaşam vaadinde bulundu.

Tom le prometió a Mary que él nunca la dejaría.

Tom Mary'ye onu asla terk etmeyeceğine söz verdi

- Mary le prometió a su madre que la ayudaría más a menudo.
- Mary le prometió a su madre que la ayudaría con más frecuencia.

Mary annesine daha sık yardım edeceğine söz verdi.

El Sr. Smith no se ha presentado todavía aunque prometió hacerlo.

Bay Smith, söz verdiği hâlde henüz dönmedi.

Tom prometió a Mary que no se lo diría a John.

Tom John'a söylemeyeceğine dair Mary'ye söz verdi.

Tom le prometió a María que regresaría a casa temprano hoy.

Tom bugün erkenden eve geleceğine dair Mary'ye söz verdi.

La policía le prometió a Tom que buscarían a su hija.

Polis Tom'a onun kızını arayacağına söz verdi.

Fundamentalmente, Suchet también prometió protección contra las muchas bandas guerrilleras españolas que

En önemlisi, Suchet ayrıca haydutlardan daha iyi davranmayan

La mujer prometió ponerse a dieta, dejar de fumar y hacer ejercicio.

Kadın diyet yapacağına, sigarayı bırakacağına ve fiziksel egzersiz yapacağına söz verdi.

Ella prometió que me pagaría esta semana, pero no mantuvo su palabra.

O bana bu hafta ödeme yapacağına söz verdi ama sözünü tutmadı.

Ella le prometió a su padre que llegaría a tiempo para almorzar.

O, öğle yemeğinde zamanında olmak için babasına söz verdi.

Tom prometió a Mary que estaría en casa a las 5:30.

Tom, Mary'ye 5:30'a kadar evde olacağına dair söz verdi.

Tom le prometió a Mary que él no se metería en problemas.

Tom Mary'ye başını derde sokmayacağına söz verdi.

Tom prometió a Mary que se encontraría con ella anoche, pero nunca apareció.

Tom Mary'ye dün gece onunla buluşacağını söyledi ama asla gelmedi.

Ella le prometió encontrarse con él ayer por la noche, pero ella nunca apareció.

Dün gece onu istasyonda karşılayacağına söz verdi fakat o asla gelmedi.

Tom le prometió a Mary que se encontraría con ella después de la escuela.

Tom Mary'ye okuldan sonra onunla buluşacağına söz verdi.

Tom se prometió a si mismo que nunca cometería el mismo error de nuevo.

Tom aynı hatayı tekrar yapmayacağına dair kendine bir söz verdi.

El Senado cartaginés expresó deleite con su progreso y prometió ayuda para apoyar su campaña.

Kartaca senatosu onun ilerleyişinden duyduğu hoşnutluğu ifade etti ve seferine destek olma sözü verdi.

Tom prometió a Mary que no le contaría a John lo que ella había hecho.

Tom Mary'ye onun ne yaptığını John'a söylemeyeceğine dair söz verdi.