Translation of "Comenzó" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Comenzó" in a sentence and their turkish translations:

Mary comenzó.

Mary başladı.

Comenzó un motín

isyan başlattı

Esta celebración comenzó

bu kutlanmaya başlandı

Comenzó a llover.

Yağmur yağmaya başladı.

- La conferencia comenzó con puntualidad.
- El discurso comenzó con puntualidad.

Konferans vaktinde başladı.

¿Cómo comenzó el racismo?

Irkçılık nasıl başladı?

Todo comenzó en 1946,

Başlangıcı 1946'ya dayanıyor,

Mi clase comenzó años

hababam sınıfı yılları başladı

Oficialmente comenzó a celebrarse

resmi olarak kutlanmaya başlandı

Así comenzó tu aventura.

işte serüven böyle başladı.

Comenzó como un pasatiempo.

Bu bir hobi olarak başladı.

- Ha empezado.
- Empezó.
- Comenzó.

O başladı.

La película ya comenzó.

Film çoktan başladı.

Tom comenzó a confesar.

Tom itiraf etmeye başladı.

Tom comenzó a murmurar.

Tom mırıldanmaya başladı.

Tom comenzó a quejarse.

Tom inlemeye başladı.

¿Cómo comenzó la pelea?

Kavga nasıl başladı?

La enfermedad comenzó repentinamente.

Hastalık aniden başladı.

Comenzó a volverse más fácil.

her şey kolaylaşmaya başladı.

Comenzó a nevar otra vez.

Yine kar yağmaya başladı.

Comenzó a transmitir por televisión

televizyonunda yayın hayatına başlayıverdi

Todo comenzó en el garaje.

Her şey garaj da başlamıştı

Entonces comenzó a hacer preparativos.

Dolayısıyla hazırlıklara başladı.

Entonces, ¿cómo comenzó tu aventura?

O zaman serüven nasıl başlamış.

De repente comenzó a llover.

Aniden yağmur yağmaya başladı.

Comenzó a llover a cántaros.

Çok yağmur yağmaya başladı.

Poco después comenzó a llover.

Kısa süre sonra yağmur yağmaya başladı.

El bebé comenzó a gatear.

Bebek emeklemeye başladı.

Sonriendo tristemente, comenzó a hablar.

O, hüzünle gülümseyerek konuşmaya başladı.

Todo comenzó en este lugar.

Onun hepsi bu yerde başladı.

Aquí es donde todo comenzó.

Bu hepsinin başladığı yer.

Para peor, comenzó a llover.

Daha da kötüsü, yağmur yağmaya başladı.

La herida comenzó a sangrar.

Yara kanamaya başladı.

El doctor comenzó a examinarla.

Doktor onu muayene etmeye başladı.

Él comenzó una nueva vida.

O, yeni bir hayata başladı.

- Él comenzó a tocar una vieja canción.
- Comenzó a tocar una vieja canción.

O, eski bir şarkı çalmaya başladı.

- Acabábamos de empezar cuando comenzó a llover.
- Apenas habíamos empezado cuando comenzó a llover.

Yağmur yağmaya başladığında, neredeyse başlamamıştık.

Comenzó a sollozar y dijo inmediatamente:

Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı ve birden dedi ki,

Y comenzó a golpear la represión

Tüm o hareketler üzerinde

Y el dominó comenzó a caer.

ve dominolar düşmeye başladı.

La crítica directa comenzó ahora aquí

doğrudan doğruya eleştiri başladı artık burada

El viaje a la luna comenzó

Aya yolculuk başladı

Comenzó como un motor de búsqueda.

Bu işe arama motoru olarak başladı.

Yuko comenzó la carrera muy rápido.

Yuko yarışa çok hızlı başladı.

- Empezó a llover.
- Comenzó a llover.

Yağmur yağmaya başladı.

Él comenzó a sospechar de ella.

Onun hakkında şüphelenmeye başladı.

Tom comenzó a desabotonar su camisa.

Tom gömleğinin düğmelerini açmaya başladı.

Tom comenzó a cabecear de nuevo.

Tom tekrar uyuklamaya başladı.

La entrevista comenzó a las 10.

Görüşme saat 10.00'da başladı.

¿Cómo fue que comenzó su amistad?

Dostluğunuz nasıl başladı?

Tom comenzó a golpear la puerta.

Tom kapıya vurmaya başladı.

Alguien comenzó a seguir a María.

Birisi Mary'yi takip etmeye başladı.

Él comenzó a ser un problema.

O bir sorun olmaya başladı.

La revuelta comenzó con los sureños.

İsyan, güney halkıyla başladı.

Tom fue quien comenzó la pelea.

Tom kavgayı başlatan kişiydi.

Tom comenzó a enojarse un poco.

Tom biraz kızmaya başladı.

El profesor comenzó a hacernos preguntas.

Öğretmen bize sorular sormaya başladı.

- El fuego comenzó en la habitación de Tom.
- El fuego comenzó en el cuarto de Tom.

Yangın Tom'un odasında başladı.

El racismo no comenzó con un malentendido.

Irkçılık bir yanlış anlaşılma ile başlamadı

¿Cómo comenzó y cómo evolucionó todo esto?

Buna nasıl başladın ve nasıl geliştirdin?

Comenzó 10 años después de su establecimiento

o kuruluşundan 10 yıl sonra başladı işte o Macintosh

Comenzó a trabajar en un pequeño taller.

Küçük bir atolyede çalışmaya başladı

- ¿Ya comenzó Mary?
- ¿Mary ha empezado ya?

Mary başladı mı?

¿Cuándo comenzó el hombre a usar herramientas?

İnsanoğlu ne zaman aletler kullanmaya başladı.

La guerra comenzó cinco años más tarde.

- Savaş beş yıl sonra başladı.
- Savaş, beş yıl sonra başladı.

Todo comenzó una calurosa noche de verano.

Onun hepsi sıcak bir yaz gecesinde başladı.

Apenas habían empezado cuando comenzó a llover.

Onlar başlar başlamaz yağmur yağmaya başladı.

Él comenzó a cantar una canción vieja.

O eski bir şarkıyı söylemeye başladı.

Ella se volvió y comenzó a llorar.

Arkasını döndü ve ağlamaya başladı.

Para empeorar las cosas, comenzó a nevar.

Daha da kötüsü kar yağmaya başladı.

De repente, mi madre comenzó a cantar.

Aniden annem şarkı söylemeye başladı.

Todo comenzó el día en que nací.

Her şey doğduğum gün başladı.

Su esposa comenzó a trabajar por necesidad.

Onun karısı ihtiyaçtan çalışmaya başladı.

El comercio electrónico comenzó a extenderse rápidamente.

Elektronik ticaret hızla yayılmaya başladı.

A Tom comenzó a temerle a Mary.

Tom, Mary'den korktu.

Esta costumbre comenzó durante el periodo Edo.

Bu gelenek Edo dönemi sırasında başladı.

Tom comenzó a hacerle gracia a Mary.

Tom Mary'yi gıdıklamaya başladı.

- Él se puso sus lentes y comenzó a leer.
- Se puso sus lentes y comenzó a leer.

Gözlüğünü taktı ve okumaya başladı.

Luego, en 2010, un nazi comenzó a acosarme.

Sonra 2010 yılında bir Nazi beni taciz etmeye başladı.

Cuando comenzó a estudiar en los años 70

uzun zaman önce 70'lerde çalışmaya başladığında insanların

Mi trayecto comenzó con un video muy popular,

Benim yolculuğum popüler bir cep telefonu videosuyla,

Teatro seguido de cine y Ertem Eğilmez comenzó

arkasından tiyatro ve Ertem Eğilmez ile sinema hayatı başladı

Al dejarle solo, el bebé comenzó a llorar.

Yalnız bırakıldığında bebek ağlamaya başladı.

Ese día hizo frío, además comenzó a llover.

O gün soğuktu ve dahası yağmur başlamıştı.

Él comenzó su día con un buen desayuno.

İyi bir kahvaltı ile gününe başladı.

Pensaba ir en bicicleta pero comenzó a llover.

Oraya bisikletle gitmeyi düşünüyordum ama yağmur başladı.

Él tomó su lápiz y comenzó a escribir

Kurşun kalemini aldı ve yazmaya başladı.

Un hombre con un bigotón comenzó a seguirme.

Büyük bıyıklı bir adam beni takip etmeye başladı.

- Tom empezó a leer.
- Tom comenzó a leer.

Tom okumaya başladı.

Tom comenzó a bajar los costales del camión.

Tom çantaları kamyondan çıkarmaya başladı.

No sabemos cuándo comenzó a existir este mundo.

Bu dünyanın ne zaman var olduğunu bilmiyoruz.

Él sacó un libro y comenzó a leer.

O, bir kitap çıkardı ve onu okumaya başladı.