Translation of "Humana" in Turkish

0.016 sec.

Examples of using "Humana" in a sentence and their turkish translations:

Ansiamos la conexión humana.

İnsanlarla bağ kurmaya ihtiyaç duyarız.

Es la naturaleza humana.

İnsanın doğasında var.

Dignidad humana y seguridad pública.

insanlar ile de ilgileniyoruz.

Tres cuartos de agua humana

İnsanın dörtte üçü su

Ellos formaron una cadena humana.

Onlar bir insan zinciri oluşturdular.

La vida humana es sagrada.

İnsan hayatı kutsaldır.

Evento que reescribe la historia humana

insanlık tarihini yeniden yazdıran olay

Y reescribe completamente la historia humana

ve tamamen insanlık tarihini yeniden yazdırıyor

¿Cuándo se acabará la avaricia humana?

İnsanın açgözlülüğü ne zaman son bulacak?

La hiena imita la voz humana.

Sırtlan insan sesi taklit eder.

La estupidez humana no tiene límites.

İnsan aptallığı sınır tanımıyor.

Es realmente habitable para la vida humana,

aslında insan yaşamı için yaşanabilir olan

Pero cuando escucho la expresión "tecnología humana",

Fakat ben ''insancıl teknoloji'' ifadesini duyunca

Todo fue concebido por la mente humana.

Hepsi ilk olarak insanların akıllarında tasavvur edildi.

Una humana ultrasana sin un solo defecto

ufacık bir noksanlığı dahi olmayan ultra sağlıklı bir insan,

Podemos replantear el clima como salud humana,

iklimin aslında insan sağlığıyla ilgili olduğunu yeni bir çerçeveye oturtabiliriz

Que es perjudicial para la salud humana

ki bu da insan sağlığına zararlıdır

Este pájaro puede imitar la voz humana.

Bu kuş insan sesini taklit edebilir.

- El dinero es el dios de la raza humana.
- Dinero es el dios de la raza humana.

Para, insanoğlunun tanrısıdır.

Quizás ningún otro objeto en la vida humana,

insan hayatında muhtemelen başka hiçbir nesne

De boicotear el camino sobre la experiencia humana.

etrafından dolanmayı bırakalım.

No puede haber una sociedad humana sin conflictos.

Hiçbir insan toplumu çatışmasız olamaz.

Algunos minerales son importantes para la salud humana.

Bazı mineraller insan sağlığı için önemlidir.

- Creo sinceramente que la imaginación humana no tiene límites.
- Creo sinceramente que la imaginación humana carece de límites tangibles.

İnsanın hayal gücünün sınırsız olduğuna güçlü bir şekilde inanıyorum.

Solo los estoy reduciendo al rango de audición humana.

yalnızca insanların duyum düzeyine indirgiyorum

Tiene las mismas propiedades ópticas que la carne humana.

İnsan etiyle aynı optik özelliklere sahip.

La historia humana comenzó a reescribirse con este evento

insanlık tarihi bu olayla yeniden yazılmaya başlandı

Los gestos son muy importantes en la comunicación humana.

Jestler insan iletişiminde çok önemlidir.

La avaricia humana amenaza la existencia de muchas especies.

İnsan açgözlülüğü birçok türün varlığını tehdit ediyor.

El lenguaje como lo conocemos es una invención humana.

Bildiğimiz anlamda dil, bir insan icadıdır.

El dinero es el dios de la raza humana.

Para, insanoğlunun tanrısıdır.

Estos números van más allá de la comprensión humana.

Bu şekiller insan anlayışının ötesindedir.

La guerra es la destrucción de la vida humana.

Savaş, insan hayatının tahribidir.

Una dieta natural es conveniente para la digestión humana.

Doğal bir diyet, insan sindirimi için uygundur.

Cuando nos falta la conexión humana, buscamos formas de obtenerla,

Ve insanlarla bağımız olmadığı zaman, uğraşırız, bağ kurmanın bir yolunu buluruz

Para sobrevivir a la siguiente fase de nuestra existencia humana,

İnsan varlığımızın bu sonraki aşamasında hayatta kalmak için,

De hecho, la realidad más grande en la historia humana.

insanlık tarihinin en büyük gerçeği.

Finalmente, la Ilustración, ¿va en contra de la naturaleza humana?

Son olarak, Aydınlanma insan doğasına aykırı mı?

Las bombas atómicas son un peligro para la raza humana.

Atom bombaları insan ırkı için bir tehlikedir.

En muchas partes, la naturaleza está amenazada por actividad humana.

Birçok yerde, doğa insan faaliyeti tarafından tehdit edilir.

El aire, como la comida, es una necesidad humana básica.

Hava, yemek gibi insanların temel ihtiyaçlarındandır.

No tenemos que elegir entre los logros y la conexión humana.

Başarı ve insan iletişimi arasında seçim yapmak zorunda değiliz.

Consideren brevemente la historia de la civilización humana en la Tierra.

Dünya'daki insan uygarlığının hikâyesini kısaca düşünün.

Esto se aplica a la ciencia, la curiosidad humana, la solidaridad

Bilim, merak duygusu ve dayanışma için de geçerlidir.

De nuevo, las hormigas tienen otra característica similar a la humana

yine karıncaların insana benzer bir özelliği daha var

Vista de lejos, esta piedra se parece a una cara humana.

Uzaktan bakıldığında taş bir insan yüzü gibi görünüyor.

Si no fuera por el agua, la vida humana sería imposible.

Eğer su olmasaydı, insan yaşamı imkansız olurdu.

La magia y los monstruos son productos de la imaginación humana.

Büyü ve canavarlar hayal ürünüdürler.

Los productos con especies transgénicas son peligrosos para la vida humana.

GDO'lu ürünler insan hayatı için tehlikelidir.

Y es difícil tener relaciones sexuales cuando carecen de conexión humana, ¿no?

Ve, tabii, bağ olmadan seks yapmak zordur, değil mi?

La lluvia ácida en el agua de beber afecta la salud humana.

İçme suyundaki asit yağmuru insan sağlığını etkiler.

De delincuencia humana no sangrienta, en primera instancia, al cual se puede apetecer.

insanlık suçu bu, ilk aşamada kan dökülmüyor.

¿Son las naciones la última etapa de la evolución en la sociedad humana?

Milletler insan toplumunda son evrim aşaması mı?

O puedo poner hojas y ramas sobre la mochila para disimular mi forma humana.

Ya da çantama biraz yaprak ve dal doldurup keskin insan formu görüntüsünü kırarım.

Pero una cosa que sabemos es que sabemos muy poco sobre la historia humana

fakat bildiğimiz bir şey var o da insanlık tarihi hakkında çok az şey bildiğimizdir

Muchas personas tienen curiosidad de saber cuál es el sabor de la carne humana.

Birçok kişinin, insan etinin tadının nasıl olduğuna dair bir merakı vardır

La taza de crecimiento en China es la más rápida de la historia humana.

Çin'in büyüme hızı, insanlık tarihinde en hızlı.

¿Por qué un animal silvestre sacaría algo de las visitas de una extraña criatura humana?

Kendi hâlindeki vahşi bir hayvan, ziyarete gelen bu garip insan yaratığından ne kazanabilir ki?

El mayor defecto de la raza humana es nuestra incapacidad para entender la función exponencial.

İnsan ırkının en büyük eksikliği üstel işlevi anlamak için bizim yetersizliğimizdir.

La mayor amenaza que enfrentan es la ambición humana y la promesa de una gran ganancia.

Tüm gergedanlar için en büyük tehdit insanlığın açgözlülüğü ve büyük bir kâr vaadi.

Impacto en la vida humana que el efecto del derretimiento de la nieve antártica. Sin embargo

, insan yaşamı üzerinde Antarktika'daki karların erimesinden daha az

El folclorista Jonathan Young dice que lo único que puede lastimarlo era un arma fijada con saliva humana.

Halkbilimci Jonathan Young ona zarar verebilecek tek şeyin, insan tükürüğünde bulunan bir silah olduğunu söylüyor.

Solo dos cosas son infinitas, el universo y la estupidez humana, y no estoy seguro de la primera.

Sadece iki şey sonsuzdur, evren ve insanoğlunun aptallığı, ve ben ilkinden emin değilim.

Nadie sabe cómo influencia el Internet a la memoria humana. Solo tras algunas décadas sabremos algo al respecto.

Kimse İnternet'in insan hafızasını nasıl etkilediğini bilmiyor. Birkaç on yıl sonra bu konu hakkında bilgi sahibi olabileceğiz.

La NASA dice que ya tiene información suficiente para afirmar que una visita humana al planeta rojo es factible.

NASA kızıl gezegeni birinin ziyaret etmesinin uygun olduğunu kanıtlayan yeterli bilgilere sahip olduğunu belirtti.

Toda persona que trabaja tiene derecho a una remuneración equitativa y satisfactoria, que le asegure, así como a su familia, una existencia conforme a la dignidad humana y que será completada, en caso necesario, por cualesquiera otros medios de protección social.

Çalışan her kimsenin kendisine ve ailesine insanlık haysiyetine uygun bir yaşayış sağlayan ve gerekirse her türlü sosyal koruma vasıtalarıyla da tamamlanan adil ve elverişli bir ücrete hakkı vardır.

La educación tendrá por objeto el pleno desarrollo de la personalidad humana y el fortalecimiento del respeto a los derechos humanos y a las libertades fundamentales; favorecerá la comprensión, la tolerancia y la amistad entre todas las naciones y todos los grupos étnicos o religiosos, y promoverá el desarrollo de las actividades de las Naciones Unidas para el mantenimiento de la paz.

Öğretim insan şahsiyetinin tam gelişmesini ve insan haklarıyla ana hürriyetlerine saygının kuvvetlenmesini hedef almalıdır. Öğretim bütün milletler, ırk ve din grupları arasında anlayış, hoşgörü ve dostluğu teşvik etmeli ve Birleşmiş Milletlerin barışın idamesi yolundaki çalışmalarını geliştirmelidir.