Translation of "Motivo" in Turkish

0.041 sec.

Examples of using "Motivo" in a sentence and their turkish translations:

Entiendo el motivo.

Sebebini anlıyorum.

- Me insultó sin motivo.
- Él me insultó sin motivo.

Nedeni olmadan bana hakaret etti.

- No veo motivo para parar.
- No encuentro motivo para parar.

Durdurmak için bir sebep görmüyorum.

Todos queremos un motivo.

Hepimiz nedenler olsun istiyoruz.

Lo usamos como motivo

Motif olarak kullanıyoruz

Quiero saber el motivo.

- Sebebi bilmek istiyorum.
- Sebebini bilmek istiyorum.

- Por ningún motivo él se rio.
- Él se rio sin motivo.

Sebep yokken güldü.

No logro ver el motivo.

Sebebi görmüyorum.

No hay motivo para enfadarse.

Kızmak için hiçbir neden yok.

Me insultó sin ningún motivo.

Nedensiz olarak bana hakaret etti.

No se conoce el motivo.

Sebep bilinmiyor.

No hay ningún motivo de queja.

Şikâyet için sebep yok.

¿Cuál es el motivo del retraso?

Ne gecikmeye sebep oluyor?

No tengo ningún motivo para mentirte.

Sana yalan söylemek için hiçbir nedenim yok.

¿Cuál fue su motivo para hacerlo?

Onu yapmasının sebebi neydi?

No hay ningún motivo para alarmarse.

O, panik yapmak için bir neden değil.

No, él no tiene ningún motivo.

Hayır, onun bir güdüsü yok.

Por ese motivo mi papel como profesora

İşte bu yüzden, öğretmen olarak öğrencilerimin

¿Cuál es el motivo para aquella mentira?

O yalanın nedeni nedir?

Algunas personas discuten sin absolutamente ningún motivo.

Bazı insanlar hiçbir neden olmadan kavga ederler.

¿Cuál es el motivo de su visita?

Ziyaretinizin amacı nedir?

¿Cuál es el motivo de su viaje?

Seyahatinin nedeni ne?

El motivo del asesinato es todavía desconocido.

Cinayetin nedeni henüz bilinmiyor.

¿Cuál es el motivo para esta situación?

Bu durumun sebebi ne?

Y de verdad deseaban que entendiese el motivo.

ve bu nedeni görebilmemi gerçekten istediler.

Nadie parecía tener un motivo para el asesinato.

Hiç kimsenin cinayet için bir nedeni var gibi görünmüyordu.

- El motivo es claro.
- La razón es clara.

- Sebep açıktır.
- Sebep açık.

Probablemente Uds. también, pero yo tenía un motivo favorito.

Muhtemelen hâlâ öyle, ama benim kurtarıcı bir çizimim vardı,

- ¿Cuál podría ser el motivo?
- ¿Cuál podría ser la razón?

Sebep ne olabilirdi?

Por ese motivo cuatro de cada cinco adictos a la heroína

İşte bu nedenle, eroin bağımlısı olan her beş kişiden dördü,

El profesor le echó la bronca al alumno sin motivo alguno.

Öğretmen suçsuz yere öğrenciyi azarladı.

- ¿Cuál es el motivo de tanta risa?
- ¿Qué es tan gracioso?

O kadar komik olan nedir?

Con motivo de la conferencia con el modesto nombre de "ISS World".

bir konferans için 2002 baharında bir araya geldi.

- Repentinamente empecé a ganar peso.
- Empecé a subir de peso sin motivo.

Aniden kilo almaya başladım.

Dame un buen motivo por qué debería comer vacas más que perros.

Köpek yerine neden inek yemem gerektiği hakkında bana iyi bir gerekçe verin.

¿Cuál fue el motivo por el que rompiste con tu último novio?

- Son erkek arkadaşınla neden ayrıldın?
- Son sevgilinden ayrılmana sebep olan neydi?

No es solo el motivo por el que no compran boletos de lotería.

sadece piyango bileti almanı engellemez

Es el motivo por el que hay un sinfín de cosas que quieren,

ayrıca istediğin pek çok şeyin sana ulaşılmaz

Se barría bajo la alfombra y era motivo de verguenza para las familias.

Bu saklanan ve ailelerde utanca neden olan bir konuydu.

El motivo por el que el radar puede revelar el lecho de roca

Radarın ana kayaları görüntülemesinin nedeni

El motivo por el que fallaste es que no lo intentaste lo suficiente.

Başarısız olmanın nedeni yeterince sıkı çabalamamandır.

A su vez, es el motivo por el que los adictos a los opiáceos

Ve dolayısıyla, opiyat bağımlısı olan kişiler

Las teorías existen por este motivo. Los científicos existen para servir a la humanidad.

Teoriler zaten bu yüzden vardır. Bilim adamları insanlığa hizmet için vardır.

, el metano llamado gas de la risa no es motivo de risa. Quizás incluso

gülme gazı denen metan kahkaha sebebi değil. Hatta

- ¿Cuál es el motivo de su visita?
- ¿Cuál es el propósito de su visita?

- Ziyaretinizin amacı nedir?
- Ziyaret amacınız nedir?

Tal vez sea éste el motivo por el que Tom no esté hoy aquí.

Belki Tom'un bugün burada olmamasının nedeni budur.

Tom no podía pensar en ninguna motivo por el que él no debiera quedarse.

Tom onun niçin kalmaması gerektiğine dair hiçbir neden düşünemiyordu.

¿Pueden pensar en algún motivo por el que Tom y Mary no debieran casarse?

Tom ve Mary'nin niçin evlenmemeleri gerektiği hakkında herhangi bir sebep düşünebiliyor musun?

Tom no podía pensar en ningún motivo por el que necesitara regresar temprano a casa.

Tom eve erken gitmesi gerektiğine dair hiçbir neden düşünemiyordu.

- Sé el motivo, pero no puedo decírtelo.
- Sé la razón, pero no te la puedo decir.

Sebebini biliyorum fakat sana söyleyemem.

Todos los animales, salvo los hombres, saben que el motivo principal de la vida es disfrutarla.

Bütün hayvanlar, insanın dışında, yaşamın asıl işinin ondan zevk almak olduğunu biliyor.

Tu novio es una persona problemática, pero esto no es un motivo suficiente para rendirse o para interrumpir vuestra relación.

- Erkek arkadaşın sorunlu bir kişi ama bırakmak ya da kopmak için yeterince iyi bir neden değil.
- Erkek arkadaşın problemli biri ama bu onu bırakman ya da ilişkini bitirmen için yeterli bir sebep değil.

Por algún motivo, la gente me ha estado evadiendo como a la plaga desde el momento que volví de la India.

Her nedense, Hindistan'dan döndüğümden beri insanlar benden bir veba gibi kaçıyorlar.

- Tal vez sea éste el motivo por el que Tom no esté hoy aquí.
- Quizá sea ésta la razón por la que Tom no esté hoy aquí.

Belki Tom'un bugün burada olmamasının nedeni budur.

- Tom no podía pensar en ninguna razón para no darle el regalo a Mary.
- Tom no podía pensar en ningún motivo para no entregarle el obsequio a Mary.

Tom Mary'ye hediye vermemek için bir neden düşünemedi.