Examples of using "Gustar" in a sentence and their turkish translations:
Beğenilmek istiyorum.
Bunu seveceksin.
O bundan hoşlanmayacak.
Bunu seveceksin, inan bana.
Bunu nasıl sevebilirim?
Tom'u beğenmek zorundasın.
O bunu sevmeyecek.
Senin okumaktan hoşlanabileceğin bazı kitaplarım var.
Tom onu beğenmeyecek.
Bence bunu seveceksin.
- Endişelenme, seveceksin.
- Merak etme, hoşuna gidecek.
Onu yapmak için öğretmenliği sevmek zorundasın.
Her nedense kadınlar ondan hoşlanıyor gibi görünüyor.
Onun hediyemi beğeneceğini düşünüyor musun?
Ondan hoşlanacağından eminim.
Sanırım Tom ondan hoşlanacak.
Bundan hoşlanmayacaksın, değil mi?
Bundan hoşlanmayacağından emindim.
birkaç yenilgi yaşamış olmak gerekir.
- O bunu sevmeyecek.
- Bundan hiç hoşlanmayacak.
Ken'den yavaş yavaş hoşlanmaya başlıyorum.
Tom Mary'den gittikçe hoşlanmaya başladı.
Tom'un hediyeyi beğeneceğini sana söylemedim mi?
- Benim için çalışmaktan hoşlanacaksın.
- Benim için çalışmaktan hoşlanacaksınız.
Tom Mary'nin konserden hoşlanacağını düşünmüyordu.
Sana söylemem gereken bir şey var ve bundan hoşlanmayacağını biliyorum.
Önceleri rock müziği sevmezdim, fakat gittikçe daha çok beğendim.
Size verecek hoş bir hediyem var.
Bu kitapları beğeneceğine söz veremem ama sanırım en azından onları bir gözden geçirmen iyi bir fikir olurdu.
Diğer insanlar tarafından nefret edilmekten korktuğunu söylüyorsun fakat bizzat senin de hoşlanmadığın bazı insanlar vardır, değil mi? Rakamsal olarak konuşursak, senin hoşlanmadığın ve senden hoşlanmayan eşit sayıda insan vardır. Birisiyle ilgili nefretinden vazgeçsen, başka biri de senden nefret etmekten vazgeçecektir demiyorum; bu sadece sen birinden nefret edersen, o zaman başka biri de senden nefret eder gerçeğini değiştiremezsin anlamına gelir. Sadece vazgeçip ve o gerçeği kabul edersen hayat çok daha kolay olacaktır.