Translation of "Piso" in Turkish

0.018 sec.

Examples of using "Piso" in a sentence and their turkish translations:

- Encera el piso.
- Encerá el piso.

- Zemini parlatın.
- Yerleri cilala.

- ¿En qué piso vives?
- ¿En qué piso vivís?

Hangi katta yaşıyorsun?

Alquilamos el piso.

Daireyi kiraladık.

Limpiemos el piso.

Yeri paspaslayalım.

Barre el piso.

Yeri süpür.

¿En qué piso vivís?

Hangi katta oturuyorsun?

Tom miró al piso.

Tom yere baktı.

¿En qué piso estoy?

Ben hangi kattayım?

Estoy ocupado buscando piso.

Ben bir daire aramakla meşgulüm.

¿En qué piso vives?

Hangi katta oturuyorsun?

Está en el octavo piso.

O sekizinci kattadır.

Ella bajó al quinto piso.

Beşinci kata indi.

Se cayó del quinto piso.

Beşinci kattan düşmüş.

Estoy en el octavo piso.

Ben sekizinci kattayım.

María está trapeando el piso.

Mary zemini paspaslıyor.

¿El piso tiene tres habitaciones?

Apartman dairesinin üç yatak odası var mı?

Tom estaba en el piso.

- Tom yerdeydi.
- Tom yerde yatıyordu.

Derramé huevo en el piso.

Yumurtayı yere döktüm.

Le hice barrer el piso.

Ona yeri süpürttüm.

El piso estaba muy frío.

Zemin çok soğuktu.

El piso todavía está mojado.

Zemin hâlâ ıslak.

Vivo en el quinto piso.

Beşinci katta oturuyorum.

Vivimos en el sexto piso.

Altıncı katta oturuyoruz.

¿En qué piso él vive?

O hangi katta yaşıyor?

Él escupió en el piso.

O yere tükürdü.

Poné eso en el piso.

Onu yere koy.

No se queda en el piso

sabit üzerinde durmuyor yani

Viven en el piso de abajo.

Onlar alt katta yaşıyor.

Tom vio algo en el piso.

Tom yerde bir şey gördü.

No hay sangre en el piso.

Yerde hiç kan yok.

Había sangre por todo el piso.

Döşemenin her tarafında kan vardı.

Tom se sentó en el piso.

Tom yere oturdu.

- Alquilamos el piso.
- Alquilamos el departamento.

Daireyi kiraladık.

Un piso de madera es hermoso.

Ahşap bir zemin güzeldir.

Soy Paul, tu compañero de piso.

Ben Paul, senin ev arkadaşın.

¡Ten cuidado! El piso está humedo.

Dikkatli ol, yer ıslak.

- ¿Qué planta es?
- ¿Qué piso es?

Bu hangi kat?

Lustré el piso y los muebles.

Zemini ve mobilyayı parlattım.

Comparto mi piso con mi hermano.

Apartman dairemi erkek kardeşimle paylaşıyorum.

Había una mesita cuadrada atornillada al piso

Yere monte edilmiş küçük, kare bir masa,

El agua se derrama por el piso,

suyun yerlere aktığını,

La muñeca estaba tirada en el piso.

Bebek yerde yatıyordu.

Camina con cuidado. El piso está resbaloso.

Adımına dikkat et. Zemin kaygan.

Mi oficina está en el quinto piso.

Bürom beşinci kattadır.

La biblioteca está en el cuarto piso.

Kütüphane 4. kattadır.

Nuestra biblioteca está en el tercer piso.

Kütüphanemiz üçüncü katta.

Solo los patanes escupen en el piso.

Sadece magandalar yere tükürür.

Mi habitación está en el cuarto piso.

Benim odam dördüncü katta.

Cuidado, hay un hueco en el piso.

Dikkatli ol. Zeminde bir delik var.

Tom y John son compañeros de piso.

Tom ve John oda arkadaşları.

No dejes tus lentes en el piso.

Gözlüklerini yerde bırakma.

El ascensor paró en el segundo piso.

Asansör ikinci katta durdu.

Mi departamento está en el cuarto piso.

Benim apartmanım dördüncü kattadır.

La biblioteca está en el segundo piso.

Kütüphane ikinci katta.

Su oficina está en el octavo piso.

Onun ofisi sekizinci kattadır.

El fuego se inició en el primer piso.

Birinci katta bir yangın patlak verdi.

Se produjo un incendio en el quinto piso.

- Beşinci katta bir yangın patlak verdi.
- 5. katta bir yangın çıktı.

- Tom trapeó el piso.
- Tom fregó el suelo.

Tom zemini paspasladı.

El camarero estuvo en el piso de abajo.

Garson alt kattaydı.

No puedo trapear este piso. Está demasiado sucio.

Bu zemini paspaslayamam. O çok kirli.

"¿Dónde queda mi sala?" "En el tercer piso."

"Sınıfım nerede?" "Üçüncü katta."

Mi estudio se encuentra en el segundo piso.

Benim çalışma odam yukarıda.

- El suelo está frío.
- El piso está frío.

Zemin soğuk.

Él tiene el hábito de escupir al piso.

Onun yere tükürme alışkanlığı vardır.

Había trozos de vidrio roto en el piso.

Yerde kırık cam parçaları vardı.

¿De nuevo te olvidaste de encerar el piso?

Zemini tekrar mumlamayı unuttun mu?

Está en el primer piso de aquel edificio.

O, o binanın birinci katında.

Mi habitación está en el piso de arriba.

Benim odam üst katta.

- El baño de damas está en el tercer piso.
- El baño de mujeres se encuentra en el tercer piso.

Bayanların odası üçüncü kattadır.

Este ascensor no sube más allá del sexto piso.

Bu asansör sadece altıncı kata kadar gider.

El baño de hombres está en el segundo piso.

Erkekler tuvaleti ikinci katta.

Su cabello era tan largo que alcanzaba el piso.

Saçları yere ulaşacak kadar uzundu.

Mi habitación es el número catorce del tercer piso.

Odam üçüncü katta on dört numara.

Tengo que encontrar un piso para alquilar en Barcelona.

Barselona'da kiralık bir daire bulmam gerek.

Me dejé el diccionario en el piso de abajo.

Sözlüğümü alt katta bırakmışım.

Tom vive en el tercer piso de este edificio.

Tom bu apartmanın üçüncü katında yaşar.

Tom le pidió a Mary que barriera el piso.

Tom Mary'den yeri süpürmesini istedi.

- La sala de consultas del doctor se encuentra en el segundo piso.
- El consultorio del doctor se encuentra en el segundo piso.

Doktorun ofisi ikinci katta.

En el segundo piso puedes encontrar el tesoro de Karun

İkinci katında Karun hazinesi bölümünü bulabilirsiniz

La vasija se cayó al piso y se hizo trizas.

Vazo yere düştü ve parçalandı.

Todo lo que tienes que hacer es barrer el piso.

Yapmak zorunda olduğun bütün şey zemini süpürmektir.

La oficina del señor Popescu está en el décimo piso.

Bay Popescu'nun ofisi onuncu katta.

Hay ventanas en el piso, y puertas en el techo.

Zeminde pencereler; tavanda kapılar var.

En el séptimo piso se encuentran cuatro restaurantes de lujo.

Yedinci katta dört lüks restoran var.

Tom vio el diario en el piso y lo levantó.

Tom gazeteyi yerde gördü ve onu aldı.

Ella se sentó en el piso con los ojos cerrados.

Gözleri kapalı bir şekilde yere oturdu.

Un grupo de niños están jugando en el piso debajo.

Bir grup çocuk alt katta oynuyor.

- Vivo en la planta baja.
- Vivo en el primer piso.

Zemin katta oturuyorum.

Tom se quitó los calcetines y los arrojó al piso.

Tom çoraplarını çıkardı ve onları yere attı.

A mi hermana se le cayó el plato al piso.

Kız kardeşim tabağını yere düşürdü.

¿Cuántas habitaciones hay en el segundo piso de tu casa?

Evinin ikinci katında kaç oda vardır?

Voy a barrer el piso mientras vos lavás los platos.

Sen bulaşıkları yıkarken ben yeri süpüreceğim.

Comprar un piso ha dejado de ser una buena inversión.

Ev satın almak iyi bir yatırım olmaktan çıktı.

Estaba cenando con un amigo en mi nuevo piso en Brighton,

Brighton'da yeni dairemdeyim, bir arkadaşla akşam yemeği yiyoruz,

El piso de cemento debajo de mí tenía una película adhesiva

Altımda çimentodan zeminde yapışkan bir film vardı,