Translation of "Límite" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Límite" in a sentence and their turkish translations:

No hay límite.

Hiçbir sınırlama yok.

Todo tiene su límite.

Her şeyin kendi sınırları var.

El límite es el cielo.

Gökyüzü sınırdır.

La fecha límite se acerca.

- Son teslim tarihi yaklaşıyor.
- Son tarih yaklaşıyor.

La fecha límite fue ayer.

Süre sonu dündü.

Su vanidad no tiene límite.

Onun kibrinin sınırı yok.

Llamada trastorno límite de la personalidad.

bir kişilik bozukluğu tanısı kondu.

No excedas el límite de velocidad.

Hız sınırını aşmayın.

Estoy al límite de mi paciencia.

Sabrımın sonundayım.

No hay un límite de velocidad.

Hız sınırı yok.

Todo el mundo está al límite.

Herkesin sinirleri gergin.

La paciencia de ellos estaba al límite.

Sabırları bitmek üzereydi.

Él había llegado al límite de su paciencia.

Sabrının sınırlarına ulaşmıştı.

Hay un límite entre Estados Unidos y México.

Amerika ve Meksika arasında bir sınır vardır.

La cobertura nubosa lleva su visión nocturna al límite.

Bulutların gelmesiyle gece görüşü sınırlanıyor.

Pero hay un límite que no se puede cruzar.

Ama aşılmaz bir çizginin varlığını fark ediyorsun.

Hay un límite de dos maletas para cada pasajero.

Her yolcu için iki parça bagaj limiti vardır.

Tom no sabía que la fecha límite era hoy.

Tom son teslim tarihinin bugün olduğunu bilmiyordu.

En Japón, otra especie está al límite de su supervivencia.

Japonya'da ucu ucuna hayatta kalabilen başka bir tür var.

- Él agotó su paciencia.
- Llegó al límite de su paciencia.

Sabrının sonuna geldi.

Es muy difícil dibujar el límite entre amor y amistad.

Aşk ve arkadaşlık arasındaki sınırı çizmek çok zordur.

Como resultado, la parte rota es demasiado grande para el límite

bunun sonucunda kırılan parça haddinden çok fazla büyük olduğu için

Al interferir en la vida de los animales, cruzas un límite.

Hayvanların hayatına karışınca çizgiyi aşmış oluyorsun.

- ¿Podrás hacerlo para la fecha tope?
- ¿Podrás hacerlo para la fecha límite?

Tarih koyar mısın?

- He llegado al límite de mi capacidad.
- No doy más de mí.

Ben yeteneğimin sınırlarına ulaştım.

- Esta vez te pasaste de límite.
- Esta vez te has pasado de la raya.
- Esta vez te fuiste al chancho.

- Bu defa çok ileri gittin.
- Bu sefer çizmeyi aştın.
- Bu kez haddini çok aştın.
- Bu defa ölçüyü kaçırdın.