Translation of "Golpear" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Golpear" in a sentence and their turkish translations:

Papá solía golpear a Priya

Priya iyi bir çocuk olsa bile

Realmente necesito golpear a alguien.

Ben gerçekten birine vurmalıyım.

Y comenzó a golpear la represión

Tüm o hareketler üzerinde

No podés golpear a tu hermano.

Erkek kardeşine vuramazsın.

No podés golpear a tu hermana.

Kız kardeşine vuramazsın.

Tom comenzó a golpear la puerta.

Tom kapıya vurmaya başladı.

Tom escuchó golpear la puerta delantera.

Tom ön kapının çarptığını duydu.

No se puede golpear bajo la cintura?

ilginç değil mi?

Para golpear una oveja de peluche colgante.

içi doldurulmuş oyuncak bir koyunu eline aldığında

No entres a mi habitación sin golpear.

Kapıyı çalmadan odama gelmeyin.

Pensé que Tom me iba a golpear.

- Tom'un bana vuracağını düşündüm.
- Tom'un bana çarpacağını sanıyordum.
- Tom'un bana vuracağını sanıyordum.

Vi al coche golpear a un hombre.

Arabanın bir adama çarptığını gördüm.

Me gustaría golpear a Tom en la cabeza.

Tom'un kafasına yumruk atmak istiyorum.

Nadie puede golpear tan duramente como la vida.

Hiç kimse hayat kadar sert vuramaz.

Donde el objetivo es golpear el cerebro del contrincante?

bir sporu desteklemeli miyiz?

Tom entró a la habitación sin golpear la puerta.

Tom kapıyı çalmadan odaya girdi.

El aire explotó antes de golpear la tierra en la tierra

dünyada yeryüzüne çarpmadan önce hava infilak etti

- Vi a Tom golpear a Mary.
- Yo vi a Tom golpeando a Mary.

Tom'un Mary'ye vurduğunu gördüm.

Siempre deberías golpear la puerta antes de entrar a la habitación de Tom.

Tom'un odasına girmeden önce her zaman kapıyı çalmalısın.

Cuando estaba a punto de golpear al mundo, un ovni se tomó un descanso y se sacrificó

dünyaya çarpmak üzereyken bir UFO ara girerek kendini feda etti

- No entres a mi pieza sin golpear.
- No te metas en mi cuarto sin tocar a la puerta.
- No entres en mi cuarto sin llamar a la puerta.

Kapıyı çalmadan odama girme.