Translation of "Haga" in Turkish

0.019 sec.

Examples of using "Haga" in a sentence and their turkish translations:

- ¿Qué quieres que haga?
- ¿Qué quiere usted que haga?
- ¿Qué queréis que haga?
- ¿Qué quieren que haga?
- ¿Qué quiere que haga?
- ¿Qué querés que haga?
- ¿Qué quieres que yo haga?

- Benim yapmamı istediğin şey nedir?
- Ne yapmamı istiyorsun?
- Ne yapmamı istersin?

No haga

yapmayın

- ¿Qué quieres que haga?
- ¿Qué queréis que haga?
- ¿Qué quieren que haga?

Sen ne yapmamı istiyorsun?

- ¿Qué quiere usted que haga?
- ¿Qué queréis que haga?
- ¿Qué quieren que haga?
- ¿Qué quiere que haga?

- Ne yapmamı istiyorsun?
- Ne yapmamı istersin?

- Déjame que lo haga.
- Deja que lo haga.

Onu yapmama izin ver.

- ¿Quieres que haga algo?
- ¿Queréis que haga algo?

Bir şey yapmamı ister misin?

Haga lo que haga, no logro hacer reír a Tom.

Ne yaparsam yapayım Tom'u güldüremem.

Deja que lo haga.

O onu yapsın.

Haga lo que quiera.

İstediğinizi yapın.

¿Queréis que haga café?

Kahve yapmamı ister misin?

Y lo haga demasiado

Çok daha artmasını.

Puede que lo haga.

Ben sadece onu yapabilirim.

Déjame que lo haga.

Onu yapmama izin ver.

¿Quieres que haga café?

Kahve yapmamı ister misin?

Déjame que haga esto.

Şunu yapayım.

- Sólo imita lo que haga.
- Sólo imita lo que haga él.

Sadece onun yaptığını taklit et.

- Necesitamos que alguien haga algo.
- Necesitamos a alguien que haga algo.

Bir şey yapmak için birine ihtiyacımız var.

- ¿Quieres que haga eso por ti?
- ¿Quiere que yo haga eso por usted?
- ¿Quieren que haga eso por ustedes?

Sizin için onu yapmamı ister misiniz?

- ¿Qué querés que haga con esto?
- ¿Qué quieres que haga con esto?

Bununla ne yapmamı istiyorsun?

- Me alegra que te haga feliz.
- Me alegra que lo haga feliz.

Bunun sizi memnun ettiğine memnun oldum.

A Tom no le interesa lo que María haga o no haga.

Mary'nin ne yapıp yapmadığı Tom'un umurunda değil.

- Tom hará que Mary haga eso.
- Tomás hará que María haga eso.

Tom onu Mary'ye yaptıracak.

- ¿Le importa que le haga una pregunta?
- ¿Te importa que te haga una pregunta?
- ¿Os importa que os haga una pregunta?
- ¿Les importa que les haga una pregunta?

- Sana bir soru sorabilir miyim?
- Sana bir soru sormamın sakıncası var mı?

Cuando lo haga, estaremos entregados.

Bu gittikten sonra mecbur kalacağız.

Haga sitio para el equipaje.

Bagaj için yer açın.

Tom odia que haga calor.

Tom havanın sıcak olmasından nefret eder.

Tom odia que haga frío.

Soğuk olduğunda Tom havadan nefret eder.

Posiblemente haga buen día mañana.

Hava yarın muhtemelen iyi olabilir.

No creo que lo haga.

Bunu yapacağımı sanmıyorum.

¿Realmente quieres que haga eso?

Bunu gerçekten yapmamı istiyor musun?

No quieres que haga eso.

Onu yapmamı istemiyorsun.

¿Qué quieres exactamente que haga?

Sen tam olarak ne yapmamı istiyorsun?

No haga eso, por favor.

Lütfen onu yapmayın.

Depende del tiempo que haga.

Havaya bağlı.

¿Qué quieres que haga ahora?

- Şimdi yapmamı istediğin nedir?
- Şimdi ne yapmamı istiyorsun?

Prefiero que Tom lo haga.

Bunu Tom'un yapmasını tercih ederim.

¿Qué más quieres que haga?

Başka ne yapmamı istiyorsun?

¿Qué quieres que haga, Tom?

Ne yapmamı istiyorsun, Tom?

No permitiré que lo haga.

Onun bunu yapmasına izin vermeyeceğim.

Por ahí, haga el favor.

O taraftan, lütfen.

¡No me haga volver aquí!

Beni buraya geri getirtme.

Por favor, haga la cama.

Lütfen yatağı yapın.

Puede que haga buen tiempo.

Belki hava güzeldir.

Espero que haga buen tiempo.

Havanın güzel olacağını umuyorum.

Por favor, no haga ruido.

Lütfen gürültü yapma.

Exactamente, ¿qué quieres que haga?

Tam olarak ne yapmamı istiyorsun?

¿Qué esperas que haga exactamente?

Tam olarak ne yapmamı bekliyorsun?

- ¿Qué quieres que haga?
- ¿Qué quieres que yo haga?
- ¿Qué querías que hiciera?

Benim yapmamı istediğin şey nedir?

- No permitiré a nadie que lo haga.
- No dejaré que nadie lo haga.

Bunu kimsenin yapmasına izin vermeyeceğim.

- ¿Hay algo más que quieres que haga?
- ¿Hay algo más que quieras que haga?

Yapmamı istediğin başka bir şey var mı?

- No dejes que lo haga por sí mismo.
- No dejes que lo haga solo.

Onu kendi başına yapmasına izin verme.

- Déjame que lo haga.
- Déjame hacer esto.
- Déjeme hacer esto.
- Déjame que haga esto.

Bunu yapayım.

- Sé lo que ellos quieren que haga.
- Sé lo que ellas quieren que haga.

Onların ne yapmamı istediklerini biliyorum.

- No me interesa lo que él haga.
- Me da igual lo que él haga.

Onun ne yaptığı umurumda değil.

Dejen que les haga dos preguntas.

Şimdi, size sadece iki detay soracağım:

Uds. quieren que se haga algo.

Siz, bir şeyler yapılmasını istiyorsunuz.

Estaré allí haga frío o calor.

Ne olursa olsun orada olacağım.

No hay nadie que lo haga.

Bunu yapmak için kimse yok.

Todo depende del tiempo que haga.

O, tamamen havaya bağlıdır.

¿Quieres que yo haga ese trabajo?

O işi yapmamı ister misin?

No me importa que haga calor.

Hava sıcaksa umursamıyorum.

Quizás él nunca se haga famoso.

Belki de o asla ünlü olmayacak.

Haga click aquí para más información.

- Daha fazla bilgi için buraya tıklayın.
- Daha fazla bilgi için burayı tıklayın.

¿Qué se supone que yo haga?

Ne yapmam gerekiyor?

No podés pedirle que haga eso.

Onun onu yapmasını isteyemezsin.

¿Cómo esperas que yo haga esto?

Bunu yapmamı nasıl bekliyorsun?

¿De verdad quieres que haga esto?

Gerçekten bunu yapmamı istiyor musun?

Hacé lo que te haga feliz.

Seni ne mutlu ediyorsa yap.

Haga que Tom se quede ocupado.

Tom'u meşgul tut.

Espero que mañana haga buen tiempo.

- Yarın havanın iyi olacağını umuyorum.
- Yarın havanın güzel olacağını umuyorum.

Ojalá mi sueño se haga realidad.

Keşke hayalim gerçek olsa.

Haga una maleta con esta ropa.

Lütfen bu elbiseleri valize koy.

Por favor, no haga preguntas innecesarias.

Lütfen gereksiz sorular sormayın.

Haga doble clic en el ícono.

Simgeye sağ tıklat.

Déjalo que haga lo que quiera.

Onun istediği gibi yapmasına izin ver.

No me haga preguntas tan difíciles.

Bana böyle zor sorular sorma.

Tom me pidió que lo haga.

Tom bunu yapmamı istedi.

¿Cómo se supone que haga esto?

Bunu nasıl yapmalıyım?

- ¡No lo hagas!
- ¡No lo haga!

- Onu yapma.
- Yapmayın!
- Yapma!

Hágalo bien o no lo haga.

- Onu iyi yap ya da onu yapma.
- Şunu ya doğru düzgün yap ya da hiç yapma.

¿Qué quieres que haga con Tom?

Tom ile ne yapmamı istiyorsun?

No me haga usted aguardar mucho.

Beni uzun süre bekletme.

Solo dime qué quieres que haga.

Bana sadece ne yapmamı istediğini söyle.

Es imposible que haga esto solo.

Bunu tek başıma yapmam imkansız.

Me pides que haga lo imposible.

Sen imkansızı yapmamı rica ediyorsun.

Dime lo que quieras que haga.

- Bana ne yapmamı istediğini söyle.
- Benim ne yapmamı istediğini bana söyle.

Haga transbordo en la próxima parada.

Bir sonraki durakta aktarma yapmalısınız.

Obsérvale y repite lo que haga.

Onu izle ve aynı şeyi yap.

Esperemos que haga buen clima mañana.

Yarın havanın iyi olmasını umalım.

¿Qué quiere Tom que haga Mary?

Tom Mary'nin ne yapmasını istiyor?

Necesitamos hacer que se haga algo.

Bir şey yaptırmamız gerekiyor.