Translation of "Tuviera" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Tuviera" in a sentence and their turkish translations:

Si tuviera...

Eğer...

- Si tuviera tiempo, podría ayudarte.
- Si tuviera tiempo, te ayudaría.

- Zamanım olsa, sana yardım edebilirim.
- Zamanım olsaydı, sana yardım edebilirdim.

Si tuviera dos vidas,

iki hayatım olsa

Ojalá tuviera más tiempo.

Keşke daha fazla zamanım olsa.

Ojalá tuviera más amigos.

Keşke daha fazla arkadaşım olsa.

¡Si solo tuviera alas!

Keşke kanatlarım olsa!

Ojalá tuviera mucho dinero.

Keşke çok param olsa.

Ojalá tuviera un coche.

Keşke bir arabam olsa.

- Si tuviera dinero, lo podría comprar.
- Si tuviera dinero lo podría comprar.

Param olsa onu alabilirim.

- Si tuviera dinero, compraría un computador.
- Si tuviera dinero, compraría una computadora.

Eğer param olsa, bir bilgisayar satın alırım.

O que no tuviera dinero.

inanmak öğretilmişti.

Si tuviera tiempo aprendería francés.

Zamanım olursa, Fransızca çalışırım.

Ojalá no tuviera que trabajar.

Keşke çalışmak zorunda olmasam.

Si tuviera tiempo, te ayudaría.

Zamanım olsaydı, sana yardım ederdim.

Ojalá tuviera más dinero conmigo.

Keşke yanımda biraz daha param olsa.

Ojalá tuviera alas para volar.

Keşke uçmak için kanatlarım olsa.

Comería queso, si lo tuviera

Eğer olsaydı peynir yerdim.

Entonces, si personalmente tuviera tanto dinero

Yani şahsen benim o kadar param olsa

Si tuviera suficiente tiempo, hablaría contigo.

Yeterli zamanım olsa, seninle konuşurum.

Ojalá nuestra clase tuviera aire acondicionado.

Keşke sınıfımız klimalı olsa.

Si tuviera tiempo, aceptaría su invitación.

Ben boş olsam, onun davetini kabul ederim.

Si yo tuviera veinte, podría votar.

Yirmi yaşında olsam oy verebilirim.

Estaría bien si tuviera un coche.

Bir arabam olsa iyi olur.

Iría a visitarte si tuviera tiempo.

Zamanım olursa seni ziyaret ederim.

Ojalá tuviera tiempo para tener novia.

Keşke bir kız arkadaş için zamanım olsa.

Si tuviera tiempo iría al cine.

Zamanım olsa sinemaya giderim.

Si tuviera dinero compraría el ordenador.

Param olsaydı, bilgisayarı satın alırdım.

Si tuviera dinero, te lo daría.

Param olsa, ona verirdim.

Ojalá tuviera un millón de dólares.

Keşke bir milyon dolarım olsa.

Puede que Tom no tuviera tiempo.

Belki Tom'un zamanı yoktu.

Ojalá tuviera un amigo como tú.

Keşke senin gibi bir arkadaşım olsa.

Ojalá tuviera tanto dinero como Tom.

Keşke Tom'un sahip olduğu kadar çok param olsa.

- Ojalá tuviera más tiempo para conversar contigo.
- Ojalá tuviera más tiempo para hablar con usted.

Keşke seninle konuşmak için daha fazla zamanım olsa.

O si tuviera más o menos materia?

onların geçmişleri nasıl değişirdi?

Si tuviera más tiempo, aprendería a bailar.

Daha fazla zamanım olsa, nasıl dans edileceğini öğrenirim.

Si tuviera suficiente dinero, compraría el libro.

Yeterli param olsa, kitabı alırım.

Ojalá no tuviera que hacer estos informes.

Keşke bu raporları yapmak zorunda olmasam.

Ojalá tuviera la oportunidad de aprender ruso.

Keşke Rusça öğrenme fırsatım olsa.

Si yo tuviera dinero, compraría esta computadora.

Eğer param olsaydı, bu bilgisayarı satın alırdım.

Si no tuviera dinero no tendría casa.

Param olmasaydı bir ev almazdım.

Tom no quería admitir que tuviera miedo.

Tom korkmuş olduğunu itiraf etmek istemiyordu.

Ojalá tuviera un buen diccionario de francés.

Keşke iyi bir Fransızca sözlüğüm olsa.

Tom no estaría aquí si tuviera dinero.

Tom'un parası olsa burada olmazdı.

Si yo tuviera dinero, compraría el ordenador.

Param olsa bir bilgisayar alırım.

Ojalá tuviera la capacidad para hacer eso.

Keşke bunu yapmak için yeteneğim olsa.

¡Ojalá yo tuviera un novio como Tom!

Keşke Tom gibi bir erkek arkadaşım olsa.

Si yo tuviera tiempo, visitaría más exposiciones.

Zamanım olsaydı daha çok müze gezerdim.

Ojalá tuviera una razón para no ir.

Keşke gitmemek için bir nedenim olsa.

Si yo tuviera un perro, lo llamaría Tom.

Köpeğim olsa ona Tom derdim.

- Ojalá tuviera mucho dinero.
- Ojalá tuviese mucho dinero.

Keşke çok param olsa.

Si tuviera dinero, saldría seguido y me divertiría.

Param olsa, sık sık dışarı çıkar ve eğlenirim.

Si tuviera suficiente dinero, podría comprar este libro.

Yeterli param olsa, ben bu kitabı satın alabilirim.

No sabía que él tuviera un corazón frágil.

Ben onun zayıf bir kalbi olduğunu bilmiyordum.

- Ojalá tuviera alas para volar, y poder ir a rescatarla.
- Si tuviera alas para volar, habría ido a salvarla.

Uçmak için kanatlarım olsaydı, onu kurtarmaya giderdim.

Si yo tuviera dinero suficiente, podría ir al extranjero.

Yeterli param olsa, ben yurtdışına gidebilirim.

Si no tuviera que trabajar, podría leer estos libros.

İşim olmasa, bu kitapları okuyabilirim.

Y si tuviera una opinión, no te la diría.

Ve bir fikrim olsa, onu sana söylemem.

Si tuviera dinero haría un viaje alrededor del mundo.

Param olsaydı, bir dünya turu yapardım.

Sigo haciendo esto, ya que si tuviera realmente poderes mágicos,

Bunu yapmaya devam ediyorum çünkü bildiğiniz gibi,

Que cada niña tuviera un minuto exacto en cada turno.

tam olarak bir dakika geçirmesi için bir kronometre var.

Si tuviera dinero suficiente, me gustaría comprar ese lindo coche.

Yeterli param olsaydı o hoş arabayı alırdım.

¡Si la mierda tuviera valor el hombre nacería sin ano!

Eğer bokun bir değeri olsaydı insan kıçsız doğardı.

Quería que Tom tuviera una copia de mi nueva novela.

Tom'un yeni romanımdan bir tane almasını istedim.

¿No encuentran que es raro que ella tuviera tanto apuro?

Bu kadar acele etmesini tuhaf bulmuyor musunuz?

No había nadie que no tuviera lágrimas en los ojos.

Gözü yaşsız kimse yoktu.

- Desearía tener una casa propia.
- Ojalá tuviera una casa propia.

Keşke kendime ait bir evim olsa.

No sabía que Tom tuviera un nivel de francés nulo.

Tom'un hiç Fransızca konuşamadığını bilmiyordum.

Y eso permitió que la Tierra tuviera una inclinación axial estable

bu sayede de dengeli bir dönüş ekseni eğikliğinin yanı sıra,

Cuando tuviera la oportunidad, se vengaría de todos uno por uno

eline bir fırsat geçtiğinde herkesten teker teker intikamını alıyordu

Tom dijo que no creía que Mary tuviera carné de conducir.

Tom Mary'nin bir ehliyeti olduğunu düşünmediğini söyledi.

Iría a la biblioteca si tuviera un auto para llegar allí.

Oraya gitmek için bir arabam olsa kütüphaneye giderim.

Si tuviera un millón de yenes ahora, me compraría un coche.

Şimdi 1,000,000 yenim olsa, bir araba alırım.

Si Tom tuviera problemas de dinero, pienso que nos lo contaría.

Tom'un para sorunları olsaydı bize bildirirdi.

Tom planeaba visitar a Mary a la primera oportunidad que tuviera.

Tom eline geçecek ilk fırsatta Mary'yi ziyaret etmeyi planlıyor.

Tom planeaba hablar con Mary a la primera oportunidad que tuviera.

Tom eline geçecek ilk fırsatta Mary ile konuşmayı planladı.

Si tuviera que estudiar, me quedaría en casa todos los días.

Okumak zorunda kalsam, her gün evde kalırım.

Y quien tuviera la calificación más alta sería el vigilante de clase.

ve en yüksek puanı alan kişinin sınıf başkanı olacağını söyledi.

Y encontré que lo más probable es que tuviera un disco deteriorado

ve anladım ki büyük ihtimalle omurgasının alt tarafında

El trigo se esparciría para que la nueva novia tuviera muchos hijos.

Yeni geline de bol bol çocukları olsun diye buğday saçılırdı

Si tuviera más dinero me podría mudar a una casa más grande.

Daha çok param olsa daha büyük bir eve taşınabilirim.

Si tuviera 25% más de ingresos, estaría más satisfecho con mi vida.

Eğer yüzde 25 daha fazla gelirim olsaydı yaşamımdan daha hoşnut olurdum.

- Si tuviese dinero, te lo daría.
- Si tuviera dinero, te lo daría.

Param olsa, ona verirdim.

- Si yo tuviera alas, volaría hasta ti.
- Si tuviese alas, volaría hasta ti.

Kanatlarım olsa, sana uçarım.

- Si tuviese dinero suficiente, lo podría comprar.
- Si tuviera suficiente dinero, podría comprarlo.

Yeterli param olsa, onu satın alabilirim.

Cuando tenía diez años, pensaba que cuando tuviera dieciséis, mi vida sería genial.

On yaşındayken, ne zaman on altı yaşımda olacağımı, hayatımın harika olacağını düşünürdüm.

- Esta torta tiene gusto a queso.
- Este pastel sabe como si tuviera queso.

Bu kek içinde peynir varmış gibi tat veriyor.

Tom esperaba que la lluvia amainara antes que tuviera que caminar a casa.

Tom eve yürümek zorunda kalmadan önce yağmurun duracağını umuyordu.

Siempre tuviera información actualizada sobre la ubicación y la fuerza de sus propias fuerzas ...

her zaman kendi kuvvetlerinin yeri ve gücü hakkında güncel bilgilere sahip olmasını sağladı ...

Me aburriría si tuviera que contar hasta quinientos veinticuatro mil trescientos setenta y dos.

524.372'e kadar saymak zorunda kalsam, sıkılırım.

Tom no pensó que tuviera suficiente dinero en su billetera para pagar la cuenta.

Tom hesabı ödemek için cüzdanında yeterli parası olduğunu düşünmüyordu.

Hice lo que tenía que hacer, y si tuviera que hacerlo otra vez, lo haría...

Yapmam gerekeni yaptım, eğer bir kez daha yapmak zorunda olsam yine yapardım.

Si un hombre tuviera 11 ovejas y todas menos 9 murieran, ¿cuántas ovejas le quedarían?

Bir adamın 11 tane koyunu varsa ve onların 9'u öldüyse geriye kaç tane koyunu kalmış olur?

Cuando tenía diez años pensaba que mi vida sería buena onda cuando tuviera dieciséis años.

On yaşındayken, ne zaman on altı yaşımda olacağımı, hayatımın harika olacağını düşünürdüm.

tuviera que luchar en cada paso del camino, contraatacando siempre que fuera posible y ofreciendo resistencia

her adımda savaşmasını, mümkün olduğunda karşı saldırıda

Parecía como si el comedor tuviera una continuación mientras estaba sentado en el comedor en la pared.

Sanki yemek salonunda otururken yemek salonunun devamı varmış gibi görünüyordu duvarda

Es injusto que una de las latas tuviera solo cinco, en lugar de siete, piezas de sardinas.

Bu kutularda yedi yerine sadece beş parça sardalya olması haksızlık.

Aún si Tom le contó a Mary acerca de su problema, él no quería escuchar ningún consejo que ella tuviera para resolverlo.

Tom Mary'ye kendi probleminden bahsetmesine rağmen, onu nasıl çözeceğine dair onun herhangi bir tavsiyesini dinlemek istemiyordu.